İsmail Saymaz
Fenerbahçe’nin 3 Temmuz travması tetikleniyor
Beklenen rapor dün sabah çıktı.
Adli Tıp, Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran’ın test sonucunu açıkladı.
Saran’ın saçında kokain tespit edildi.
Kanında, idrarında ve tırnağında bulgu elde edilmedi.
Saran, rapor açıklandıktan sonra yaptığı açıklamada, hayatı boyunca kokain kullanmadığını savunarak, “Bırakın kullanmayı, yakından görmüşlüğüm dahi yoktur” dedi. Rapora itiraz edeceğini ifade ederek, Adli Tıp’ın yeniden test yapmasını istedi. Özel bir kuruluşa başvurarak, test yaptırdı.
Saran’ın bu hamlesi yaşanacakları önlemeye yetmedi.
Hatta aksi yönde sonuç verdi bile diyebiliriz.
Saran, Şükrü Saracoğlu stadındaki kulüp binasındaki başkanlık makamında akşam gözaltına alındı.
Geceyi İl Jandarma Komutanlığı’nda geçirdi.
Bu muamele Ela Rumeysa Cebeci’ye yapılmadı.
Cebeci, Adli Tıp raporundan sonra gözaltına alınmadı, örneğin.
Kibarca savcılığa davet edildi.
Cezaevine götürülürken görüntüsü sızmadı hiçbir yere.
Olması gereken buydu.
Kaçmadı, davet edilebilirdi
Saran, Cebeci’nin telefonundan çıkan mesajlaşmalardan dolayı suçlandığı halde ona çok sert davranıldı.
Halbuki Saran, hakkında yakalama kararı çıktığında İtalya’daydı. İlk uçakla gece Türkiye’ye döndü ve sabah adliyede ifade verdi.
Dönmese kim geri getirebilirdi Saran’ı?
Kaçma şüphesi de kanıtları yok etme imkan ve ihtimali de yok.
Kaldı ki Adli Tıp raporuna itiraz ediyor.
Yeniden örnek alınmasını istiyor.
Uluslararası yeterlilikteki kuruluşlarda test yaptırarak sonuçları açıklayacağını kaydediyor.
Cebeci gibi, ifadeye davet edilebilirdi.
Saran’ı Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki kulüp binasının başkanlık makamında gözaltına almak, milyonlarca Fenerbahçelinin 3 Temmuz travmasını tetikliyor.
Fenerbahçe Başkanı’nı Boğaz’a bakan yalısında uyuşturucu ve seks partisi düzenleyen Kasım Garipoğlu ile bir tutmak, ona torbacı muamelesi yapmak “Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünü” ayağa kaldırmaya yeter de artar.
Kod adı neden Kanarya?
Aynı soruşturmada gizli tanığa ‘Kanarya’ kod adını verme fikri kimin aklına geldi, gerçekten merak ediyorum.
Saran’ın adı ilkin ‘Kanarya’nın ifadesinde dile getirildi.
Kanarya, şöyle diyor: “Ayrıca Ela bana O.B., Saadettin Saran, S.B. ve birçok kişiyle ilişki yaşadığını söyledi.”
İfadesinde Saran’dan söz ettiği için midir bilinmez, gizli tanığa ‘Kanarya’ kod adını vermişler.
Fenerbahçeliler başka türlü provoke edilemezdi.
Saran, tutuklanır
Saran, büyük bir ihtimalle tutuklanır.
Bu ağır yaptırım Fenerbahçelilerin Saran’ın etrafında kenetlenmesinden başka bir sonuç vermez.
Ne Saran istifa eder…
Ne de camia, başkanından vazgeçer.
Ali Koç bile ilk günden Saran’a desteğini açıkladı.
Yalnızca Aziz Yıldırım ve çevresi suskun.
Onlar Saran’a yönelik suçlamanın 3 Temmuzdan ayrı tutulması gerektiğini savunuyor.
Ancak Yıldırım da dahil hemen her Fenerbahçeli, “Bu kulübün başkanını kongre üyeleri belirler” diye düşünüyor.
Gereğini yapmalı
Saran’a gelirsek…
İçeride ya da dışarıda, Adli Tıp raporunu çürütmek zorundadır. Çünkü kokain kullanmak dünyanın her ülkesinde suçtur ve mazur görülemez.
Fenerbahçe klübü ve camiası yalnızca futbol branşından, erkek ve yetişkin sporculardan ve taraftarlardan oluşmuyor. Bu kulüpte binlerce kadın ve çocuk sporcu ve taraftar var.
Başkan, camianın rol modeli ve temsilcisidir.
Fenerbahçe, kokain kullandığı bilimsel olarak ispat edilmiş bir başkanın ağırlığını taşıyamaz.
Saran, ya bu iddiaları çürütüp aklanmalı…
Ya da gereğini yapmalı.
Adli Tıp: Saran, iki ay içerisinde kokain içmiş
Adli Tıp Kurumu yetkililerini arayarak, Saran’ın test sonucuna ve itirazlarına dair sorular sorup yanıtlar aldım.
Kimya İhtisas Dairesi'nde Saran’dan iki santimetre uzunluğunda saç örneği alınmış.
Yanlış anlaşılmasın.
Saçın iki santimetrelik kısmı kesilmemiş.
Saçın boyu zaten bu kadarmış.
Ve yapılan incemele sonucu kokain tespit ediliyor.
Yetkililer şöyle diyor:
“İki ay içerisinde kokain içtiği kanısındayız. Saçta her bir santimetrelik kısmı bir ay kabul ediyoruz. Saç genelde ayda bir santimetre uzuyor. Kökten sonraki bir santimetresi aralık ayında, uçtaki bir santimetresi kasımda kokain kullanıldığını gösteriyor.”
