Zor maç, kötü oyun, iyi galibiyet

Vitor Pereira ile kazanma alışkanlığını, mücadele ve hırsıyla beraber çok erken kazanan Fenerbahçe oyun olarak bana yine tat vermedi. Fenerbahçeli arkadaşlar kızmasınlar nedenini açıklamaya çalıştım. Katılırlar ya da katılmazlar ama ben bu futbol anlayışından keyif almıyorum.

Ligin kayıpsız iki takımının karşı karşıya geldiği maçın ilk 45’inde Altay topla daha az oynayan ve savunmadan hücuma geçişleri hızlı yaparak tehlike yaratmaya çalışan bir takımdı. Konuk Fenerbahçe ise topu ayağında tutarak stoperlerinin atacağı uzun toplarda tehlike yaratma peşindeydi. Buna karşın ilk yarıdaki en tehlikeli pozisyonunu Altay savunma hattının orta sahanın merkezine kafayla uzaklaştırdığı topta buldu. Topun düştüğü yerde olan Gustavo, hiç beklemeden dikine Muhammed’i gördü. O da ceza sahası sağ kenarından yaptığı vuruşta kaleyi bulamadı. Bunun haricinde Fenerbahçe’nin olgun bir atağı yoktu. İlk yarıda her iki takım adına da isabetli şut yoktu. Bu, Fenerbahçe adına ilk değildi. Adana’da da ilk 45’i aynı istatistikle tamamlamışlardı.

YİNE ERKEN GOL

İkinci yarıya Fenerbahçe, yine reaksiyon göstererek başladı ve erken gol aradı. İlk 5 dakika içinde de tıpkı Adana deplasmanındaki gibi kilidi açtı. Bu sefer o kilit bir duran toptan değil, Ferdi’nin bireysel becerisiyle geldi. Soldan aldığı topu içeri sürüp, çok güzel bir şutla ağları buldu. Bu golden bir kaç dakika sonra Fenerbahçe ilk organize atağında farkı ikiye çıkardı. Samuel’in getirdiği top yine solda Ferdi şşle buluştu. Ferdi de yerden penaltı noktasına doğru kesti. Valencia ayak içiyle farkı ikiye çıkardı.

HANGİ HOCANIN TAKIMINI İZLERSİNİZ?

Bu andan sonra Fenerbahçe yine ilk yarıdaki sıkıcı oyununa döndü. Sıkıcı diyorum çünkü öyle olduğunu düşünüyorum. Bazı tutucu hocalar vardır. Oyun anlayışlarından asla taviz vermezler. Bu elbette saygı duyulası bir durum. Ama Aykut Kocaman sözlük anlamının tam karşılığı olarak sıkıcı futbol oynatır mesela. Dikine hücum yapmaz, tempo yükseltmez, kaleye şut atmaz. Vitor Pereira, Aykut Kocaman’a göre elbette daha pozitif bir futbol anlayışına sahip ama ben toplamda sahada gördüğüm oyundan keyif almıyorum. Nacizane bunu paylaşıyorum. 3 stoperle oynayan, rakibe kolay pozisyon vermeyen, mücadele eden, koşan, alan daraltan bir takım izlemek elbette bazıları için keyifli olabilir ama ben rakibi koşturan, savunmasını öne çıkarıp, rakip yarı alanda atak sürekliliği sağlayan, tempo yapan takımları izlemekten keyif alıyorum. Ağır bir mağlubiyet sonrası Wenger’e sormuşlardı; “Maç içinde hiç oyun anlayışınızı değiştirmeyi düşündünüz mü?” diye. Nefes bile almadan “Hayır!” dedi ve ekledi; “Çünkü düşünseydim, bir maçtan fazlasını kaybederdim... Wenger, o sıralarda takımına bol paslı, 30 metrede oynanan, herkesin oyuna dahil olduğu, hücum sürekliliğini merkeze alan bir futbol oynatmaya çalışıyordu. Arsenal’de görev yaptığı uzun yıllar boyunca da sürekli bunu denedi. Ne kadar başarılı oldu orası ayrı yazı konusu. Ama Vitor Pereira’nın oyun ısrarından aldığım keyif ile kıyaslayınca, biri çok aşağıda kalıyor. Acımasızca gelebilir. Gelin ligimizden kıyaslayalım. Bugün futbolu seven herhangi biri Sergen Yalçın’ın yönettiği her takımın maçını izlemekten keyif alır. Oyun gelişir, oyuncu gelişir. Okan Buruk, Çağdaş Atan, Ersun Yanal oyunu, oyuncuyu geliştiren hocalardır. Ben, Vitor Pereira’nın taktik olarak iyi bir öğretici olduğunu kabul ediyorum ancak seyir zevki açısından Tolunay Kafkas’tan, Abdullah Avcı’dan farkını göremiyor, Aykut Kocaman, Erol Bulut’tan da bir tık yukarıda olduğunu düşünüyorum.

KAZANIYOR ÖYLEYSE HAKLI AMA HAKLILIK O KADAR KEYİFLİ DEĞİL

Sonuç olarak Vitor Pereira’nın Fenerbahçe’si 3 maçtır ligde kazanıyor, Avrupa’da kazanıyor. Bu da geöen yılki dalgalı performanstan sonra elbette sarı lacivertli taraftarlara iyi geliyor. Sonuna kadar tadını çıkarsınlar. Bu güzel günleri görmeyi fazlasıyla hak ettiler. Ben sadece ülke futbolunun gelişimi adına elinden geleni yapmaya uğraşan bir futbolsever olarak pozitif futbol oynatan hoca sayısının artmasını ve oynamayanın değil oynayanın hakkının verilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum, hepsi bu. Vitor Pereira, futbolu bir oyun yapan eğlence tarafını neredeyse tümden reddediyor. Bu da beni sıkıyor. Sizi sıkmıyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Durukan Arşivi