Libya Komutanı'nın uçağı Yunanistan'a uğramış! Gizemli 'kazada' kafaları karıştıran sorular ve şok detaylar
Ankara’da resmî temaslarda bulunan Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ve beraberindeki askerî heyeti taşıyan uçağın, Esenboğa Havalimanı’ndan Libya Trablus’a gitmek üzere havalandıktan kısa süre sonra Haymana ilçesinde düşmesi, "sabotaj" ve "dış müdahale" iddialarını yeniden gündeme taşıdı. Kazaya ilişkin soruşturma sürerken, hem uçuş verileri hem de heyetin temaslarının içeriği yeni tartışma başlıkları doğurdu.
Esenboğa Havalimanı'ndan önceki gün akşam havalanan, 7700 kodu (acil durum-elektrik-hidrolik arızası) bildiren ve "acil iniş" talebinde bulunan Falcon 50 tipi jet, Haymana ilçesi Kesikkavak köyünde boş araziye düştü. Güvenlik güçleri, irtibatın kesilmesinden bir saat sonra, saat 22.00 sıralarında uçağın enkazına ulaştı.
Kazada, Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ve Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in de aralarında bulunduğu, beşi Libya heyeti mensubu, üçü mürettebat olmak üzere sekiz kişi hayatını kaybetti. Enkaz bölgesinde 408 personel ve 103 kara aracıyla arama-tarama yapıldı; İHA’larla bölgeden anlık görüntü aktarımı sağlandı.
TOPLANAN DELİLLER LİBYA'DA İNCELENECEK
Gece boyu süren çalışmaların ardından saat 02.45’te uçağa ait ses kayıt cihazı, saat 03.20’de ise karakutu bulundu. Kaza sonrası Libya’dan gelen heyet de enkaz alanında inceleme yaptı. Toplanan delillerin Libya makamlarına teslim edilerek orada inceleneceği belirtildi.
DİKKAT ÇEKEN ROTA: DÜŞEN UÇAK YUNANİSTAN VE MALTA'YA UĞRAMIŞ
Türkiye Gazetesi’nden Yeşim Ersalan’ın haberine göre; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaza için dört savcı görevlendirdi. Haberde, düşen uçağın son bir haftadaki yoğun uçuş trafiğine ve rotasına dikkat çekildi.
Kaza ya da değil ama soru şu: Haddad’ın ölümü kimin işine yarar?
Aynı habere göre, 9H-DFS tescilli Falcon 50 tipi jetin uçuş kayıtlarında şu seferler yer aldı: 15 Aralık’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’den Libya-Zintan’a, 16 Aralık’ta Mısır-Marsa Alam’dan Birleşik Arap Emîrlikleri (BAE)-Bateen’e, 18 Aralık’ta BAE-Abu Dabi’den Suudi Arabistan-Burdayh’a, 20 Aralık’ta Yunanistan-Girit Adası’ndan Malta’ya, 22 Aralık’ta Malta’dan Libya-Trablus’a.
PİLOTUN KONUŞMASI 'HAVADA SABOTAJ" İDDİASINI ÇÜRÜTMÜŞ
Kazadan sonra sosyal medyada "havada patlama" ve "sabotaj" iddiaları öne çıkarken, bazı uzmanlar pilotun kuleyle irtibat kurarak acil durum bildirmesinin bu iddiaları zayıflattığını savundu. Uzmanlar, pilotun kuleyle konuşup acil durum bildirmesinin "havada sabotaj oldu, füze ile vuruldu" iddialarını çürüttüğünü ifade etti.
"Havalimanında bir müdahale oldu mu" sorusuna ilişkin uzman değerlendirmesi ise şöyle aktarıldı:
"Dünyanın en güvenli havalimanlarından biri olan Esenboğa’da böyle bir ihtimal zor. Her yerde kameralar var. Afrika’da herhangi bir hava meydanında olsaydı olur muydu, evet olurdu. Bakım için geldiğini söyleyen biri uçağın kablolarından birini kesebilirdi ama burada böyle söz konusu değil. Havada da hidrolik müdahalesi olmaz. Hidrolik, frenleri tutar, pilotun komutlarını alır, kanat flamlarını gerçekleştirir. Arızadan üç dakika sonra düşmesi pilotun uçağı kumanda edemediğini gösteriyor"
BAKIM SORUMLULUĞU KİMİN?
