CHP'li Emir "Deliller elimizde" diyerek açıkladı: Aziz İhsan Aktaş-tahliye-para koridoru

CHP'li Murat Emir, İBB soruşturmasının kilit isimlerinden Aziz İhsan Aktaş'ın yakınının sahibi olduğu EMR şirketine, Aktaş'ın konkordatodaki şirketlerinden 206 milyon TL aktarıldığını belirtti. CHP'li Emir, Aktaş'ın oğluna ait olan Sanart şirketine ise EMR'den 188 milyon TL aktarıldığını ifade etti.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen soruşturmanın kilit isimlerinden biri olan Aziz İhsan Aktaş hakkında dikkat çekici iddialarda bulundu. Emir, Aktaş'ın konkordato sürecindeki şirketlerinden, yakınları üzerine kurulan paravan bir şirket aracılığıyla naylon fatura yöntemiyle 206 milyon TL'yi kendi cebine aktardığını öne sürdü.

Murat Emir, yaptığı açıklamada, Aziz İhsan Aktaş'a ait şirketlerin konkordato sürecindeyken, 24 Ocak 2025 tarihinde EMR isimli yeni bir şirketin kurulduğunu belirtti. Emir, bu şirketin sahibinin ise Aziz İhsan Aktaş’ın bir yakını olan Muhammed Emir Aktaş olduğunu ifade etti.

"NAYLON FATURA İLE 206 MİLYON TL'Yİ CEBİNE KOYDU"

EMR şirketinin naylon fatura düzenlemek amacıyla kurulduğunu iddia eden Emir, Aziz İhsan Aktaş’ın konkordato ilan etmiş şirketlerinden bu yeni şirkete faturalar kesildiğini ve karşılığında hiçbir hizmet alınmadan para transferi yapıldığını kaydetti. Emir, bu durumu şu sözlerle açıkladı:

"206 milyon TL'yi Aziz İhsan Aktaş'ın şirketlerinden almış ve kendi cebine koymuş, bu şirketlere de naylon fatura kesmiş."

chpli-emir-acikladi-aziz-ihsan-a.jpg

PARANIN İKİNCİ ADRESİ: OĞLUNUN ŞİRKETİ

CHP'li Emir, paranın EMR şirketinde de kalmadığını, büyük bir kısmının Aktaş'ın oğluna ait olan Sanart isimli başka bir şirkete aktarıldığını belirtti. Emir, para transferinin ikinci aşamasını şöyle anlattı:

"EMR'de kalsın mı paralar? Hayır. Başka bir şirkete aktarmışlar. Nereye? Sanart'a aktarmışlar. Ne kadar? 188 milyon TL."

"İFTİRACI OLURKEN PARALARINA DA KAVUŞTU" İDDİASI

Murat Emir, açıklamalarının sonunda Aziz İhsan Aktaş'ın tutuklandıktan sonra serbest bırakılmasını bu finansal kazançla ilişkilendirdi. Emir, Aktaş'ın İBB soruşturmasında iftiracı bir rol üstlenerek hem özgürlüğünü hem de bu paraları elde ettiğini öne sürerek, "Aziz İhsan Aktaş tutuklandı, iftiracı olurken iki şey aldı; sadece özgürlüğüne kavuşmadı, aynı zamanda paralarına da kavuştu" ifadelerini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir'in TBMM'de yaptığı açıklamalar şöyle:

Türkiye 19 Mart darbesi ile milli iradeye yapılan, seçilmiş belediye başkanlarımıza yapılan, 15,5 milyon vatandaşımızın oyu ile Cumhurbaşkanı adayımız olan Ekrem İmamoğlu'na yapılan darbe sonrasında ağır hukuksuzlukların yaşandığı ve siyasetin adliyelerde, savcılar eliyle mahkemelerde iddianamelerle ve iftiralarla dizayn edilmeye çalışıldığı bir sürecin içerisinden geçiyor. Biz burada haklılığımızı anlatmaya çalıştıkça, iddiaların boşluğunu ortaya koydukça, atılan iftiraların altında hiçbir somut delil olmadığını ispatladıkça, çaresizce sesimizi kısmaya çalışıyorlar, bizi susturmaya çalışıyorlar ve bir algı operasyonuyla bizim seçilmiş belediye başkanlarımızı zan altında bırakmaya, karalamaya ve bunun üzerinden de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna sahip çıkmaya çalışıyorlar. Ama gerçekler eninde sonunda ortaya çıkacak. Biz asla susmayacağız, asla bir kelime bile eksik söylemeyeceğiz ve eninde sonunda 19 Mart darbesini kimin tasarladığı, kimin talimatıyla başlatıldığı, "önce bir İmamoğlu'nu, belediye başkanlarını hapse koyalım da delilleri nasılsa buluruz" dedikleri, delil bulamadıkça aldıkları iş insanlarına tehditle ve binbir vaatle onları iftiracı yaptıkları gün gibi ortaya çıkıyor. Bugün sizlerle bunun bir yönünü daha paylaşacağım arkadaşlar. Aziz İhsan Aktaş'ın nasıl iftiracı yapıldığını ve iftiracı yapılırken neler verildiğini açıkça ortaya koyacağız.

AKTAŞ PARA TAHLİYE KORİDORU KURDU

Konumuzun başlığı Aktaş para tahliye koridoru. Aziz İhsan Aktaş şirketlerinden paraları bir koridor açmış ve bu koridorla aile içine taşımış. Ne zaman taşımış? Şirketleri konkordatodayken, kendisi cezaevindeyken. Düşünebiliyor musunuz; onlarca şirketi var, konkordato ilan edilmiş, bu kişi suç örgütü kurmak, rüşvet, kara para aklamak her türlü iddiayla tutuklanmış ve bu kişi o sırada paralarını kaçırma derdine düşmüş. Birileri demiş ki: "Aziz İhsan Aktaş, sen rahat ol, sen bizim dediklerimizi yap, bizim söylediklerimizi söyle, atacağın söylediğimiz iftiraları gerçekmiş gibi anlat, gerisine karışma; biz seni serbest bırakırız, hem de paralarına kavuşursun" demişler. Bakın 13.01.2025'te Aziz İhsan Aktaş operasyon başlıyor ve tutuklanıyor. Ama 24.01.2025'te yani 11 gün sonra bir şirket kuruluyor. Şirketin adı EMR. EMR şirketinin sicil gazetesi elimizde. Bu şirketin sahibi Muhammet Emir Aktaş, Aziz İhsan Aktaş'ın yakını. Peki, bu şirketin sermayesi ne kadar? Şirketin sermayesi 250 bin liracık. Alelacele 250 bin liralık bir şirket kurduruyor yakınına. O kadar da özensiz ki, şirketin Barbaros Mahallesindeki adresi Aziz İhsan Aktaş'ın daha önceki şirketlerinin adresi. Yani bu şirketin Aziz İhsan Aktaş'ın olduğuna dönük hiçbir şüphe yok. Hiçbir şüphe yok, adres burada.

