Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

İki Tarafın da Savaş Suçu İşlediği İddiası Var UCM Bu Durumda Ne Yapabilir?

Uluslararası kamuoyunda İsrail-Hamas savaşında her iki tarafın da insanlık suçu işlediği iddiası büyük destek görüyor. Savaşan güçlerin birçok açıdan eşit olmadığını düşünenlerden biri olsam da bendeniz de her iki tarafın “savaş suçu” işlediğine inananlardanım.

Savaşta öldürülen beş bin kişinin çoğunun sivil olduğu biliniyor. Gazze sınırına yakın Re'im kibbutz'unda bir müzik festivaline katılan yüzlerce İsrailli Hamas’ın, Gazze'deki Al-Ahli Baptist Hastanesi'nde onlarca hasta Filistinli de İsrail saldırısında yaşamını yitirdi. Bunların açıkca bir “savaş suçu” olduğu ortada.

Durum bu kadar net iken, bu suçu işleyenlerin yargılanması mümkün mü? Bu soru akla hemen Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (UCM) getiriyor haliyle. Çünkü UCM hem İsrail hem Filistin'deki olası savaş suçlarını soruşturma yetkisine sahip bir mahkemedir. Filistin mahkemeyi 2015 yılında tamımıştı. Mahkeme, 13 Haziran 2014'ten bu yana Batı Şeria, Gazze Şeridi ile Doğu Kudüs'te işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili bir soruşturma başlatmıştı üstelik. Yetkili derken kastettiğim bu.

UCM ne yapabilir?

Hamas, İslami Cihad veya herhangi bir silahlı İslamcı militan grubu Filistin veya İsrail'de savaş suçu işledikleri iddiasıyla soruşturabilir. İsrail tarafında ise Başbakan Binyamin Netanyahu ile Filistin'de suç işlemiş olabilecek diğer yetkilileri soruşturma konusu yapabilir.

İsrail ile Gazze'de yaşananlarla ilgili olarak UCM’nin atacağı iki temel adım var. İlki, UCM Anlaşması'nın işgal altındaki topraklarda yaşayan nüfusun tamamının ya da bir kısmının sınır dışı edilmesini ya da nakledilmesini yasaklayan 8.2 maddesince işlem yapabilir. İkincisi İsrail üye ülke olmasa da hem İsrail'deki Hamas militanlarının hem de Gazze Şeridi'ndeki İsrail güçlerinin eylemlerinin UCM'nin yetki alanına girdiğini söyleyerek bunu yargıya getirebilir.

Olur mu bu peki?

Tabii ki zorluklar var. Şu üç konu UCM’nin savaş suçunu araştırma çabasını engelleyebilir. İlki, İsrail’in işbirliği yapmaması (UCM’yi tanımıyor zaten), ikincisi, bu tür soruşturmaların maliyeti yüksek olur, buna üye devletlerin katkıda bulunmaması, üçüncü olarak da UCM’yi işe karıştırmadan bu sorunun çözülebileceğini düşünen ülkelerin (örneğin üye olmayan ABD’nin) baskıları. Bunlar UCM’nin İsrail ile Gazze’de yaşananlar konusunda adım atmasını hayli zorlaştırabilir.

BM İnsan Hakları Konseyi tarafından görevlendirilen BM Soruşturma Komisyonu, 7 Ekim'den bu yana İsrail ile İşgal Altındaki Filistin topraklarında tüm taraflarca işlenen potansiyel savaş suçlarına ilişkin kanıt topluyor. Örgüt, her iki tarafın da savaş suçu işlediğini düşündürtecek kanıtlar bulunduğunu açıkladı üstelik. İnsan Hakları İzleme Örgütü de, İsrail'in Gazze limanı ile İsrail-Lübnan sınırındaki iki kırsal bölge üzerinde çok sayıda topçu ateşiyle beyaz fosfor kullandığını kayıt altına aldı. Bu potansiyel bir savaş suçu elbette. İsrail tabii ki bu iddiayı reddediyor.

UCM'nin ilk atacağı adım her şeyden önce Hamas ile İsrail hükümetini uluslararası hukuka saygı göstermeye çağırmak olmalı. Ancak bu çağrının bir benzerinin BM güvenlik konseyinde sonuçsuz kaldığını biliyoruz.

UCM’nin aldığı kararlar etkili mi?

Tam 123 devletin üye olduğu UCM, BM Güvenlik Konseyi‘nin daimi üyesi olan Rusya’nın Ukrayna'da işlediği muhtemel suçları soruşturuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı verdiğini, Putin’in de bu yüzden Güney Afrika'daki 2023 Brics zirvesine katılamadığını anımsayalım. Demek ki kararları etkili.

Ermenistan UCM’ye katılan en son devlet bilindiği gibi. Bugüne kadar üye olmayan ABD’nin de üye olması için çağrılar hayli fazla. Bakalım ABD ne yapacak? UCM ABD’nin işlediği hiç bir suçu dava ya da araştırma konusu yapmadığına göre katılmamasında bir sakınca olmamalı. Kaldı ki, kararlarının etkisiz olduğu dönemler geride kaldı anladığım kadarıyla. En azından caydırıcı olduğu biliniyor.

Bugün, hatta yarın ya da yakın bir zamanda Hamas’ı bilmem ama İsrail’in UCM tarafından cezalandırılmasına ihtimal vermem. Kınamayı ceza sayarsanız o başka.

Hastanede, evinin oturma odasında ölen Filistinli çocuk için bunlar bir anlam ifade etmiyor tabii. İleride, yapılanların hesabının sorulduğunu da göremeyecekler. Çünkü öldüler.

Ne demişti Nazım; “büyümez ölü çocuklar“.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi