İnsanlık tarihinin en çarpık deneyi "Kellogg Deneyi": Bir maymun ve bir çocuk kardeş olarak büyütüldü!
İnanılmaz "Kellogg Deneyi": Bir maymun ve bir çocuk kardeş olarak büyütüldü!
26 Haziran 1931'de, psikolog Winthrop Niles Kellogg ve karısı, oğulları Donald on aylıkken yedi buçuk aylık dişi bir şempanze Gua'yı Florida'daki evlerine aldılar. Çift, şempanze Gua'yı erkek bebekleri Donald'ın yanında büyütmeyi planladı. Amaçları, her ayrıntıda aynı şekilde ele alınırsa Donald ve Gua arasında hangi benzerliklerin ve farklılıkların gelişeceğini öğrenmekti.
Winthrop Niles Kellogg, 1898-1972 yılları arasında yaşamış bir karşılaştırmalı psikologdur. İsminden de anlaşılabileceği üzere, bu bilim dalı farklı hayvanların davranışlarını birbiriyle kıyaslayarak psikolojinin ve etolojinin (hayvan davranışlarının) temellerini anlamaya çalışır. 2 sene boyunca 1. Dünya Savaşı'nda çarpıştıktan sonra, Indiana Üniversitesi'nden lisansını, sonrasındaysa Columbia Üniversitesi'nden master ve doktorasını aldı. Önceleri köpek davranışları ve şartlandırması üzerine araştırmalar yürüten Kellogg, sonrasında yılanlar, fareler, sıçanlar ve kuşlar üzerinde çalışmalar yürüttü. Sonrasındaysa sıradışı ve radikal bir karar aldı: primatlar üzerine çalışmak.
Yapmak istediği deney de oldukça uç düzeydeydi: şempanze gibi bir kuyruksuz maymunu, bir insan bebeğiyle bir arada büyüterek davranışlarının karşılıklı olarak değişimini incelemek... Bu deneyiyle ilgili yapmak istediklerini, Humanizing The Ape (Kuyruksuz Maymunu İnsanlaştırmak) başlıklı makalesinde tüm bilim camiasına ilan etti ve diğer bilim insanlarını da, gelişimsel psikoloji araştırmalarında kuyruksuz maymunların insanlarla bir arada kullanılmalarına davet etti. Kellogg, şempanze olarak Gua isimli bir bebek şempanzeyi seçti. İnsan yavrusu olaraksa, kendi oğlu Donald'ı denek olarak belirledi.
Kellogg, öğrencilik günlerinden beri böyle bir deney yapmayı hayal etmişti. Vahşi çocuklardan ya da çoğu zaman doğada insan teması olmadan yetiştirilenlerden büyülenmişti. Kellogg, bir insan yavrusunu vahşi doğada terk etmenin etik olarak kınanması gerektiğini biliyordu, bu yüzden ters senaryo üzerinde deney yapmayı seçti ve bir bebek hayvanı medeniyete getirdi.
Kellogg'un bu hevesi, Hindistan'da kurtlarla büyütüldüğü için kurt gibi davranan insanlarla ilgili bir makaleden köken alıyordu. Kellogg'un iddiasına göre bu insanlar da, diğer sıradan insanlar kadar zeki doğmalıydı, yoksa vahşi hayatta varlıklarını sürdüremezlerdi. Dolayısıyla davranışlardaki "kurtlaşmanın" zeka geriliğiyle değil, çevre şartlarının o şekilde davranmaya zorlamasıyla ilgili olduğunu düşünüyordu. Kellogg, erken gelişimimiz sırasında başımızdan geçenlerin, ileri yaşlardaki davranışlarımızın temellerini attığını göstermek istiyordu. Ancak Kellogg, bir çocuğu düşük seviyeli bir ortama koyarak orada büyütmenin etik olmadığını ve yasal da olmayacağını biliyordu. Bu nedenle, tam tersini yapmaya karar verdi: bir şempanzeyi, insanların yaşadığı normal ortamda, onlar gibi yaşamaya zorlamayı denedi. Aslında bunu daha önceden deneyen bazı araştırmalar olmuştu; ancak Kellogg'un görüşüne göre hiçbiri yeterince katı ve disiplinli değildi. Önceki deneylerde, hayvanın %100 insan gibi yaşaması hedeflenmiyordu, dahası, araştırmacılar bile buna kendini inandırmıyordu. Kellogg, bu bariyeri yıkarak yapılmamışı yapmak istedi.
Kellogg, yardımcı olarak ünlü psikolog, etolog ve primatolog Robert Yerkes ile çalışmaya karar verdi. Sonrasında 1931 yılında Yale Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi fonundan kaynak almayı başardı. Deney için, ailesini de alarak Florida'ya taşındı. Burada, doktora sonrası araştırmacısı Carlyle Jacobsen'ın üzerinde çalıştığı 1 yaşındaki dişi şempanze Gua ile tanıştı. 10 aylık oğlu Donald ile birlikte yaşayacak şekilde tüm planlar yapıldı. Ve deney başladı...
