Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Yağmur Ormanlarıyla, Şelalelerle Dolu Ama Yine de Yanıyor... Hawaii: Doğanın da İnsanların da Yaktığı Ada

ABD tarihinde bugüne dek görülmemiş bir facia olduğunu söyleyenler var, herhalde doğrudur. Çünkü Hawaii eyaletinde hala söndürülemeyen, 96 kişinin canını alıp, 2 bin 500’den fazla konutu yok eden bir orman yangını bu. Adanın tarhinin de küle döndüğü söyleniyor, örneğin tarihi bir kasaba olan Lahaina artık yok. Hawaii’de 2018’de de bir kasırganın körüklediği orman yangınları yaşanmıştı. Yaz mevsimi Hawaii'nin hem kuraklık hem de kasırga mevsimidir. Bu nedenle “talihsiz” bir bölge sayılır. Şu son tanık olduğumuz beş yıl içindeki ikinci büyük yangın örneğin.

Neden hızlı yayıldı?

Her yerde yaşanabilir tabii, biz de ülkemizde zaman zaman canımızı çok yakan orman yangınlarıyla karşılaştık. Ancak Hawaii’deki son facia bir başka gerçekten de. Hızla yayılmasından ötürü de dikkat çekici. Şimdi uzmanlar ülkedeki orman yangınlarının genellikle neden bu kadar tahripkar olduğunu araştırırken , neden 'öngörülebilir' olduğu sorusuna da yanıt arıyorlar.

İnsan şaşırıyor aslında, yağmur ormanlarıyla, şelalelerle dolu ülke nasıl yanan bir yere dönüştü böyle? Bu yangının, ülkede daha önce de yaşananlar gibi insan eliyle (hayır sabotaj anlamında değil) çıktığı biliniyor. Çünkü ülkede zaman içinde meydana gelen insan kaynaklı ekolojik tahribat, bitki örtüsünü neredeyse yok etti, geriye yangınlar için yakıt işlevine sahip otlar kaldı. Yanan otlar bunlar işte.

Şu riskler ateş olabilir

Bilim insanları, aktivistler acilen önlem alınmazsa bu felaketlerin tekrarlanacağı konusunda uyarıyor ilgilileri. Haklılar, çünkü yanıcı, yabancı otların terk edilmiş çiftlik alanlarına yayılması, bitki örtüsünün yönetilmemesi, toplulukların yangına karşı güçlendirilmemesi her an aynı facianın yaşanmasına yol açacak ciddi riskler. Ayrıca iklimdeki değişiklikler daha güçlü kasırgaları yaratıyor, onlar da çeşitli nedenlerle parlamış kıvılcımları ateşe çevirebiliyor. Bu nedenle aslında Hawaii yangınlarının hiç de sürpriz olmadığını söylemek yanlış olmaz. Eyaletin büyük bölümünde yıllardır büyük bir kuraklık yaşandığını da anımsatalım.

Hawaii'de yaz mevsminde bile saatte 60 kim hıza ulaşan kuvvetli rüzgarlar yaygın. Bu bilindiği halde yangına hazırlıksız yakalandı eyalet. Vali Yardımcısı Sylvia Luke’un "Adalarımızı etkilemeyen bir kasırganın bu tür orman yangınlarına neden olacağını hiç tahmin etmemiştik" demesi bunun kanıtı haliyle.

Bazı meteorologlar, yüksek basınç sisteminin tek başına alevler için güçlü bir destek sağlamaya yeterli olduğunu öne sürüyor. Kimileri de “gelecekte daha güçlü fırtınalar olursa, yangını körükleyen daha güçlü rüzgarlar bekleyebiliriz" diyor. Bunlar, insanın ekolojiyi mahvetmesiyle birleşince yangın kaçınılmaz olacak demektir bu.

El Nino: Her an vurabilir

İnsan kaynaklı iklim değişikliği ile Hawaii'deki kuraklık arasında tam bir bağlantı kurulamaz belki ama bölgede yağışların azalması, kuraklığın artması insan eliyle (de) yaratılmış sorunlar, bu kesin. İjklim değişikliğinin elbette bir çok nedeni var. Bunun başında da doğu tropikal Pasifik Okyanusu'ndaki yüzey suları normalden daha sıcak olduğunda ortaya çıkan bir hava modeli olarak tanımlanan El Niño geliyor. Son büyük El Niño 2015 ile 2016 yıllarında meydana gelmiş, dünya çapında büyük hava felaketlerine yol açmıştı; iklim tahmincileri mevcut El Niño döneminin "güçlü" ya da "çok güçlü" olma ihtimalinin bugün yüzde 50 olduğunu söylüyor.

Kuraklık faktörü

Bu yıl yağışlı mevsimin Hawaii'ye normalin altında yağış getirmesi, alışılmadık derecede kuruluğa yol açmış. Arazi kurudukça, yangına eğilimli yabani otların yarattığı yangın tehdidi de artmış haliyle. Bakın Hawaii'nin büyük bölümünde olduğu gibi Maui bölgesinde de doğal bitki örtüsünün yerini şeker kamışı, ananas yetiştiriciliği ile sığır otlatmak için yapılan tarlalar almış. Temizlenen, terk edilen bu arazilerin çoğu, meraları örtmek ya da süs bitkisi olarak kullanılmak için adalara getirilen gine otu ile fıskiye otu gibi bitkilerle kaplandı. Bunlara istilacı otlar deniyor.

Bunlar bir yangının ardından, kolayca geri dönerek yerli türlerin yeniden büyümesini engelliyor. Bu bir sonraki yangın için daha fazla yakıt oluşturacağı anlamına geliyor. Araştırmacılar, 2018'de Kasırga Şeridi kaynaklı yangınlar sırasında yanan alanın yüzde 85'inden fazlasını yerli olmayan yangına eğilimli ot, çalı alanlarının oluşturduğunu tespit etti. Bu tür bitkiler şu anda Hawaii'nin yaklaşık dörtte birini kaplamış durumda.

Yanan yerli bitki örtüsü yeniden büyümüyor, yerini istilacı bitkiler alıyor. Yetkililer 2007'deki bir yangının Oahu'da Hawaii'nin devlet çiçeği olan sarı ebegümecinin neredeyse tamamını yaktığını söylüyor.

Çare istilacı otların büyümesini engelleyecek bir ekoloji politikası geliştirmekte. Doğal arazilerin üzerine zengin mülkleri yaptırmamakta, iklim değişikliğini hızlandıracak tahribatlarla mücadele etmekte.

Yoksa tüm Hawaii “yangın yerine” döner.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi