Yargıtay, 10 Ekim Katliamı sanıklarına verilen cezaları fazla buldu

Yargıtay, 10 Ekim Katliamı sanıklarına verilen cezaları fazla buldu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 103 kişinin öldüğü 10 Ekim Ankara Katliamı'nın sanıklarından Yakup Yıldırım ve Erman Ekici’ye verilen cezaları fazla bularak kararın bozulmasını istedi.

10 Ekim Katliamı Avukat Komisyonu, IŞİD’in düzenlediği saldırı sonucu 103 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı 10 Ekim Ankara Gar Katliamı davasına ilişin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesinin taraflarına ulaştığını açıkladı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, katliam davasına ilişkin hazırladığı tebliğnamede, mitingin düzenleyici KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ile katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin “katliamdan zarar görmedikleri” gerekçesiyle davaya katılma hakları olmadığını belirtti. Öte yandan Başsavcılık, katliama ilişkin firari sanıklar yönünden devam eden yargılamada “insanlığa karşı suç” işlediği gerekçesiyle yargılanmaya devam eden Erman Ekici’ye “fazla ceza tayini” yapıldığını, sanık Yakup Yıldırım’ın ise beraat etmesi gerektiğini belirterek Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın bozulmasını talep etti.

10 Ekim Ankara Katliamı ana davasını 2018 yılında karara bağlayan Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu 19 sanıktan 9'una “anayasal düzeni ihlal”, “kasten öldürme” ve “öldürmeye teşebbüs”, 9 sanığa ise “örgüt yöneticiliği, üyeliği, patlayıcı madde bulundurmak, temin etmek” gibi suçlardan cezalar verdi. Bu karara ilişkin yaptıkları itirazın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20’nci Ceza Dairesi tarafından reddedildiğini, itirazın reddedilmesi üzerine bu kararı Yargıtay’a taşıdıklarını belirten 10 Ekim Katliamı Avukat Komisyonu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen tebliğnameye ilişkin açıklama yaptı.

10 Ekim Katliamı Avukat Komisyonu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından taraflarına ulaştırılan tebliğnamenin içeriğine ilişkin şunları kaydetti:

“Mahkemece katılma talepleri kabul edilen, 10 Ekim günü Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'nin düzenleyicilerinden Türk Tabipleri Birliği (TTB), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile birçok üyesi katliamda yaşamını yitirmiş ve ağır şekilde yaralanmış olan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), Büro Emekçileri Sendikası (BES), Halkevleri Derneği gibi kurumlar ile Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokratik Partisi ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin katliamdan zarar görmedikleri gerekçesiyle davaya katılma hakları olmadığı, sanıklardan şu an sürmekte olan firari sanıklara ilişkin tefrik dosyasındaki tek tutuklu sanık olan ve halen insanlığa karşı suç işlemekten yargılanan Erman Ekici’ye “fazla ceza tayini” yapıldığı, sanık Yakup Yıldırım’ın “beraat etmesi gerektiği” gerekçeleriyle Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması talep edilmiştir. “

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 200’e yakın klasörden oluşan dava dosyası üzerinde yaptığı incelemede iki konuya odaklandığını belirten avukatlar, “Birincisi mağdurlar bu davayı takip etmesin, ikincisi ise İŞİD’lilere fazla ceza verilmesin” ifadelerini kullandı. Avukatlar şunları kaydetti:

"Bu anlamda dosyada incelenmesi ve aydınlatılması gereken pek çok nokta varken Savcılığın sadece mağdurların davaya katılmasını ve IŞİD’lilere verilen cezaları dert edinmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Öte yandan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından büyük bir hızla düzenlenen tebliğnamede taleplerimizin tamamı ve hatta temyiz talebimizin kendisi yok sayılmıştır. Dava dosyasında eksik delillerin toplanması ve katliamın gerçek sorumlularının ortaya çıkarılması için yaptığımız taleplerle dolu “kovuşturmanın genişletilmesi”ne dair çok sayıda dilekçelerimiz ile yüzlerce sayfayı bulan “istinaf” ve “temyiz” başvurularımız da vardır. Ancak her nedense Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu dilekçelerimizdeki talep ve itiraz noktalarımızla ilgili hiçbir değerlendirmede bulunmayarak, dosyanın eksik incelenmesinde ve delillerin eksik toplanmasında kendince “hukuken” bir sakınca görmemiş ve taleplerimizi suskunlukla geçiştirmeyi tercih etmiştir. Nitekim Savcılık aynı suskunluğu, “tüm sanıkların ve henüz yargılanmayan katliam sorumlularının insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmaları gerektiği”ne dair iddiamız karşısında da göstermiştir. Tebliğnamede sanıklar hakkında insanlığa karşı suç uygulanması gerekip gerekmediğine dair hiçbir değerlendirme yapılmamış ve bu konuda tek bir cümle dahi kullanılmamıştır.

Ancak biliyoruz ki Savcılığın bu “suskunluğunun” gerçek sebebi, katliamın gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmasına karşı gösterilen dirençten ve tüm yargı süreçlerinde karşımıza çıkan “dosyayı suskunlukla kapatma” tavrından bağımsız değildir.

En başından beri söylediğimiz üzere sınırlardan Gaziantep’e, Adıyaman’dan Ankara’ya katliama giden yol adım adım döşenirken buna engel olması gerekenler görevlerini yapmadıkları için 10 Ekim Ankara Katliamı gerçekleşti. Sonrasındaki yargı sürecinde de katliamın gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmaması için soruşturma savcıları tarafından bir kısım deliller hasıraltı edildi, çok önemli deliller toplanmadı, yargılama esnasında da katliamla ilgili pek çok nokta karanlıkta bırakıldı. Ancak her kademeden yargı organlarının maddi gerçekleri suskunlukla geçiştirerek yokmuş gibi davranması, gerçekleri değiştirmeyeceği gibi katliamla ilgili adalet mücadelemizi de engelleyemeyecektir.

Altı yıla yaklaşan hukuk mücadelemizde karşımıza konan engelleri, örtbas girişimlerini hiç unutmadığımız gibi taleplerimize ve kamuoyunun adalet beklentisine gözünü kulağını kapatan bu tebliğnameyi de 10 Ekim Ankara katliamına ilişkin unutturmayacaklarımız arasına alıyor ve bu katliamdan sorumlu her bir kişi yargılanıp hesap verene kadar adalet mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz. "