Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Temiz Türküler Döneminin Yıldızıydı

Ölüm haberini “bir devir kapandı“ diye verdiler hemen. Oysa ezbere laf etme huyundan vazgeçip, popüler kültürden biraz haberdar olsalardı, onun devrinin henüz o hayattayken kapandığını da bilirlerdi. Devri kapansa da şöhreti hiç bitmeyen biriydi Nuri Sesigüzel.

Kimse onun kadar sevilmedi

Dinleyenleri arasında değildim doğrusunu isterseniz. Ama ben de kuşağımın tüm bireyleri gibi sesini, görüntüsünü hem de çok yakından bilirdim. Henüz televizyonun bile olmadığı dönemlerde dolaştığımız küçük Anadolu ilçelerinin onun filmlerinin oynadığı sinema salonlarını dolduranlar arasında biz de vardık. Bir memur ailesi olarak bulunduğumuz ilçelerde tek eğlence evde radyo dinlemek, dışarıda sinemaya gitmekti çünkü. Gerçek bir yıldızdı.

Memleketinden çıkıp İstanbul’a geldikten bir ay sonra İstanbul Radyosu’nun sınavını kazanmıştır. Artık sanatçısı olduğu radyonun dar bir bölgeye yayın yaptığından haberi yoktur. Tüm dünya kendisini dinliyor sanır. Zaman geçer, hocası Nida Tüfekçi’ye “hiç memleketten, anamdan mektup falan gelmiyor, niye acaba?“ diye sorunca radyo vericisinin yayınları ancak Adapazarı’na kadar ulaştırdığını öğrenir Tüfekçi’den. Annesi de kendisini dinlesin diye Ankara Radyosu’nun imtihanlarına da girer, kazanır.

Evimize giren gazetenin Cumartesi ile Pazar eklerinde ondan da söz edilirdi, Kaçtaş olan soyadı yerine kendisine yapıştırılan Sesigüzel soyadıyla. Sinemamızın dört yapraklı yoncasından sonra en çok onunla ilgili haberler yer alırdı gazetelerde. O zaman anlamazdım ama çok sonraları biraz itilmiş bir tür olan türkünün icracısının bu kadar popüler olmasına şaşırıldığını duymuşumdur. Oynadığı köy filmlerinde kendi sesiyle, aksanıyla türkü söyleyen Nuri Sesigüzel‘i, o aynı filmlerde kusursuz bir İstanbul Türkçesiyle konuştururlardı. Hiç bir türkücüye toplumsal kategoride verilmeyen statü, filmlerinde Sesigüzel’e verilmişti, sonradan anladım.

Yaşamda olmayan beyaz perdede vardı

Konu malum; kente gelmiş sesi güzel yetenekli genç, zengin bir alenin kızıyla aşk yaşar, onca maceradan sonra mutlu sonla biterdi aşkları. Gerçek yaşamda sınıf çatışmasında pek de avantajlı olmayan kır delikanlısı sinemada yüksek sınıfları, onların kızıyla evlenerek alt ederdi. Bunun Anadolu’da milyonlarca genç insana yanlış bir hedef dayatan berbat bir Yeşilçam kusuru olduğuna inanırım. Sesigüzel’e bunu yaptırdılar.

Nuri Sesigüzel bugün bile hiçbir sanatçının kolay ulaşamayacağı popülerliği gerçekten sadece sesiyle yakalamıştı. Televizyonun olmadığı 60‘lı yıllarda, sadece sesini radyoda duyup sevdi onu milyonlarca insan. Yani görüntüsü, hali, tavrı konusunda tek bir fikre sahip olmadan hem de. Sinemaya geçtiğinde zaten ünlüydü. Bugün ünlü olmak isteyenin daha fazla şansı var. Çünkü görünümleriyle, tavırlarıyla ortalık yerdeler. Buna rağmen, bunca avantaja rağmen sansasyonel olma ihtiyacını duyuyorlar yine de. Günümüzde skandalsız ünlü olunmuyor. Hiçbir zaman magazin malzemesi olmadan şöhretin zirvesine çıkmıştı Sesigüzel.

Arabesk tarzın türküleri kirletmediği zamanlarda son derece tekdüze sazlarla, çok da çoşturucu olmayan sözleriyle milyonlar tarafından sevilerek dinlenirdi o dönemlerin türküleri. Kara Kaş Gözlerin Elmas, Kahverengi Gözlerin, Durma Güzel Durma, Bir Fincan Kahve Olsam bunlardandır. Sesigüzel’den dinledi bunları tüm Türkiye. Kentlilere türküyü o sevdirmiştir.

Sesigüzel’den sonra mafyalaşmış türkücü

Sesigüzel’in döneminin bitmesinin ardından, filmlerde egemenleri alt eden kır delikanlısı türkücü gerçek yaşamda geldiği kentte mafyanın eğlendiricisi olabildi sadece. Giderek kendisi mafyalaştı. Karısını vurduran, başkalarının emeğine çöken, kirli ilişkileri yüzünden kurşunlanan sesleri tatlı tipler türedi. Onlar ünlerini böyle yaptılar. Bu nedenle Sesigüzel gibi biri aynı zamanda o saf, temiz “eğlence dünyamızın“ özlenen “eski yıldızı“ olarak kaldı hep.

Sesigüzel bir Kürt’tü. Söylemedi hiç ama sorulduğunda da saklamadı. Popülerliğinden memleketi Birecik de yararlansın istedi. “Fakirliği, yoksulluğu bilirim, Urfa’da istihdam yaratmış olayım“ deyip hem ününü hem de parasını koyduğu bir ortaklıkla fabrika kazandırdı ilçesine. Hak ettiği payı hiç vermediler, dolandırılmadıysa da kullanıldığını düşündü. Tuğlasından boyasına kadar parasını vererek ilçesine yaptırdığı liseye adını vermediler, kalbi kırıldı. Küçük şarkıcılar döneminde hevesli bir çocuğa babasının ricası üzerine götürdüğü sıra gecelerinde türküler söyletti, televizyonlara çıkardı. Şöhret olmasında büyük katkısı olan o çocuğun İstanbul’da yüzüne bile bakmayışını “İbo’dan çekindi herhalde“ diyerek karşıladı. İbo Show’a çıkmak popülerliğe giden yegane yoldu çünkü. Sesigüzel’e teşekkürü çok gören sadece o küçük çocuk değildi.

Güney Afrika’ya konsere giden tek türkücüdür. Herhalde bir siyasi görüşü vardı. Ama kimileri gibi açıkça sergilemedi taraflılığını. Keşke “Kahpe Yunanlı“ diye bir türkü de söylemeseydi. Büyük ayıbıdır.

Tarzı, arabeskleşmiş türkücüler karşısında yenildi ama o “zamanında kazandığı“ haklı şöhreti sayesinde hiç ama hiç unutulmadı.

Kirlenmemiş türkülerin türkücüsüydü.

Nurlar içinde yatsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi