İpek Özbey
'İnşaat ya resulullah' dedikçe çok can kaybederiz
Türkiye yüzyılın en büyük doğal felaketi olarak değerlendirilen ve 11 ili yıkan depremin etkilerini hâlâ en acı şekilde yaşarken bu ve başka felaketlere sebep olan 'zihniyet' değişmiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde rant uğruna doğaya karşı suçlar işlenmeye devam ediyor. İkizköy ve Avdan’da depremin ilk günlerinde bile iş makineler çalışmaya, ağaçlar kesilmeye ve zeytinler sökülmeye devam etti.
Oysa depremin ilk günlerinde binlerce kişi enkaz altında kurtarılmayı beklerken, deprem bölgelerinde iş makinelerine ihtiyaç duyuluyordu. İkizköy’deki şirketler maden çalışmalarına ara veremez miydi? Yok, tam gaz devam etmeyi tercih ettiler. Avdan’da zeytin ağaçları yine kömür madeni uğruna söküldü.
40 yıldır Muğla’daki Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinin ve kömür madenlerinin yıkıcı etkileri altında yaşayan yerel halk, change.org/ikizkoydireniyor adresinde başlattıkları imza kampanyalarıyla mücadelelerine devam ediyor, ellerinde kalan son doğal alan olarak gördükleri Akbelen Ormanı’nı, içinde ve çevresinde bulunan binlerce zeytin ağacını kömür madeninden korumak için direniyor.
1,5 yıla aşkın süredir nöbetlerine devam eden İkizköylüler, depremin şokunu atlatamadan 7 Şubat'ta Akbelen Ormanı’nda maden çalışmalarının devam edildiğine şahit oldular. Öte yandan, bölgede orman parselasyon işlemleri ve zeytinlikler arasında yol inşaatı da başlatıldı.
KARDOK Derneği ve İkizköy Akbelen mücadelesinin avukatlarından İsmail Hakkı Atal'a kulak verelim:
“İkizköy’de depreme rağmen ekokırım faaliyetleri durmadı. Deprem bölgesine göstermelik olarak gönderdikleri birkaç iş makinesine karşılık, Akbelen Ormanı’nın yanı başındaki kömür sahasında (deprem bölgesine göndermediği iş makineleri, kamyonları, vinçleriyle) doğaya, ülkeye ve insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyorlar. 7 Şubat'ta alanda zeytin yasasını ihlal ettiklerini de yerinde gördük ve yok ettikleri Işıkdere Köyü’nden on binlerce ton hafriyatı zeytinliklerin üzerine dökerek, zeytinlerin üzerinde bir hafriyat tepesi oluşturduklarını ve zeytinlikleri diri diri gömdüklerini tespit ettik. İkizköylülerin yaşam alanlarının ve Akbelen Ormanı’nın (aynı zamanda birçok çimento fabrikası olan) kömür uğruna yok edilmek istenilmesi ve köylülerin kente göçe zorlanması bugün yaşadığımız büyük deprem felaketine giden sürecin somutlaşmasıdır.”
Depremden sonra Denizli’de zeytinleri söktüler
Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Avdan Mahallesi’nde açılmak istenen kömür madenine karşı Avdanlılar, change.org/avdandamadenehayir adresinde kampanya yürütüyor. Ocak 2022 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Avdan başta olmak üzere ilçenin farklı noktalarını da kapsayan yaklaşık 527,26 futbol sahası kadar alan (3 milyon 764 bin metrekare) aceleyle kamulaştırıldı. Hukuki sürecin devam etmesine rağmen, kömür madeni için şirket arazilere kepçe ile girdi ve Avdan köyünün tarım arazilerini ve zeytinliklerini yok ederek ilerliyor.
Bu ilerleme, deprem sonrası duracağına, hızla devam ediyor. Şimdi de Avdan Platformu sözcüsü avukat Hasan Ozan Orpak'ı dinleyelim: “Depremin üzerinden günler geçmesine rağmen içimizdeki ateş sönmüyor. Biz depremin değil binaların ve yapıların bizi öldürdüğünü çok iyi biliyoruz. Bu binaları yapanlarında herhangi bir sorumluluk taşımadan Kanunlarımızdan ve vicdanlarımızdan kaçamayacaklarını çok iyi biliyoruz. Bu acılı günlerimizde ne yazık ki şirketler de uyumuyor ve ekokırıma devam ediyorlar. Denizli, Avdan’da daha arama kurtarma faaliyetleri devam ederken, kalbimiz oradayken, bizim diğer can kaynağımız Zeytinlerimizi sökmeye devam ettiler. Bizim bir olmamız gerekirken bizim ciğerimizi kökleyenlerle de hukuk önünde mücadelemize devam edeceğiz. Bugünlerde ayrıca Denizli Büyükşehir Belediyesine bağlı DESKİ’nin tarıma elverişli arazilerimizde kamulaştırma yapma çabası ve köylüleri anlaşma için DESKİ’ye çağırması da bizi hayli şaşırtmıştır. Avdan sakinleri ellerinde zaten az kalan verimli toprakları vermek istememiş son kalan topraklarına sahip çıkmıştır..."
Sevgili okur, çevre katliamlarına dur demedikçe, bu beton zihniyeti devam ettikçe, 'inşaat ya resulullah' dedikçe biz daha çok can kaybederiz.
Bana bir şey olmaz diyerek başımızı çevirdiğinizde aklınıza sadece yaşadığımız şu son deprem felaketini getirin... Yetmiyorsa sel felaketini, yetmiyorsa salgını...