Uçağın bakım-denetim sürecine dair teknik bilgiler de gün yüzüne çıktı. Uçakların bakımının üretici firma tarafından zaman aşımı ve uçuş saatine göre yapıldığı, 9H-DFS tescilli Falcon 50’nin bakımlarının Malta’daki tescilli firma ile Malta Sivil Havacılığı ve Avrupa hava sahası güvenliği mekanizmalarınca takip edildiği belirtildi. Bu çerçevede, Türk Sivil Havacılığının bakım-denetimi yapmak gibi bir görevi olmadığı bilgisi paylaşıldı.
LİBYA KOMUTANI NORMALDE 'TARİFELİ UÇAKLA' GELİYORMUŞ
İktidar medyasından Sabah Gazetesi'nin Yazarı Okan Müderrisoğlu, kazayı bölgedeki son gelişmelerle birlikte ele alan değerlendirmesinde, uçaktan önce PAN-PAN çağrısı, ardından MAYDAY çağrıları alındığını yazdı. Müderrisoğlu, şu sorunun kamuoyunda dolaştığını aktardı: “Elektrik arızası bildiren uçağa, acaba dışarıdan elektronik müdahale yapılmış olabilir mi?”
Müderrisoğlu ayrıca, Libya Genelkurmay Başkanı’nın önceki seyahatlerinde Ankara’ya "tarifeli uçakla" geldiğini hatırlattı:
"Elektrik arızası bildiren uçağa, acaba dışarıdan elektronik müdahale yapılmış olabilir mi?" İşin ilginç yanı, Libya Genelkurmay Başkanı, önceki seyahatlerinde Ankara'ya hep "tarifeli uçakla" geliyor! Uluslararası kayıtlar; Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Ortadoğu'da bazı sivil uçakların, elektronik karıştırmaya maruz kalma endişesine dayalı sinyal kaybı yaşadığını ama pilotların alternatif sistemlerle uçuşu sürdürdüğünü gösteriyor!"
Müderrisoğlu yazısında 11 Kasım'da 20 askerin şehit olduğu C-130 uçağının düşmesi, 15 Aralık'ta Türk havasınaı ihlal eden İHA'ların ortaya çıkmasını hatırlatıp 22 Aralık'ta Türkiye'nin Libya tezkeresinin ardından Libya heyetini taşıyan uçağın 23 Aralık'ta düşmesine dikkat çekti.
Yakın zaman da İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ıb Doğu Akdeniz'de askeri anlaşmalar imzalarken Müderrisoğlu uçağın düştüğü gün de bu üç ülkenin 'mutabakat' imzaladığını hatırlattı.
İKTİDAR MEDYASINA KONUŞAN İSİMLER KAZAYI BÖYLE YORUMLADI: JEOPOLİTİK ARKA PLANI VAR
Türkiye Gazetesi’nden Yılmaz Bilgen’in haberine göre; uzmanlar, son uçak kazasıyla birlikte Gürcistan’daki benzer olay ve Türk semalarında görülen İHA-SİHA’lar arasında jeopolitik bir arka plan olabileceğini savundu. Haberde, Libya Genelkurmay Başkanı Haddad’ın Ankara ziyaretinin gerçekleştiği saatlerde Pakistan Genelkurmay Başkanı Nadeem Rıza’nın da Tobruk’ta Hafter yönetimiyle görüştüğünün ortaya çıktığı belirtildi.
Bilgen’in haberinde, güvenlik kaynaklarına dayandırılan şu iddialar yer aldı: Türkiye’nin Libya’da bazı "radikal adımlar"a hazırlandığı, Ankara-Katar-Pakistan’ın Libya’da Doğu-Batı bölünmüşlüğünü çözmeye dönük özel bir strateji izlediği, Türkiye öncülüğünde Batı hükûmetiyle "millî silah üretim merkezi" benzeri bir yapının kurulumu için son aşamaya gelindiği. Haberde, kazada hayatını kaybeden isimlerden Libya Askerî Sanayi Kurumu Başkanı Tuğgeneral Mahmud el-Katawi’nin de bu nedenle Ankara’da bulunduğu kaydedildi.