Neden kanda, idrarda ve tırnakta değil de saçta?
Kokainin saça ‘afinite’ bir madde olduğu vurgulanıyor.
Afinite, ‘bağlanma enerjisi’ anlamına geliyor.
Bu yüzden saçta çıkma ihtimali yüksek.
Neden kanda ve idrarda çıkmadı?
Kanda bir günlük, idrarda bir haftalık sonuç elde ediliyor.
Saran’ın tırnakları kesildiği için ufacık bir örnek alınabilmiş ve sonuç vermeye yetmemiş.
Bu rapor iki uzman, bir şube müdürü ve Kimya İhtisas Dairesi başkanının onayından geçmiş. Daire 2009’dan beri Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilen bir laboratuvara sahip. Avrupa Adli Bilimler Derneği’nin üyesi ve uluslararası kuruluşlarca denetleniyor.
Yetkililer şu bilgileri veriyor:
“Saçın Saran’a ait olduğu bilinmeden tahlil yapılıyor. Numunede şifre kullanılıyor. Raporu yazanla tahlil yapan farklı. Saran’ın tahlili olduğu bilinerek rapor verilmiyor.”
Raporun yanlış çıkma ihtimali var mı?
Yetkililer “Yanılgı payı bize göre yok, sıfıra yakın” diye yanıt veriyor.
Bugüne kadar hatalı rapor verildiğini hatırlayan yok.
İtiraz halinde süreç nasıl işleyecek?
Saran, özel raporunu avukatları aracılığıyla savcılığa sunacak. Savcılığın “Çelişki var” demesi halinde dosya uyuşturucu incelemesi yapan 5. İhtisas Kurulu’na gidecek.
Son kararı bu kurul veriyor.
Ela Rumeysa Cebeci, bonzai de kullanmış
Sunucu Ela Rumeysa Cebeci, önceki gün savcılığa başvurarak, ek ifade verdi.
Cebeci, ifadesinde şöyle dedi:
“Ben uyuşturucuyu geçmiş zamanda kullandım, asla kokain ve kimyasal kullanmadım. Esrarın suç olduğunu bilmiyordum. Yurt dışında serbest olduğu için hataya düştüm. Ben uyuşturucu satıcısı değil, kullanıcısıyım.”
Cebeci de Adli Tıp raporuna itiraz ederek, yeniden saçından ve kanından örnek alınmasını istedi.
Hatırlayacaksınız…
Cebeci’nin saçlarında ‘esrar ile sentetik uyuşturucu, kokain ve metabolitleri’ bulunmuştu.
Adli Tıp’a ‘sentetik uyuşturucu’ ile hangi maddenin kastedildiğini sordum.
“Bonzai” dediler.
‘Sentetik esrar’ diye bilinen bonzai, ilk içişte ölümcül olabilen bir uyuşturucu. Çok kolay ve ucuza temin edilebilen bonzai, düşük gelirli mahallelerdeki ailelerin korkulu rüyası.
Cihanna, Ezgi Fındık’ı Arap şeyhlerine pazarlıyor mu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dün uyuşturucu operasyonu kapsamında 22 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
20 şüpheli yakalandı.
Bir kişi cezaevinde çıktı.
Dubai’de olduğu tahmin edilen YouTube fenomeni Ezgi Fındık hakkında uyuşturucu ve fuhuştan yakalama kararı çıkarıldı.
Fındık’ın adı önceki gün tutuklanan, ‘Cihanna’ lakaplı Cihan Şensözlü’nün ifadesinde geçiyor. Hürriyet yazarı Şensözlü, ifadede E.F. diye kodlanan Fındık’ı ve ünlü kadınları Türkiye’den Dubai’ye götürerek, Arap şeyhlerine pazarlamakla suçlanıyor.
Şensözlü, ifadesinde “Sosyal medya fenomeni E.F. ile Dubai’de bulunmadım. Kesinlikle birlikte gitmişliğim yoktur” diyor.
Şensözlü, yurt dışına kadın ünlülerle gitmediğini ileri sürüyor. Kadınların erkeklerle birlikte olmasına aracılık etmekle suçlanan Şensözlü, bu iddiaya şöyle yanıt veriyor:
“Ünlü camiasında kimsenin para, hediye, değerli eşya ve mücevher alarak, erkekle tanışmasına aracılık etmedim. Sosyal medyadan gelen mesajlarda kadınlarla tanıştırmamı isteyen iş adamı olmamıştır. Olmuşsa bile şaka ve geyik amaçlıdır.”
Soruşturma dosyasında çarpıcı bir fotoğraf var.
Etkin pişmanlıkla tahliye edilen sosyete torbacısı Sercan Yaşar, 20 Kasım’da Instagram’da bir fotoğraf paylaştı.
Bu fotoğrafta, Yaşar’ın yanında Ezgi Fındık ve Cihan Şensözlü de var.
Bu üçlü şimdi aynı dosyada şüpheli.
Yaşar, ifade verip tahliye edildi.
Şensözlü, tutuklu…
Fındık ise her yerde aranıyor.

AK Partili milletvekillerine ekran izni
AK Parti, medya stratejisini değiştiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, talimatını vermiş.
Bundan böyle AK Parti’yi televizyon ekranlarda kendi milletvekilleri ve yöneticileri savunacak.
Bütçe görüşmeleri bittikten sonra ekranda iktidar yanlısı gazetecileri değil, AK Partili siyasetçileri göreceğiz.