Enfeksiyon hastalıklarında gün gün beslenme nasıl olmalıdır?
Enfeksiyon hastalıkları virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitlere bağlı olarak gelişebilmektedir. Toplumda kazanılmış enfeksiyonlar arasında en sık üst solunum yolu enfeksiyonları görülmektedir. Üst solunum yolu enfeksiyonları içinde en sık görülen tablo ise soğuk algınlığıdır. Çoğunlukla virüslere bağlı olarak gelişen soğuk algınlığı genellikle hafif seyirli, kendiliğinden sınırlanan bir enfeksiyon olmakla birlikte, ikincil bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak sinüs, orta kulak ve akciğer enfeksiyonlarının gelişimi gibi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Boğaz ağrısı (tonsillofarenjit) nedeni olarak ön planda virüsler sorumlu tutulsa da beta-hemolitik streptokokların da etken olarak görülme sıklığı yüksektir. Enfeksiyon hastalıkları bütün dünyada önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Enfeksiyonlar vücudun belli organlarını tutabileceği gibi yaygın da olabilirler. Enfeksiyonların çoğunluğu akut olarak gelişir. Bazı enfeksiyonların klinik seyri ve tedavi süreci uzundur.
Sadece boğaz ağrısı olduğunda semptomlar ilerlemeden tedbir alınmalıdır. Enfeksiyonlar başta olmak üzere tüm hastalıklar için alınabilecek tedbirler arasında amaç; yaşam boyu tüm bireylerin sağlığının korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması ve sağlıklı yaşam biçiminin benimsenmesini (sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığı, alkol ve tütün kullanımının önlenmesi) sağlamaktır.
Enfeksiyonlar İle İlgili Genel Öneriler:
- Aşı ile ilgili kayıtlar güncellenmeli ve gerekli aşılar tamamlanmalı
- Enfekte kişiler ile mümkün olduğunca az temasta bulunulmalı
- Öksürük, burun akıntısı ve maske takan kişiler ile uygun mesafe korunmalı
- Eller düzenli bir şekilde yıkanmalı
- Her kişinin ayrı bir havlusu olmalı ve el hijyenine özen gösterilmeli
- Araç ve gereçlerin ortak kullanımı engellenmeli
- Yeterli protein takviyesi ile diyet kısıtlamasına gidilmeli
- Yapılan diyet veya hızlı kilo verme programları varsa bırakılmalı
- Yoğun ve uzun süren egzersiz öncesinde, egzersiz ile ilişkili immün sistemin baskılanmasının engellenmesi için yeterli miktarda karbonhidrat alınmalı
- Her gün en az 8 saat uyku uyumalı
- Yaşam stresi minimum düzeyde tutulmalı
- Yaşamın her döneminde olduğu gibi hastalıklarda da yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Bu nedenle aşağıdaki beş besin grubunda bulunan çeşitli besinler yeterli miktarlarda alınmalıdır.
Süt ve ürünleri
Et-Tavuk-Balık-Yumurta-Baklagiller (nohut, fasulye, mercimek)-Yağlı Tohumlar -Sert Kabuklu Yemişler (ceviz, badem, fındık)
Tam tahıllı Ekmek ve tahıllar (pirinç, makarna, bulgur)
Sebzeler , Meyveler
1-Beş besin grubunun içerdiği besin ögelerinden yeterli ve dengeli miktarda alınmalıdır.
2. Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi önemlidir.
Günde mevsimine uygun en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu tüketimin 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze olmalıdır.
Sebze ve Meyveler
- 1 Porsiyon Ölçüsü elma ,portakal vb.
- Armut, ayva 1 küçük boy
- Nar t anemiş 1 küçük kase
- Kuru kayısı, erik, incir (3,4 adet)
- Kırmızı biber, turp, bal kabağı, pancar,kırmızı biber, turp, bal kabağı, pancar, patlıcan, kırmızı lahana, ıspanak, pazı, semizotu, brokoli, bamya, taze fasulye, kabak, taze fasulye, taze bezelye, yeşil kabak, enginar, kuşkonmaz, brüksel lahanası
- Brüksel lahanası, soğan, kereviz, lahana, karnabahar, pancar, kırmızı biber, patlıcan, pırasa, mantar doğranmış, çiğ veya pişmiş)
- Kıvırcık, marul, ıceberg, tere, roka, nane, maydanoz vb. salata yeşillikleri
3. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmaktadır. E vitaminin iyi kaynakları olan; yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve fındık, ceviz gibi yağlı tohumlardır. Günlük olarak mevsimine uygun 3 porsiyon sebze, 15-20 adet fındık (30 gr) veya 5-6 adet ceviz (30gr) ve haftada 2-3 defa kurubaklagil (mercimek, kurufasulye, nohut) tüketilmelidir.
4. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasına neden olmaktadır. Özellikle kış mevsimde havanın güneşli olduğu zamanlarda mümkün olduğunca güneşten faydalanılmalıdır. Balık; D vitamini, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir.
5. Daha çok ev içerisinde vakit geçirilen zamanlarda vücut ağırlığı kontrolünün sağlamasında; basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine tam buğday ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmelidir. Hazır meyve suları, gazlı içecekler vb. yerine sağlıklı içecekler tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3 kez) ve uygun ortamlar sağlanarak düzenli fiziksel aktivite yapılması önemlidir.
6. Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün 2-2.5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir.
Çocuklarda Enfeksiyon Hastalıklarında Fiziksel Aktivite ve Egzersiz
Enfeksiyon hastalıkları bütün dünyada önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Enfeksiyonlar vücudun belli organlarını tutabileceği gibi yaygın da olabilirler. Enfeksiyonların çoğunluğu akut olarak gelişir ve aktif döneminde normal fiziksel aktiviteyi kısıtlayabilirler. Bazı enfeksiyonların klinik seyri ve tedavi süreci uzundur.
Enfeksiyon Hastalıklarında Fiziksel Aktiviteye İlişkin Anahtar Öneriler
- 38°C’ya da daha yüksek ateşi olan kişiler kesinlikle dinlenmelidir.
- Normal zamanlardaki vücut ısısını bilen kişiler istirahatte vücut sıcaklığının 0,5-1 °C yükselmesi ve aynı zamanda istirahat kalp atım sayısının 10 atım/dk artması halinde (kırgınlık, kas ağrısı, kas sertliği, yaygın eklem ağrıları ve baş ağrısı eşliğinde) istirahat etmelidir.
- Tek başına veya kas ağrısı, kas sertliği, yaygın eklem ağrıları, baş ağrısı gibi semptomların eşlik ettiği genel kırgınlık halinde semptomlar ortadan kalkıncaya kadar istirahat önerilir.
- Tüm enfeksiyonlarda vücut sıcaklığı normal olsa dahi, vücudun enfeksiyonla baş edebilmesi ve enfeksiyonun daha fazla ilerlememesi için hastalığın ilk 3 gününde dikkatli olunmalıdır. ·
- Boğaz ağrısı, öksürük ve genel semptomları olmadan burun akıntısında ilk üç gün tedbirli davranılır, sonrasında semptomlar daha kötüleşmezse aktivitelere devam edilebilir.
- Eğer burun akıntısına eşlik eden diğer belirtiler varsa (boğaz ağrısı, ses kısıklığı ya da öksürük), semptomların derecesine ve ilerlemesine bağlı olarak daha kısıtlayıcı olunmalıdır.
- Diğer semptomlar olmaksızın boğaz ağrısı olan çocuklarda semptomlar ilerlemeden tedbir alınmalıdır.
- Gastroenteritte şiddetli fiziksel aktivite yapılmamalıdır.
- Erişkinlerde Enfeksiyon ve Fiziksel Aktivite İle İlgili Genel Öneriler
- Aşı ile ilgili kayıtlar güncellenmeli ve gerekli aşılar tamamlanmalı
- Enfekte kişiler ile mümkün olduğunca az temasta bulunulmalı
- Öksürük, burun akıntısı ve maske takan kişiler ile uygun mesafe korunmalı
- Eller düzenli bir şekilde yıkanmalı
- Her kişinin ayrı bir havlusu olmalı ve el hijyenine özen gösterilmeli
- Araç ve gereçlerin ortak kullanımı engellenmeli
- Yeterli protein takviyesi ile diyet kısıtlamasına gidilmeli
- Yapılan diyet veya hızlı kilo verme programları varsa bırakılmalı
- Yoğun ve uzun süren egzersiz öncesinde, egzersiz ile ilişkili immün sistemin baskılanmasının engellenmesi için yeterli miktarda karbonhidrat alınmalı
- Her gün en az 8 saat uyku uyumalı
- Yaşam stresi minimum düzeyde tutulmalı
Erişkinlerde Enfeksiyon Ve Fiziksel Aktivite İle İlgili Riskler
Kişiye Özgü Riskler
* Enfeksiyon sırasında fiziksel aktivitenin riskleri, aktivitenin şiddeti ve tipinin yanında enfeksiyonun yerine, derecesine ve etken mikroorganizmaya göre değişiklik gösterir. Yoğun/uzun süreli fiziksel aktivite, enfeksiyonlara karşı korunmayı azaltır ve enfeksiyonu kötüleştirir. Ayrıca semptomsuz seyreden bir enfeksiyonun önemli komplikasyonu olan miyokarditi de kötüleştirebilir. Eğer kişi eğitimli bir atlet ise bu risk oranı düzenli egzersiz yapan kişiye göre daha fazladır. Bu nedenle öneriler kişiye özel verilmelidir.
