Bu “Frankenstein”’ı siz yarattınız!

Bir dönemin Refah Partisi’nin kalemi güçlü yazarlarından biri olan daha sonra biat edip TRT’de görev alıp yolsuzluklardan dolayı ağır cezada yargılanan Nasuhi Güngör’ün tarihi bir kitabı vardır. Adı; “Yeni
Dünya düzeni ekseninde bir değerlendirme; ‘Yenilikçi Hareket’ ”. Bu kitap AKP’nin nasıl kurulduğunu anlatıyordu. Aslında bu kitabın neyi anlattığını neyi işaret ettiğini yorumlayan bir başka kitap daha
vardı o da “Türkiye Nereye” (Fatih Ertürk-Halk kitabevi-2017) .

Bu kitapta Recep Tayyip Erdoğan’ın batı tarafından (Özellikle Amerika, İngiltere ve Almanya) nasıl
yaratıldığı, nasıl bir “kült” haline getirildiği ayrıntılarıyla var.

Bakın “Türkiye Nereye” adlı kitapta hangi bilgiler var;

-“Türkiye’de Yenilikçi Hareket’in (AKP) ortaya çıkışında öncelikle zihinsel olarak ABD’nin izlediği
bazı stratejilerin ne kadar doğrudan ve sözü dolaştırmaya gerek bırakmayacak biçimde etkili olduğu
açıktır”.(Nasuhi Güngör-2002)

-“Recep Tayyip Erdoğan daha RP Beyoğlu ilçe başkanıyken dönemin ABD Ankara Büyükelçisi
Morton Abromowitz ile tanıştırıldı. Tarih 15 Ekim 1996 idi. Görüşmeyi ayarlayan kişi gazeteci
Mehmet Metiner’di (AKP Adıyaman eski milletvekili). Erdoğan görüşme sırasında Abromowitz’in
‘olumlu ve sıcak bir mesaj’ verdiğini dile getiriyordu. RP Beyoğlu ilçe başkanı kim, Abromowitz kim
di. Neler örülüyordu (Abromowitz Dışişleri Araştırma ve İstihbarat yardımcılığı yapmış açık bir CİA
görevlisiydi. En çarpıcı uzmanlık alanı Kürt sorunu adı altında Türkiye’nin bölünmesiyle ilgili bir
proje yürütüyordu)”.

-“Tarih 16 Şubat 1997 Cumhuriyet Gazetesinden Leyla Tavşanoğlu dönemin işçi Partisi genel
başkanı Doüğu Perinçek ile bir röportaj yapıyor. Röportajda Perinçek ABD’nin Recep tayyip
Enroğan7ı Başbakan, Abdullah Gül’ü de Dışişleri Bakanı yapacağı -“ CİA İstasyon şefi Türkiye’nin
yakından tanıdığı Graham Füller 2001’de Aktüel dergisinin 520 sayısında Fazilet Partisi (Refah
Partisi yerine kurulan ve sonra kapatılan) içinde “İslami Hareketin liderliğini görevini Recep Tayyip
Erdoğan’ın yapacağını söylüyor ve Erdoğan’ı ‘Türkiye’nin gelecekteki başbakanı o’ sözleriyle
anlatıyor.”

-CİA İstasyon şefi Türkiye’nin yakından tanıdığı Graham Füller 2001’de Aktüel dergisinin 520
sayısında Fazilet Partisi (Refah partisi yerine kurulan ve sonra kapatılan) içinde ‘İslami Hareketin
liderliği’ görevini Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağını söylüyor ve Erdoğan’ı Türkiye’nin gelecekteki
başbakanı olacağını söylüyor”.

