“Demiri ısıtan sizsiniz sayın Cumhurbaşkanı…!”

Dün bir anda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortamı yumuşatmaya çalışan sözleri ortaya düştü. Sanırsınız ki Sayın Erdoğan siyasetçilik şapkasını bir kenara bıraktı “evliya” oldu.

Seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu’na da çağrıda bulunan Sayın Erdoğan şöyle diyor; “Dönem kızgın demiri soğutma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir.”

Eyvalla…Bu ülkenin insanlarını asla kavgadan, bölünmeden, ayrışmadan ve çatışmadan yana olmadığını herkes bilir. Kindar olmadan, kin beslemekten, intikamdan sözü edilecek bir ülke değildir burası, bu da tamam.

Ama Allah aşkına bu ülkede demiri kızdırıp neredeyse kor haline getiren, 31 Mart akşamı seçimlerden istenmeyen sonuçlar çıkması halinde insanların sokakları dolduracağını söyleyen, bu seçimleri “yerel seçim” değil “beka seçimi” haline getiren kim. Hangi üslup. Hangi söylem…

İsterseniz 31 Mart öncesi meydanlarda sizin yani; tarafsızlık üzerine mecliste namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş bir Cumhurbaşkanının meydanlarda halka söylediklerinize bir göz atalım;

-“ Listelerinden PKK'lıları, HDP'lileri, parlamentoya taşıdılar. Sözde İyi Parti aynı şekilde taşıdı. Aynı şekilde Saadet'in onlarla iş birlikleri var. Hepsi kayıtlı, belgeli. Seçim sonrası zaman zaman bunları belgeleriyle açıklayacağız..”

-“ Kandil'den talimatlar geliyor. Kürdistan'da oylar nereye verilecek malum, Batı'da da AK Parti'ye ve MHP'ye oy kaybettireceğiz diyor Bay Sezai… Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge var mı be hey gafil… Terör sevicileri de senin gibi al yanına defolun Irak'ın kuzeyine gidin orada Kürdistan var…”

-“ Karşımızda öyle bir ittifak oluşmuş durumda ki... Bunların amacının belediyeleri yönetmek olmadığı gayet açık.. Ülkemizi bölemeyeceksiniz. Bunların amacı belediyelerde hizmet etmek değil bizi yıkarak ülke yönetimini ele geçirmek. Ne diyor, şu andaki terör örgütünün başının heykelini dikeceklermiş. Biz sırtımızı YPG'ye, PYD'ye dayadık diyor. Bu dörtlü mekanizma. Ne var bunda, CHP. Ne var bunda, sırtını Kandil'e dayayan HDP, ne var bunda sözde İYİ Parti, bir de Saadet…”

-“Birisi çıkmış intikam diyor. 15 Temmuz'un intikamını mı alacaksın? Şimdi işin rengi değişti. İllerimiz ve ilçelerimizin belediye başkanları niye terör baronlarını ilgilendiriyor. Mesele sadece belediye başkanları meselesi değil. Burada işin altında başka şeyler var. ".

-“ CHP'li beceriksiz, kifayetsiz, vizyonsuz belediye başkanlarının elinde her gün geriye giden bu şehri hak ettiği hizmetlerle kavuşturduk. CHP demek 3Ç demektir, 'çöp, çukur, çamur.”

-(İyi Parti genel başkanı Meral Akşener’e): “Birileri şuan cezaevinde süre dolduruyor aynı yola sen de düşebilirsin. Neden? Cumhurbaşkanı'na iftira atamazsın. Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak. İftiralarla, bühtanla mahkemeye verdim.. Onun hesabı ağır olacak. Şu anda senin iyi günlerin sen Erdoğan’a söylememiş olduğu sözleri söylemiş gibi yaptın, asıl fatura sana kesilecek.”

-“31 Mart'taki bu beka mücadelesinden hep birlikte galip çıkacağız. Zira biz bunlara asla vatanımızı böldürtmeyiz, ezanımızı susturtmayız ve biz bayraklarımızı yakanlara bunun hesabını inşallah sandıkta sorarız ve soracağız… Daha seçim sonuçları belli olmadan medyada, sosyal medyada, sokaklarda, havalimanlarında, milleti tehdit etmeye, taciz etmeye, tahkir etmeye başladılar. Bu azgınlığı milletimiz cevapsız bırakır mı?.