* Ateş ile seyreden enfeksiyonlarda sinir sistemi genellikle etkilenir ve motor koordinasyon kapasitesi bozulur. Bu durum özellikle performans kapasitesini etkileyeceğinden aktivite sırasında daha yüksek dikkat seviyesine ihtiyaç duyulur. Bunun karşılanamadığı durumlarda eklem, tendon ve ligament yapılarının yaralanma riski artar.
* Ateşi olan (>38 C) kişiler için hemen daima istirahat önerilmektedir. Vücut sıcaklığı normalin 0.5-1 C ve üzerine çıkan, nabzı dakikada 10 ve üzerinde artış gösteren ve genel semptomları olan (halsizlik, baş ağrısı, kas ağrısı, eklem ağrısı gibi) hastalar istirahat etmelidirler.
* Genel olarak, halsizlik tek başına ya da diğer semptomlarla birlikte (kas ağrısı, kas hassasiyeti, eklem ağrısı, baş ağrısı) olması durumunda, bu semptomlar düzelene kadar istirahat önerilmesi gereken bir durumdur.
* Tüm enfeksiyonlarda, enfeksiyonun ilk 1-3 gününde, ateş olmasa dahi, dikkatli davranılmalıdır. Bu süre içerisinde vücut savunma sistemi harekete geçer ve enfeksiyon bulguları daha belirginleşir. Ciddi enfeksiyonlarda genellikle 1-3 gün süren prodromal semptomlar vardır. Bu dönemden sonra enfeksiyonun ciddi bulguları ortaya çıkar. Daha sonra semptomlar kötüleşmez ise, yavaş yavaş fiziksel aktiviteye başlanabilir. Ancak, boğaz ağrısı, öksürük, ses kısıklığı gibi diğer semptomlar mevcut ise, semptomların şiddetine göre daha fazla aktivite kısıtlaması yapılmalıdır. Diğer bulguların olmadığı boğaz ağrısında, semptomlar düzelene kadar dikkatli olunmalıdır.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hastalığın ilk günü;
- Boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı ya da burun tıkanıklığı gibi semptomlar var ise ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı.
- Kas/eklem ağrısı ve baş ağrısı, ateş ve halsizlik, ishal veya kusma gibi belirtiler var ise tüm fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı.
Hastalığın ikinci günü;
- Kişide ateş, kusma ve öksürükte artış var ise egzersiz yapılmamalıdır.-
- Hiçbir ateş veya halsizlik durumu mevcut değil ise kalp hızı <120 atım/dk olacak şekilde 30-45 dk hafif egzersizler yapılabilir.
Hastalığın üçüncü günü;
- Ateş ve üst solunum yolları enfeksiyonu devam ediyorsa doktorunuza başvurun.
- Ateş veya halsizlik yok ise ve başlangıç semptomlarında kötüleşme yok ise 45-60 dk, kalp hızı <150 atım/dk olacak şekilde orta şiddetli egzersiz yapılabilir.
* Ateşli hastaların çoğunda, ateş hafifledikten sonra dereceli olarak egzersize tekrar başlanabilir. Eğer beklenmeyen kardiyak semptomlar olursa (baş dönmesi, göğüs ağrısı, aritmi gibi) egzersiz durdurularak doktor muayenesi yapılmalıdır. Bu durumda, birçok enfeksiyonla ilişkili olabilen miyokardit gelişmiş olabilir. Miyokardit, enfeksiyon bulguları olmadan da gelişebilir. Akut miyokardit olgularının 6 ay içinde normal sportif aktivitelerine dönmesi (semptom yok, sol ventrikül fonksiyonları normal ve aritmi yok ise) önerilmektedir. Egzersiz sırasında fenalaşma ciddi bir semptomdur ve acil kardiyak muayene yapılması gereken bir durumdur. Böyle bir durumda orta yaş grubunda akut koroner sendrom da akla gelmelidir.
Çevreye Yönelik Riskler
* Güreşçilerde yakın temas ile enfeksiyonlar bulaşabilir. Herpes gladiatorium bunlardan biridir. Herpetik deri lezyonlarından temas yoluyla kişiden kişiye bulaşması ile ortaya çıkar. Güreşçiler arasında epidemiler yaptığı bildirilmiştir.
* Sporcular arasında, damlacık yoluyla ya da kontamine eşyalarla temas yoluyla solunum yolu enfeksiyonları yayılabilir. Ayrıca, ağır ya da uzun süre yapılan egzersiz, defans mekanizmalarını zayıflatarak solunum yolu enfeksiyonlarına duyarlılığı arttırabilir.
Kaynak: hsgm.saglik.gov.tr