"ÖZEL MESAJ NİTELİĞİNDE"
Akademisyen Kemal Olçar’ın değerlendirmesi de haberde şu sözlerle aktarıldı:
"Karadeniz’de iki gemimizin vurulması. Hava sahamızda görülen insansız hava araçları, Gürcistan da uçağımızn düşmesi tesadüf olaylar değil. Mutlak manada kendisini gösteren bir stratejik arka planı var. Bu hadiseler ancak harp ortamında görebileceğimiz türden. Bize bu olayların söylediği başka bir şey de birileri Karadeniz’de Rusya’ya karşı cephe açmak istiyor ve bizi oraya angaje etmeye çabalıyor. Her ne kadar perde önünde olmasa da İsrail bu cepheyi en çok isteyen güç. Dikkatleri Akdeniz’den başka alana çevirmek yegâne hedef. Şayet bu tuzağa düşersek Akdeniz’i kaybederiz. Libya uçağının Ankara’da düşmesi özel bir mesaj niteliği de taşıyor. Türk topraklarını güvensiz göstermek gibi bir mesaj veriliyor"”
UÇAĞIN DÜŞMESİNDEN BİR GÜN SONRA LİBYA'NIN BAĞIMSIZLIK GÜNÜYMÜŞ
Prof. Dr. Ramazan Erdağ’ın değerlendirmesine de yer verildi. Erdağ, 24 Aralık’ın Libya açısından bağımsızlık günü olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
"Türkiye’nin Libya’da üstlendiği rol Afrika açısından çok kritik. Biz, Batı hükûmetine destek veriyoruz ancak son dönem Tobruk ile de konuşarak parçalı Libya yapısını değiştirme çabalarımız var. Libya’da istikrar en fazla İsrail’in planlarını bozuyor. Diğer yandan İsrail-Rum-Yunanistan arasında kurulan yeni denklem de bize bir şeyler söylüyor. Haddad Türkiye’ye çok yakın bir isimdi ve tüm operasyon süreçlerini birlikte yürüttük ve başardık"
"ELEKTRİK ARIZASINDAN ANİDEN DÜŞMEZ"
Hürriyet Yazarı Uğur Cebeci, kazaya ilişkin değerlendirmesinde kesin neden için erken olduğunu vurgulayarak şu ifadeyi kullandı:
"Şu anda kaza ile ilgili çok bir şey söylemek mümkün değil. 32 bin feet yükseklikte olan bir uçak. Bir elektrik arızası deklare etmiş ama uçak bir elektrik arızası yüzünden o yükseklikten aniden düşmez"
Cebeci, sosyal medyada dile getirilen "patlama" iddialarının uçağın yere çarpması sonrası yakıtın etkisiyle oluşmuş olabileceğini savundu. Yakıt boşaltma sistemine dair teknik açıklamasını da şu sözlerle aktardı:
"Uçaklar güvenlik amacıyla ekstra yakıt alır. Bu fazla yakıt alımının nedeni uçağın gittiği havalimanı ile ilgili sorun olursa sonraki 3 meydana daha inebilmesi içindir. Yakıt miktarını pilotlar kendileri belirler. Bu uçakta da fazla miktarda yakıt alındığı belli. Bu uçaklarda fazla yakıtı boşaltmak için de "dump" sistemi yok. Kalkıştan sonra uçak 32 feet yükseklikte elektrik arızası bildirince uçağın iniş ağırlığını düşürmesi için belli bir miktar yakıtı boşaltması gerekir. Dump sistemi olmayan uçaklar ise acil iniş öncesi havada tur atarak yakıtını bitirirler. Ancak belki elektrik arızası yüzünden belki de hidrolik bir arıza sebebiyle o arada ne olduysa uçak kaskatı kesilmiş ve 32 bin feet'ten aşağı düşmeye başlamış. Bu yükseklikten düşen uçaklar kendi ekseni etrafında dönerek düşebilirler. Bu yüzden düşerken ses hızını aşmış olabilir. Uçak ses hızını aşarak düşerse yere çakılınca darmadağın olur. Patlama olarak söylenen şey uçağın yer ile temas etmesi sonucu yakıtın patlamasıdır. Uçak yakıtlarına açık alanda kibrit atsanız yanmayabilir. Ancak uçak yakıtları kapalı alanda bir çarpma sonrası bomba gibi patlar. Bunun en önemli örneği 11 Eylül 2001'deki New York Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırılardı. Uçaklar kulelere çarpınca bomba gibi patlamıştır."
