"Çubuk saldırganı Ogün Samast'ın amcası...!"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı  Kemal kılıçdaroğlu'na yapılan saldırının peşini bıracak gibi görülmüyor. CHP Artvin milletvekili aynı zamanda partinin Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Uğur Bayraktutan başkanlığında bir heyet Çubuk ile ilgili bir rapor hazırladı.

Raporda Çubuk saldırısının bir "köy kavgası" çizgisine indirilmek istendiğini ancak bu işin çok geniş bir hazırlık içinde planlandığını belirtiyor. Raporda; köyde cenazenin yapılacağı bölgenin hemen yanına çok sayıda hazır kesilmiş sopalar, arabaların park edeceği yere yakın bir yere gizlenmiş çok sayıda taşlar ve kalabalıkta bu saldırı için görevlendirilmiş 15 kişide kesici aletler bulunduğu bilgileri yer alıyor. Ancak kesici aletlerle ilgili kısım raporu konmadı. Bir milletvekilinin ifadesine göre elinde bıçak bulunan bir saldırganı bir polisin yardımıyla derdest ettikleri ve etkisiz hale getirdikleri belirtiliyor.

Dün de belirtmiştim; saldırıyla ilgili organizasyonların tümünün Ankara Çubuk Ülkü Ocaklarında yapıldığı konusunda CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya'ya ulaşan bilgiler var. Ancak çok önemli bir ayrıntı daha var. Bu bir iddia ve daha doğrulanmadı. Bu iddiaya göre Çubuk Ülkü Ocaklarında saldırıdan bir gün önce yapılan bir toplantı ile görünütler var ve bu görüntüler o toplantıda yer alan bazı ülkücüler tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanlarınca Başkan Mansur Yavaş'a iletilmiş. Ulaşmaya çalıştım ama bu konuda kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Saldırıyla ilgili en çarpıcı açıklamalardan biri de CHP İstanbul milletvekili hukukçu Mahmut Tanal'dan geldi. Tanal bu saldırıda yer alan  60 yaşındaki Osman Sarıgün'ün "Ogün Samast'ın amca modeli" olduğunu söyledi. Tanal bu ismin özel olarak görevlendirildiğini ve model olarak aynı tip bir kurguyla düğmesine basıldığını  söyledi. Aslında bu iddia çok önemli. Daha da önemlisi AKP gruh başkanvekili Naci Bostancı'nın 23 Nisan'da Meclis Genel Kurulunda yapılan 23 Nisan özel torumunda sarf ettiği sözler; "Türkiye ititfakı çağrısı yapılmışken Kılıçdaroğlu'na saldırı dikkate değer".

Türkiye'de muhalefet ile iktidar arasında Erdoğan'ın deyimiyle "Kızgın demirin soğutulması" ile ilgili çağrı bu işten karlı çıkmayacak tek siyasi odak olan Milliyetçi Hareket Partisi ve onun uzantılarını mı rahatsız mı etti. Böyle bir barış ve işbirilği ortamından rahatsız olan bu kesim bu saldırıyı organize ederek AKP ile CHP arasındaki tüm köprüleri ortadan kaldırmayı mı amaçladı. MHP; AKP'ye Anadolu deyimiyle; "Ya benimsin ya toprağın" mı demek istedi.

Cumhuriyet Halk partisinde harıl harıl herkes bu soruların yanıtlarını arıyor. zaten hazırlanan raporda geçen Pazar günü cenaze töreninde olan ve o boğuşmadan tartaklanarak çıkan TBMM Başkan vekili CHP'li Levent Gök ve yine olaylı törende canını zor kurtaran CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun da görüşlerine yer verildi.

CHP'nin dilinin ucuna gelip de söyleyemediği olayla ilgili üç ayrıntı var;

1-Bu saldırı Ogün Samast'ın Hrant Dink'e yaptığı saldırıya benzer biçimde devletin de içinde yer alan ve ülkücülerin kullanıldığı bir büyük organizasyonun parçası mı

2-MHP'lilerin ve genel başkan Devlet Bahçeli'nin bu saldırılardan haberi var mı. Eğer yoksa neden Antalya'da gazetecilere yaptığı açıklamada saldırganları hoş tutan doğrudan CHP'yi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun suçlayan sözler söyledi.

3-Yıldırım Kaya'nın da söylediği gibi bu işin içinde Ülkü Ocakları mı var. Varsa talimatı ve lojistik desteği kimden ya da kimlerden aldılar. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu olayın neresinde. Güvenlik güçlerinin olaya göz yuman ve hatta arka çıkan tavırlarında bir "üst akıl" parmağı var mı.

CHP bu konularda son derece haklı. Bu; AKP ve MHP'nin bakışıyla bir "köy meydanı kavgası" gözüyle bakılıp değerlendirilemez...

Bu olayın mutlaka aydınlatılması lazım...

Yoksa Türkiye bu olayın acısını; daha sonra olabilecekleri de göz önün alırsanız daha çok çeker...

Bizden söylemesi...

Herkesin kucağındaki çakıl taşlarını bıraksın bir zahmet....

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Ertürk Arşivi