Kentsel dönüşümde yüzde 51 çıkmazı

Kentsel dönüşümde yüzde 51 çıkmazı
Halk arasında kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yasa uyarınca riskli yapı tespiti kesinleşen taşınmazların yıkılıp yeniden yapılması için maliklerin hisselerinin en az 2/3 çoğunluğu ile karar alması gerekiyor. Ayrıca son değişikle birlikte toplantı çağrı zorunluluğu ortadan kaldırıldı.

Özellikle tek bir hissedarın bile taşınmazının riskli yapı tespitini yaptırma yasal hakkı varken riskli olduğu kesinleşmiş fakat 2/3 hisse çoğunluğu sağlanamayan pek çok bina mevcut. Riskli yapı olduğu kesinleşen binalara 6306 sayılı Kanunun 5.maddesinin 3.fıkrasında 60 günden az olmamak üzere verilen süre ve diğer ek süreler sonunda güçlendirme projesi hazırlatılarak güçlendirme ruhsatı alınmadığı takdirde riskli yapının elektrik, su, doğalgaz enerji kesme işlemleri idarece yapılarak insan ve eşyadan tahliyesi gene idare tarafından sağlanıyor.

Kentsel dönüşüm konusunda uzman avukat Çiğdem Kezer'in bu konudaki görüşlerine kulak verelim:

Bu süreçte 2/3 hisse çoğunluğunu sağlamak kimi zaman zor olup uzun zaman aldığından ve anlaşmazlıklar olduğundan bu çoğunluğun özellikle %51’e indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İzmir Depreminden sonra da bu önerimizi dile getirmiştik. Kahramanmaraş merkezli depremden sonra yaşadığımız büyük acı ve kayıplar sebebiyle tüm Türkiye genelinde acil önlem planı hazırlanmasına rağmen karar alma mekanizması vatandaşa bırakıldığından süreçle ilgili aksaklıklar devam etmektedir. Bunun için vatandaşlar arasında birçok hukuki ihtilaf ve anlaşmazlıklar olduğudan süreci hızlandırmak adına kanunda ve uygulama yönetmeliğinde değişiklikler yapılmalıdır.

Bununla birlikte kesinlikle 6306 sayılı Yasa kapsamındaki davalarda süreci durduran tedbir kararlarının mahkemelerce verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu doğrultuda kentsel dönüşüme girecek binalarda her bir bireyin Anayasa tarafından güvence altına alınan mülkiyet hakkı ihlal edilmeden tıpkı bakanlık havuzundan atanan yapı denetim firmaları gibi SPK lisanslı değerleme firmaları için de bir havuz oluşturulup kentsel dönüşüme giren her bir taşınmaz için otomatik atama yapılarak değer tespitleri re’sen yapılmalı, bağımsız bölümlerin konumları ve şerefiyeleri muhafaza edilmeli,kontrolü de sağlanmalıdır. Bu mekanizma oturduğu takdirde hem süreç hızlı şekilde hak ihlallerine sebebiyet vermeden yürür hem de binlerce riskli yapının dönüştürülmesi sağlanmış olur.

6306 sayılı Yasaya tabi ihtilaflar oluşturulmasını tavsiye ettiğimiz özel yetkili ihtisas mahkemeleri tarafından değerlendirilmelidir. Bu konuda Adalet Bakanlığına da iş düşmektedir. Bu sayede hem diğer mahkemelerin iş yükü azalmış olur hem de can ve mal güvenliğinin her şeyden önemli olduğu Afet Yasası konusuna giren davalar ihtisaslaşmış mahkemeler marifetiyle usul ekonomisi gereği daha hızlı ve etkin şekilde yürütülür.

Kentsel dönüşümün kesinlikle vatandaşın inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ilçe belediyeleri binaların riskli yapı tespitinin yapılması ve riskli yapıların yıkılması konularına daha çok müdahil olmalıdır. Binaların bakanlık tarafından lisanslandırılan kuruluşlardan risk tespitini yaptırma hakkı tapu hissedarlarının olsa da belirli bölgelerde kurumlar re’sen risk tespiti yaptırabilmeli, binalar riskli çıkarsa enerji kesme ve tahliye gibi diğer işlemleri derhal yapmalıdır.

Ayrıca yıkıcı deprem gerçeğine rağmen binasının sağlam olduğunu iddia edenler, uzun yıllardır o taşınmazda yaşayıp hatıralarından kopmak istemeyenler, taşınmazı anne babasından miras olarak kalanlar, tek gayrimenkulu olup kiraya çıkmak istemeyenler kiralık daire bulamayacağını düşünenler kentsel dönüşüme direnebiliyorlar. Ayrıca komşular arasında geçmişten gelen ihtilaflar, anlaşmazlıklar, arsa payları arasındaki düzensizlikler, şerefiye konusunda anlaşmazlıklar ve yüklenici seçimindeki fikir ayrılıkları sebebiyle de türlü anlaşmazlıklar olabiliyor. Ayrıca artan inşaat maliyetleri ve iflas eden veya konkordato ilan eden yükleniciler sebebiyle yarıda kalan yapılamayan inşaatlar olduğu için kentsel dönüşüme karşı önyargılı yaklaşan vatandaşlar da söz konusu.