Cebeci, sabotaj ihtimaline ilişkin değerlendirmesini ise şöyle sürdürdü:
"Maltalı bir şirkete ait bu Falcon 50 tipi uçak eski ancak performansı yüksek bir uçaktır. Libya Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı gibi üst düzey yabancı yetkilileri taşıyan bu tarz uçuşlardan önce uçağa yerde bütün kontroller sıkı bir şekilde yapılır. Yerde uçağa bir müdahale olmadıysa uçak havadayken sabotaj nedeniyle uçakta patlama olsaydı pilotlar elektrik arızası vermezdi. Motorların durması ya da gövde yarılması rapor edilir ancak genellikle sabotaj nedeniyle olan patlamalarda pilotların bunu bildirecek vakti olmazdı. O yüzden uçağın 2 parça olan kara kutusunun çözülmeden bu kazayı anlamak ve okumak mümkün değildir. Bu kara kutuları da muhtemelen uçağın imalatçısı Fransız Dassault Falcon firması ile yapılan çalışma çözecektir."
Emekli pilot ve kaza-kırım uzmanı Eyüp Turşucu da "veriler henüz çok az" diyerek, pilotların elektrik arızası nedeniyle Esenboğa’ya dönmek istemesi nedeniyle yaşanan durumun "tam elektrik arızas"” olarak değerlendirildiğini aktardı. Turşucu, bu tabloyu "Çok nadiren olsa da meydana gelebilecek bir acil durum söz konusu" diye niteledi ve şunu söyledi:
"Böylesi bir durumda her uçağın kendine özgü acil durum uygulamaları söz konusu. Bu uçakta da bu uygulamaların yerine getirilmesi halinde uçağın Esenboğa'ya emniyetle dönebileceği değerlendirilmektedir. Uçuş verileri kayıt cihazının ve kokpit ses kayıt cihazının çözümlemeleri yapıldığında net olarak bu kazanın nedeni ortaya çıkacaktır."
BAHÇELİ'DEN DİKKAT ÇEKEN YORUM: DÜŞÜNDÜRÜCÜ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de uçağın düşmesinden sonra dikkat çeken bir yorumda bulundu.
Bahçeli şunları ifade etti:
"Resmi bir ziyaret maksadıyla Türkiye’ye gelen, aralarında Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad ile Kara Kuvveleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in de yer aldığı beş kişiden müteşekkil Libya Heyeti’nin dönüş yolculuğu maalesef faciayla sonlanmıştır.
Dün akşam saatlerinde Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Libya’nın başkenti Trablus’a gitmek üzere havalanan Falcon 50 tipi özel jet Haymana civarında düşmüştür.
Bu elim ve feci olayda Libya Heyeti’nin yanı sıra üç kişiden oluşan mürettebat da hayatını kaybetmiştir. Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı, karşılıklı hak ve çıkarların eşgüdüm halinde müdafaa edildiği bir dönemde vaki uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür.
Tarihi, siyasi, ekonomik ve köklü ilişkilerimiz olan Libya’nın acısı elbette Türkiye’nin de acısıdır. Bu münasebetle dost ve kardeş ülke Libya’ya taziyelerimizi iletiyor, hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum."
Bahçeli, 20 askerin şehit olduğu C-130'un düşmesinin ardından da şunları ifade etmişti:
“Askeri kargo uçağımız düştü mü yoksa düşürüldü mü? Sorusunun cevabı ya da düştüyse buna neden olan amillerin nelerden ibaret olduğu, yok eğer dış bir müdahaleyle düşürüldüyse fail mihrakların hüviyetleri elbette belirlenecek. Ona göre de bir eylem planı inanıyorum ki temin ve tertip edilecektir.”