MALİYE BAKANLIĞI’NDA BELGELER VAR

Peki bu şirket ne yapacak? Bu EMR şirketi ne yapacak? Naylon fatura düzenliyor arkadaşlar, naylon fatura. Alınmamış, olmamış hizmetleri varmış gibi gösteriyor. Aziz Aktaş'ın şirketleri konkordatoda o sırada, konkordato ilan etmiş. Yani konkordato komiserinin denetiminde, mahkemenin gözetimindeyken. Villa Lakusa, onu birazdan söyleyeceğim; en önemli şirketi Bilginay Temizlik, İçkale Sosyal Hizmetler... Bir sürü şirketi var. Bu şirketlerle bu EMR'ye fatura kesmiş, oradan para almış hiçbir hizmet yapmadan. Peki, bu paralar ne kadar? Bu arada Mart, Nisan, Mayıs, Haziran arasında söz konusu paranın miktarı, ne kadar bir paradan bahsediyoruz? 206 milyon lira bu şirket Aziz İhsan Aktaş'ın şirketinin içinden almış, kendi cebine koymuş, bu şirketlere de naylon fatura kesmiş. Peki, biz bunu nereden biliyoruz? Deliller elimizde. Bakın burada bütün hareketler var, hepsi elimizde. Maliye Bakanlığı çıkacak, diyecek ki: "Yok Murat Emir sen yalan söylüyorsun" diyecek varsa cesareti. Hepsi elimizde...

BAŞSAVCILIK SEYREDİYOR

Peki, EMR'de kaldı paralar. EMR'de kalsın mı? Hayır kalmasın, başka bir şirkete aktaralım. Nereye aktaralım? SANART'a aktaralım. SANART'a aktarmışlar ne kadar? 188 milyon TL. Çünkü burada bir KDV yükü oluşuyor arkadaşlar. Aziz İhsan Aktaş vergi ödemekten nefret ediyor, hiç sevmiyor. Hatta yakın çevresine bu para koridoru dolayısıyla çok vergi verdiğini, "10 yıldır vermediğim vergiyi 3 ayda vermek zorunda kaldım" dediğini ben biliyorum. Sonra geleceğiz bu SANART'a ama bu SANART kimin biliyor musunuz? Yazalım: Bu SANART Fatih Aktaş'ın, yani İhsan Aktaş'ın oğlunun. Onun da belgesi burada arkadaşlar. Yani adam içeride tutuklu, bir yandan bizim belediye başkanlarımıza bir sürü iftira atıyor, o arada da paralarına kavuşuyor. Kim seyrediyor? Konkordato komiseri, mahkeme seyrediyor; yani saray seyrediyor, yani İstanbul Başsavcılığı seyrediyor.

AKTAŞ HEM ÖZGÜRLÜĞÜNE HEM PARALARINA KAVUŞTU

Aziz İhsan Aktaş tutuklandı, iftiracı olurken iki şey aldı, bir şey almadı. Sadece özgürlüğüne kavuşmadı, aynı zamanda paralarına da kavuştu. İşte özgürlüğüne kavuştuğunu biliyoruz, 700 yılla yargılanıp şu anda yurtdışı yasağı bile olmadığını biliyoruz. Ev hapsi bile yok ama buna rağmen paralarına kavuşmuş. Bizdeki belgeler hazirana kadar, sonrasında 206 milyonun çok daha fazla para transfer edildiğini de biliyoruz ama şu ana kadar belirlediğimiz bu kadar. Yani yaklaşık 1 milyar liralık bir para transferinden bahsediyoruz arkadaşlar. Haziran'a kadar 206 milyon liralık bir transfer konkordatodaki şirketlerden alınmış ve Fatih Aktaş'ın, yani oğlunun cebine girmiş arkadaşlar. Burada bir vergiden kaçınma var da o bir başka basın toplantısının konusu olacak.

BU YALANA NE KADAR DEVAM EDECEKSİNİZ?