-Recep Tayyip Erdoğan AKP’yi kurmadan hemen önce 1995-2001 yılları arasında hiçbir siyasi görevi
yokken Amerika’ya 5 kez (çoğunluğu Abdullah Gül’le beraber) gidiyor. Çoğunluğunda ev sahibi
RAND Corporaiton (CİA ve Irak Kürt bölgesel yönetiminin ortak bir kuruluşu) oluyor. Hatat dönemin
CHP Genel başkanı Umut Oran bir soru engresi vererek bu dönemi soruyor. Aldığı yanıt ise tahmin
ederseniz. Erdoğan Başbakan seçildikten sonra sadece 2002-2012 yılları arasında 40 kez ABD’ye
gidiyor (İsmet İnönü 2, Cevdet Sunay 1, Bülent Ecevit 3,Süleyman Demirel 4, Kenan Evren 1, Turgut
Özal 6, Tansu Çiller 3 kez gitmişti).

-Abdullah Gül Kasım 1997’de Londra’ya gidiyor ve USİP (United States İnstitute of peace -Tabi ki
CİA ve MI 6) adlı organizasyon ile görüşüyor ve iktidarı devralmaya hazır olduklarını söylüyor.
Avrupa Ülkelerin de Erdoğan ve arkadaşlarının yanında olduğu Abdullah Gül’e bu toplantılarda
bildiriliyor.

-“AKP iktidara geliyor ve hemen daha birinci yılından sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 16
Şubat 2004 tarihinde Kanal d’de Fatih Altaylı’nın programında ilk kez ‘Ben BOP (Büyük Ortadoğu
Projesi) eş başkanıyım’ diyor.”

Şimdi ABD Dışişleri Bakanlığı çırpınıyor; “Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor. Diktatörlük yolu geri
dönülmez bir biçimde açılıyor. İktidar yerel seçim sonuçlarını tanısın” diyor.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Anders Knape, Güneydoğu Anadolu’da
belediye başkanı seçilen bazı adaylara mazbatalarının verilmemesi ve İstanbul seçimleri konusunda
kıyameti koparıyor; “Millet iradesini yansıtan halkın demokratik seçim ve kararlarına kesinlikle
saygı gösterilmeli. Halkın iradesinin sonuçlarının yerine getirilmesi demokratik sistemlerde mutlak
önceliktir. Biz Türk yöneticilerine süreci tamamlayarak, İstanbul’daki nihai sonuçları en kısa
zamanda ilan etmeleri ve halkın kararlarına uyulması çağrısında bulunuyoruz" diyor.

Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri yerel seçimlerle ilgili Başkan Erdoğan'ı Avrupa Birliği
Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'a şikayet ediyor. Piri; “Erdoğan İstanbul ve
Ankara’daki seçim sonuçlarını kabul etmeli. YSK iktidar partisinin taleplerini kabul ediyor
muhalefeti kabul etmiyor. Bundan hızla vazgeçmeli demokratik ülke prensipleriyle yönetilmeli”
diye bar bar bağırıyor.

İyi de kardeşim Türkiye’nin başına AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı kim musallat etti.
“Yaşasın AKP Türkiye’i bölecek” diye kim bayram etti. “Atatürk dönemi bitti, artık Türkler Ulusal
duruştan ve Cumhuriyetin temel değerlerinden yani tam bağımsızlıktan vazgeçti” diye göbek
atanlar kimdi.

Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında; “Türkiye demokratikleşiyor” çığlıkları atan kimdi.
Size verilecek yanıt şimdi sizin dilinizde olmalı. Erdoğan gitsin, AKP bitsin, Türkiye baskıcı ve otoriter
rejimden kurtulsun diye timsah gözyaşı dökenlere; bu konudaki bütün öngörüleri yanlış çıkıp eli
böğründe kalanlara, Türkiye’yi tam bağımsız demokratik, uygar ve çağdaş bir ülkeden “Sudan”
kalitesine sürükleyenlere…

“Türkiye’deki sivil toplum sözcüleri ve özgür medya bizimle birlikte direnmeli bu otoriterliği
bitirmeli” diyen Batı sözcülerine…”

Hep beraber…

“Kiss may ass…!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Ertürk Arşivi