Kanlı 1 Mayıs'ta yaşamını yitirenler Kazancı Yokuşu'nda anıldı

Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs 1977’de yaşamını yitirenler Kazancı Yokuşu’nda anıldı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bizler, Taksim yasağının anlamını ve amacını çok iyi biliyoruz. Hani siz Taksim’i yasaklayarak, her itirazımızı engelleyerek, cezalarla, hapislerle bizi sindirmeye, susturmaya çalışıyorsunuz ya nafile. Biz sussak tarih, meydan, rüzgâr, kuşlar, ağaçlar, hayat susmaz” dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’ndaki İşçi Bayramı kutlamaları sırasında katledilenleri bugün Kazancı Yokuşu’nda andı. Anmada, “1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Yaşasın 1 Mayıs”, “Biji yek gulan” ve “Katillerden hesabı emekçiler soracak” sloganları atıldı.

“Yaşasın 1 Mayıs” yazılı pankartın açıldığı anmaya, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ile HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu ve Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de katıldı. Anmada, katliamda yaşamını yitirenlerin ismi okundu ve hep bir ağızdan “Gezi’deydi” denildi.

Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, sık sık şair Nazım Hikmet Ran’ın dizeleriyle seslendi. Çerkezoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

'Tam 45 yıldır burada bir anıyı yaşatıyoruz'

"Tam 45 yıldır burada bir anıyı yaşatıyoruz. 1977 Mayıs’ında ekmeğin ve hürriyetin türküsünü söyleyen 100 binler olarak buradaydık. Umut buradaydı. Direnç buradaydı. Ülkemizi ve dünyamızı değiştirme, emeğin Türkiye’sini ve emeğin dünyasını kurma iradesi buradaydı. Fabrikalardan, atölyelerden, şantiyelerden, belediyelerden, okullardan, hastanelerden, tersanelerden, ofislerden, sinema setlerinden gelmiştik. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla ‘Bu düzen böyle gitmez’ diyenler olarak biz buradaydık. Ancak baskı ve sömürü düzeninin kiralık tetikçileri da buradaydı, pusudaydı. Kol kola, omuz omuza vermiş, halaylarıyla, türküleriyle bambaşka bir dünya umudunu haykıranlara, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan; ekmek, gül ve hürriyet günlerine olan umudumuza saldırdılar.

'Bu ülkede baskılar, katliamlar bir yönetim biçimidir'

O günden bugüne ekmek, gül ve hürriyet günlerine düşmanlıkları bitmiş değil. 1 Mayıs 77’den 10 Ekim Ankara katliamına, Gezi kararına kadar bu ülkede baskılar, katliamlar bir yönetme biçimidir. O günden bugüne, en büyük korkuları biziz. Bazen dillerine vurur korkuları, ‘Ayaklar baş olursa kıyamet kopar’ derler. Bazen de Taksim 1 Mayıs alanını kuşatan panzerler, kalkanlar, bariyerler olur o korku. Bazen de işte, Gezi Davası’nda olduğu gibi bir mahkeme fermanı olur.

Onlar, bu ülkede milyonlar açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya çalışırken bankaların kasalarını dolduranlar, şirketleri ihalelerle besleyenlerdir. Onlar, her evde bir işsiz varken, en kötüsü de genç ve kadın işsizliği rekorlar kırarken yandaşına üçer, beşer maaş bağlayanlardır. Onlar, sadece yılın ilk üç ayında bizim vergilerimizden ‘kur korumalı mevduat’ adı altında bankalara ve zenginlere 12 milyar TL aktarırken emekliyi açlığa mahkûm edenler, emeklilik hakkını bile gasp edenlerdir. Onlar, faturalara zam üstüne zam gelirken, neredeyse bir maaşımız faturalara giderken bunların vergilerini azaltarak halka bir nebze olsun nefes aldırmak yerine milyarlık patronlarının vergilerini sıfırlayanlardır. Onlar, bu ülkede işçilerin sendikal haklarını gasp ederek, emekçilerin elini kolunu bağlayarak memleketi ucuz işgücü pazarı haline getirenler, sonra da grev yasaklamakla övünüp uluslararası sermaye temsilcilerinden aldığı alkışlarla iktidarını sağlamlaştırmaya çalışanlardır.