Bunu basit bir ihmal; yani buradaki konkordato komiseri görmemiş, mahkeme fark etmemiş, bu şirketlerin içerisindeki paralar gelmiş tekrar ceplerine girmiş... Böyle değerlendiremeyiz. Bunun içerisinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da var. Bu pazarlık birlikte yapıldı. Aziz Aktaş dendi ki: "Arkadaş sen eğer özgürlüğüne kavuşmak istiyorsan; yetmez, aynı zamanda paraya kavuşmak istiyorsan bu iftiralar atacaksın." Şimdi biz bunların iftira olduğunu, böylesine iftiralarla hiç kimsenin suçlanamayacağını, hiçbir somut delil olmadan hüküm kurulamayacağını, rüşvetin, irtikâbın görevi kötüye kullanmanın, sebepsiz zenginleşmenin somut deliller gerektirdiğini her gün söylüyoruz. Bunların hiçbirinin olmadığını o paçavraya dönmüş iddianameden hepiniz gördünüz. Bomboş bir iddianame, içerisinde delil yok, iftiralar var sadece. İşte iftiralar böyle rüşvetlerle elde ediliyor arkadaşlar, iftiralar boşuna elde edilmiyor. Adama diyorlar ki, "merak etme sen parana kavuşacaksın" ve kavuşuyor ve bu sayede iftira atıyor. İddianamenin boş olduğu ortaya çıktıkça gerçekleri gizlemeye ve bizim İstanbul iddianamesi web sitelerimizi engellemeye kadar gidiyorlar. Ama gerçekleri ne kadar engelleyeceksiniz? Güneşi ne kadar balçıkla sıvayacaksınız? Bu yalana ne kadar devam edeceksiniz? Bu darbeyi nereye kadar sürdüreceksiniz? Yolun sonuna geldiniz. Artık bu tehlikeli ve Türkiye'yi gerçekten çok geriye götüren, Türkiye'yi içinden çıkılmaz sorunların içerisine iten bu darbeden vazgeçin. Biz adalet istiyoruz, biz hukuk istiyoruz, biz adil yargılanma istiyoruz, biz tutuksuz yargılanma istiyoruz.

6 AY ÖNCE KANUN TEKLİFİ VERDİK, DURUŞMAYI TRT’DEN CANLI YAYINLAYIN

İlk günden beri bizim arkadaşlarımız masum olduklarını, iddianame beklediklerini ve bu yargılamaların kamuoyu gözü önünde olması gerektiğini söylediler. Biz de söyledik. Ama günün birinde Haziran ayında Sayın Bahçeli -yani birçok konuda Cumhur İttifakı'nın sözcüsü olduğu için- "duruşmalar TRT ekranlarından yayınlansın" dedi ve biz o gün daha o gün, 9 Mayıs 2025'te üç grup başkanvekili imzasıyla şu kanun teklifini verdik. Bu kanun teklifi şunu öneriyor. Ceza Muhakemesi Usul Kanunu'nun 183'üncü maddesine bir ek yapalım ve diyelim ki: Söz konusu sanıklar seçilmiş kişilerse ve onların iradeleri uygunsa, bu duruşmaları TRT yayınlasın, internetten yayınlasın ve diğer kanalların da alabilmesi için teknik altyapıyı oluştursun diyoruz açıkça. İşte bizim kanun teklifimiz burada. Şimdi Mayıs-Kasım... 6 ay geçti tık yok. Sizi sözünüzün arkasında durmaya davet ediyorum Sayın Bahçeli. Eğer güveniyorsanız, inanıyorsanız, yargılama halkın gözü önünde olsun diyorsanız, gerçekten burada seçilmiş belediye başkanlarını, yüzlerce arkadaşımızı cezaevinde aylarca tutmak için yeterli sebep var diyorsanız hodri meydan. İşte kanun teklifi hazır, 6 aydır bekliyor. Neyi bekliyorsunuz siz? Varsa cesaretiniz gelin TRT'den yayınlayalım, diğer kanallar TRT'den görüntüleri alabilsinler ve Türkiye artık şu iddianame, iddia, iftira, mahkeme... Bu girdaptan çıksın. Biz siyaset yapmak istiyoruz. Onlar siyaset yapamadıkları için, halktan koptukları için pahalılık, yoksulluk, işsizlik, umutsuzluk gibi sorunları konuşamadıkları için siyaseti birkaç savcı ve böylesine birkaç iftiracı üzerinden dizayn etmeye çalışıyorlar. Ama bilsinler ki bu milletin vicdanı ve feraseti buna asla izin vermeyecektir.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi