Fatih Ertürk
"Bahçeli'ye dikkat; her an bir erken seçim çağrısı gelebilir...!"
1 Mayıs'da işçi ve emekçiler meydalarda halay çekerken MHP Genel Başkanı, iktidarın görünmez ortağı ve payandası Devlet Bahçeli'nin bir açıklaması gündeme bomba gibi düştü. Aslında sayın Bahçeli'nin yazdırdığı yazılı metinler birer "enigma" gibidir. Yanınızda şifre çözücü yoksa zor okursunuz. Okuduğunuzu sanırsınız ama anlamamışsınızdır.
Sayın Bahçeli konuşmasının girişinde öncelikle son dönemde hem "Çubuk" saldırısından dolayı suçlanmalarından rahatsız hem de "al gülüm-ver gülüm" Cumhur ortaklığının acımasızca eleştirilmesinden rahatsız. Onun için öncelikle beklediği gibi hareket etmeyen ya da edemeyen medyaya bir çift sözü var;
"Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sosyal medya platformunda iddia ve ilan edilen yalanlar, spekülasyona dayalı haber ve yorumlar artık sabırları zorlayan, tahammül sınırları sınırlarını zedeleyeh bin noktaya çoktan ulaşmıştır".
Tercümesi şöyle; "Cumhur ittifakı iyi gitmiyor. Şimdi bir de Türkiye İttfikanı çıkardılar. Bunlar böyle bir şey yaparlarsa bizi taca atarlar. Biz de bunun düzeltilmesi dahil elimizden geleni yapıyoruz (Çubuk). Ama medya hala tam istediğimiz kıvamda değil. Ama biz onları istediğimiz kıvama getirmesini biliriz".
Sayın Bahçeli devam ediyor. Öncelikle bazı çevrelerin Türkiye ile ilgili tespitleri adı altında kendi saptamalarını çok açık yapıyor;
"Siyasi çürüme, ekonomik çöküş, sosyal çözülme, bekleyen, bu kapsamda ülkemizin kuyusunu kazan, milli ülkülerimizi kurutmayı amaçlayan hasis ve hain çevreler karşımızda sırayla cephe almışlardır".
Bunun da tercümesi şöyle;
"Siyasi çürüme ülkeyi kapladı, sosyal çözülme zaten çoktan başladı, ülkede siyaset yapanlar ülkenin kuyusun çoktan kazmaya başladılar, herkes uyandı, Cumhur ititfakı ile AKPyi kemirmeye devam etmemizi istemeyenler oyun bozanlık etmeye başladı. Ayıp oluyor".
Yazılı açıklamasına devam ediyor sayın MHP Genel Başkanı. Burada biraz canı sıkkın ve ruh hali gergin;
"Zillet şımarmıştır. Oyun büyüktür ihmal ve inkara gelecek yanı da kalmamıştır. Türkiye'nin aleyhine kurgulanan senaryo vahşidir, kurulan tuzak vandaldır. Milli birlik ve dayanışma hissiyatımızın zaafa uğraması, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün zayıflatılması konusunda çok sinsi bir rekabet ve yarış maalesef sahnededir".
Bunun da kendime göre tercümesi şöyledir;
"Son seçim galibiyeti Millet ittifakını bırakın çözmeyi daha da güçlendirdi. Aslında yi parti bu seçimlerle tarihe karışır diye bekliyordum ama olmadı. Bunlar böyle giderse iktidara bile gelirler. Bunların milletin özünde bir değerinin olmaması için elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Ama bunlara ne dersek ya mezhep ya da kimlik ayrımına giriyor. Şöyle ağzımızın tadıyla gereken derslerini veremedik. Ama bu yarışın sonunda biz bitik hale gelebiliriz".
Sayın Bahçeli yazılı açıklamasının bir yerinde coşuyor ve artık kontrolü elinden bırakıyor;
"Geziciler, sorosçular, ekonomik tetikçiler, küresel tefeciler, teslimiyetçiler, çukurcular, bölücüler, kozmopalit zihniyetler kıpır kıpırdır. Türkiye'nin köşeye sıkışması, elinin kolunun bağlanması hususunda zulüm bekçileri devrede, işbirlikçiler devriyededir".
Tercümesi;
"Çağdaş, uygar, modern, pozitif bilimden yana ülkeler Türkiye'nin başına ördğümüz çoraptan haberdardır. Bu kadar kiritik coğrafyadaki bir ülkenin bizimle sürüklenmesine pek izin verecekler gibi görünmüyor. İçerdekiler de rahat durmuyor. 'Tek adam ve ortağı' formülümüze karşı çıkıyorlar".
Ancak sayın Devlet Bahçeli'nin "turbun büyüğü heybede" misali en güzel sözlerini yazılı açıklamasını sonuna gömmüş. Önce; "MHP İstanbul'da seçimlerin yenilenmesinden yanadır" diyor ama ustaca sonrasını toparlıyor. Buradan herkese birer hisse düşüyor;
"Türkiye'nin maruz kaldığı sorunların giderek ağırlaştığı, hatta işin içinden çıkılmaz bir aşamaya geldiği bugünkü nazik ortamda demokrasinin erdemlerine, hukukun ilkelerine, milli iradenin hükmüne herkes saygı duymak mecburiyetindedir".
En kolay bunun tercümesidir. Açık ve nettir;
"Biz bir çuval inciri berbat ettik. Memleketin başını öyle bir belaya soktuk ki artık bunun içinden çıkmaları da zor. YSK şu İstanbul seçimlerini iptal etsin de biz yolumuza devam edelim. Öyle kimse sokağa falan da dökülmesin. YSK'yı biz ayarlamaya çalıştık ama yine de tersi bir şey olursa önümüze bakalım. Allah korusun öyle kimsenin aklına başka şeyler gelmesin".
Bir de AKP'ye mesajı var sayın Bahçeli'nin. AKP içinden yeni bir iktidar çıkarmak isteyen muhaliflere mesaj gönderiyor. Onlardan pek hoşlanmadığı kurduğu cümlelerle belli ediyor;
"Tam böyle zaman aralığında, siyasette yeni arayışlar görülmekte, sözde manifestolar yayımlanmakta, yeni hükümet sistemi doğrudan hedef alınmakta".
Son olarak size bir kıyak geçeyim. Bunu da tercüme edeyim;
"İşimizi yoluna koyduk. İyi Partiyi HDP'ye yapıştırma gayretlerimiz devam ediyor. Daha iktidarın nimetlerini de tam olarak paylaşamadık. Nereden çıktı şimdi bu Ahmet Davutoğlu. Bunlar bizi zaten istemezler. Durup dururken başımız ağırmasın. Tayyip beye bağlılığımızı bir kez daha ilan edelim".
MHP liderinin her şeye rağmen sorunlarını çözemezse başvuracağı tek yol erken seçim gibi görünüyor.
Sayın Devlet Bahçeli'nin ve etrafındaki isimlerin en güzel yöntemleri sürekli olarak böyle sözcük oyunları ile kendince önemli mesajları dalga geçen edasıyla karşıdakilerine iletmek. Bunu en iyi yapan isimlerden biri de sayın Bahçeli ile birlikte yardımcısı Prof. Dr. Semih Yalçın.
Ama Türkiye'nin artık ne oyun oynamaya ne de akrostiş benzeri sözcük yuvarlamalarına ihtiyacı var.
Sayın Bahçeli Üniversetiden benim hocamdır...
Şunu demeye hakkım var gibi...
"Yapma hocam,ayıp oluyor...!"