Bu sizin söyledikleriniz sayın Cumhurbaşkanı. Bir de emrinizdeki bir İçişleri Bakanı var Süleyman Soylu. Ülkede huzuru, birliği, beraberliği, barışı korumak ve kollamakla görevli en üst amir. Peki o ne demişti;

Aydın-Söke-11 Mart: “İstim üzerindeyiz. 31 Mart akşamı Cumhur İttifakı’nda bir zafiyet olursa bunu da Doğu ve Güneydoğu’ya giden bir kardeşiniz olarak söylüyorum, ertesi sabah 1 Nisan’da, 6 yaşındaki masum çocukların eline silah vererek kaymakamlık ve valilikleri altüst ederler…”

Trabzon-Araklı-14 Mart: “Meral Akşener, attığın adıma, söylediğin söze dikkat et. Tansu Çiller’e nasıl ihanet ettiğini, Devlet Bahçeli’ye niçin ihanet ettiğini, kimlerle pazarlık içinde olduğunu söylerim..”

İstanbul-Üsküdar-17 Mart: “Seçimlerden hemen sonra eğer Hükümetimiz zafiyete uğrarsa Doğu ve Güneydoğu’da valileri, kaymakamları sokağa çıkarmazlar. Bu sözleşmeyi yapan Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’dur, İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’dir, FETÖ’dür, PKK’dır, HDP’nin sözde vekilleridir” dedi. Bu sözlere tepki gösteren ve Saadet Partisi seçmeni olduğu öğrenilen bir kişiye Soylu, “24 Haziran’da Saadet Partisi sattı bu milleti! Hadi oradan densiz! PKK’yı Meclis’e siz taşıdınız” diye bağırdı. Saadet Partili vatandaş gözaltına alındı.

Ankara-Keçiören-25 Mart- “YSK bakar, oluyor veya olmuyor, gereğini yerine getirecek olan benim, siz merak etmeyin. İmamoğlu ve Yavaş… Gereğini getirecek olan benim. Bir seçilsin de görelim bakalım. Teröristleri belediye meclis üyesi yapacaksınız öyle mi! Biz buna müsaade edeceğiz öyle mi! Allah şahittir, müsaade edersek şehitlerin eli yakamızda olur…”

Ankara-25 Mart-TRT Haber Basın Kartı Programı- “Muhalefetin belediye meclis üyesi adayı olan 378 kişinin ‘terör örgütleriyle iltisaklı’ olduğu tespit edilmiştir. Bunun 325’i PKK/KCK. 178’ine bizatihi adli ve idari işlemler yapılmış PKK’dan. FETÖ 45, aşırı sol 4, DEAŞ 4…”

İstanbul Beyoğlu-26 Mart- Soylu 26 Mart’ta İstanbul’da bu kez CHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Alper Taş’ı hedef aldı. Taş’ın Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı önünde konuşma yaptığını öne süren Soylu’ya Taş, “İspat edemezsen istifa edecek misin?” diye yanıt verdi. Bunun üzerine Soylu, Taş’a şu sözlerle hakaret etti, “Cizre’de, çukur olaylarında PKK’nın, eli kanlı akademilerine ismini verdiği Mahsun Korkmaz’ın ve Apo’nun fotoğrafı önünde poz veren alçak mı söylüyor bunu? Apo’nun uşağı”… Alper Taş tartışmayı şöyle noktaladı, “Soylu gibi 10 yıl önce söylediklerini unutan siyasetçilerden değilim. Ben siyasetçi de değilim, devrimciyim.”

Sayın Cumhurbaşkanı demiri ısıtıp kor haline getiren sizsiniz…Siz ve bu ülkenin başına getirip atadığınız bakan olmuş ama başka bir şey olamamış kişiler….

Şimdi hangi amaçla, hangi hesapla bilmediğimiz sözcüklerle artık kızgın demiri soğutalım diyorsunuz…

Öncelikle sizin soğumanız lazım sayın cumhurbaşkanı. Bu ülkenin; birleştirici, ayrım yapmayan, kimseyi ötekileştirmeyen, insanları birbirine düşürmeyen, kutuplaştırmayan, kamplaştırmayan bir dile ihtiyacınız var…

Gerisi laf-ı güzaf…

Kimse artık bu sözlere inanmıyor….

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Ertürk Arşivi