'Dünyanın gözü kulağı Taksim’dedir 1 Mayıs’ta'

Şair demiş ya ‘Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu’. Bir yanda halkını satanların korkusu, diğer yanda bu memleketin aydınlık geleceğini temsil edenlerin onuru. Evet, gelecek biziz. Gelecek ellerimizde, bu adaletsiz düzeni birlikte değiştireceğiz. Bu 1 Mayıs’ta yan yana olarak gücümüzü meydanlara taşıyacağız. 1 Mayıs Meydanı, Taksim Meydanı’dır. Sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin, dünyanın gözü kulağı Taksim’dedir 1 Mayıs’ta. Uzun yıllar mücadele verdik, 80’li yılların ortalarından itibaren bedeller ödedik. Taksim Meydanı’nı ve 1 Mayıs’ı özgürleştirdik ama Taksim Meydanı 2013’ten beri 1 Mayıs’a ve işçi sınıfına tekrar kapatıldı.

'Biz sussak tarih susmaz'

Bizler, Taksim yasağının anlamını ve amacını çok iyi biliyoruz. Hani siz Taksim’i yasaklayarak, her itirazımızı engelleyerek, cezalarla, hapislerle bizi sindirmeye, susturmaya çalışıyorsunuz ya nafile. Biz sussak tarih, meydan, rüzgâr, kuşlar, ağaçlar, hayat susmaz. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki 1 Mayıs meydanlarında tüm coşkumuzla buluşuyoruz. Gücümüzü, kararlılığımızı, birliğimizi, dayanışmamızı ve mücadelemizi büyütüyoruz. Tatile, bayrama memlekete gidenlerimiz varsa onlar da mutlaka ve mutlaka bulundukları illerde 1 Mayıs meydanlarına koşacaklar. 2022’de her yerde 1 Mayıs var, her yerde umut var. Hepimize düşen, bu umudu büyütmek. Son sözlerimi, bu ülkede umudu büyütenlerden, 70 yaşına kadar zalimler karşında bir kere baş eğmeyen o onurlu mücadele arkadaşımızın sözleriyle tamamlamak isterim: ‘Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamanızı umuyorum.’ Evet, Mücella Abla, biz de seninle onur duyuyoruz ve senin de hepimizin de son sözümüz söylenmedi daha. Mücella Abla’nın sözü, Tayfun’un Vera’sı, Can’ın inadı bize emanettir.

'Ant olsun ki Taksim Meydanı’nı ilelebet 1 mayıs meydanı yapacağız'

Sözümüz olsun ki o emanet, en güçlü haliyle 1 Mayıs meydanlarında olacaktır. İnanıyoruz ve biliyoruz ki bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenler; bu düzeni birlikte değiştireceğiz. İnanıyoruz ve biliyoruz ki dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet. Biliyoruz ki bizler sömürünün ve zulmün ellerinden kurtuluşumuzu, çok değil sadece 9 yıl önce yaptığımız gibi yine bu meydanda hürriyet türküleriyle kutlayacağız. Ant olsun ki Taksim Meydanı’nı ilelebet 1 Mayıs Meydanı yapacağız. Tekrar, kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anıyoruz, anılarını mücadelemizde yaşatacağız. Eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın, kardeşliğin Türkiye’sini, yani emeğin Türkiye’sini birlikte kuracağız. Yaşasın 1 Mayıs.”

Açıklamanın ardından Kazancı Yokuşu’na karanfiller bırakıldı.

Polis yürüyüşe müdahale etti

Kazancı Yokuşu’ndaki açıklamanın ardından Şişhane’ye geçmek için İstiklal Caddesi'nden geçen grup, bildiriler dağıtarak sloganlar attı. Bu sırada polis ekipleri ile gruptakiler arasında sık sık tartışma yaşandı. Sloganların atıldığı sırada çevik kuvvet ekipleri bariyer kurarak caddeyi kapattı. Polis, gruptakilerin sırayla yürümesine izin verdi.

Polis amiri, "Burada bekleyin, hiçbir yere ayrılmayın. Bu iş böyle olacak. 10'ar 10'ar göndereceğiz, slogan atmadan Şişhane Meydana gideceksiniz" ifadelerini kullandı.

Sendika yöneticisi amire, "Arkadaşlarımızı almadan bir yere gitmiyoruz" karşılığı verildi.

Polis amiri, "Tahrik edin böyle. Burada insanlar gözaltına alınırsa sorumlusu siz olacaksınız" dedi.

Kaynak:ANKA