İnanılmaz "Kellogg Deneyi": Bir maymun ve bir çocuk kardeş olarak büyütüldü! -
Tansiyon, hafıza, vücut büyüklüğü, karalama, refleksler, derinlik algısı, seslendirme, hareket, gıdıklanmaya tepkiler gibi konuları içeren kapsamlı bir bilimsel deneyler listesine ek olarak, iki bebeği tamamen aynı şekilde büyüttüler. Şempanze, bir bebek gibi bakıldı. Tulumlar giydirildi, bir bebek arabasına bindirildi, mama sandalyesine oturdu, yatakta uyudu ve iyi geceler öpücüğü ile uyutuldu. Deney, dokuz aylık bir süre boyunca gözlemlerin, filmlerin ve testlerin dikkatli bir şekilde gün be gün kaydedilmesiyle sürdürüldü.
Bir süre Gua, Donald'a kıyasla bu testlerde gerçekten başarılı oldu. Gua, bir insan gibi ayakkabılarını giyebiliyor, dik yürüyebiliyordu. Kaşıkla yemek yiyor, bardaktan su içiyor ve kapıları açabiliyordu. Donald'ın yanı sıra ebeveynleri kucaklamak ve öpmek gibi insan jestlerini ve şefkat gösterme yollarını taklit ediyordu. Çoğu çocuk gibi o da 'ebeveynler' dışarı çıkıp onları yalnız bırakınca yaygara koparıyordu. Gua'nın gelişim hızı, özellikle tırmanma ve zıplama gibi motor becerilerinde, çocuğunkinden çok daha hızlıydı. Ayrıca 'Donald'ı öp', 'el sıkış', 'burnunu göster' gibi toplam doksan beş kelime ve deyime cevap vermeyi öğrendi. Dileklerini homurdanmalar ve ciyaklamalarla bildirmekten başka sözcükleri ya da tümceleri söylemeyi asla öğrenemedi. Tuvalet eğitimi, çocuğun öğrenme hızına oranla çok daha yavaştı.
İlk aşamalarda şempanze erkek çocuktan daha hızlı ilerlemesine rağmen, deneyin sonuna doğru özellikle "insan taleplerine entelektüel uyum sağlama konusunda" geride kaldığı anlaşıldı. Dr. Kellogg ve eşi tarafından hazırlanan bu deneyin raporunda, bir hayvanın eğitim ve insan birlikteliği yoluyla insan sosyalleşmesinin önemli bir kısmına ulaşılabileceği belirtildi. Ama aynı zamanda, "sosyalleşme ve insanlaştırma etkilerinin miktarı ne olursa olsun, insan olmayan türlerin başarabileceği insanileştirme derecesine ilişkin kesin sınırlar olduğu" da belirtilmişti.
Gua, tıpkı Donald gibi giydirildi, masaya oturtulup yemek yedirildi, yıkandı, eğitildi. Kellogg, olabildiğince sık bir şekilde iki yavrunun da gelişimsel niteliklerini test eden analizler yaptı. Tabii ki, beklendiği gibi, Gua Donald'dan daha hızlı büyüyordu; çünkü insanlarda gelişim çok daha yavaştır ve uzun bir süreye yayılmıştır. Bu nedenle Gua, bazı davranışları Donald'dan çok daha önce öğrendi. Aylar geçtikçe Gua, insanlara olan ihtiyacını yitiriyordu ve bağımsız hale geliyordu. Donald ise halen ebeveynlerine bağımlıydı.
Gua, hızla insan yeteneklerini de öğreniyordu. Sıradan bir insan gibi günlük yaşamda davranabiliyordu. Ancak yine de Kellogg'un beklentilerini bir türlü tatmin edemedi. Aslında Gua, bugünün araştırma standartlarında gerçekten çok büyük adımlar atıyordu, tıpkı bir insan gibi davranıyordu. Kellogg'u tatmin etmeyense, Gua'nın bir türlü insan dilini kullanmaya çalışmıyor oluşuydu. Bugün biliyoruz ki böyle bir şeyi beklemek bile akıl dışıdır, çünkü şempanzelerin hem ses kutusu, hem de beyinlerindeki konuşmayla ilgili bölgeleri insan dilini üretebilecek şekilde evrimleşmemiştir. Ancak Kellogg, çok büyük beklentilere sahipti. Bunlar tatmin edilemeyince, büyük bir hayal kırıklığına uğradı.
9. aya girildiğinde, tuhaf bir durum görülmeye başladı: Gua insan dilini taklit etmeye çalışmıyordu; ancak Donald, şempanze dilini taklit etmeye başlamıştı. Örneğin yakınlarda yemek olduğunda, eğer ki Donald bu yemeği istiyorsa, tıpkı şempanzelerin yaptığı gibi "yiyecek çığlığı" atmaya başlamıştı. Bu durum, ister istemez Kellogg'u endişelendirdi. Zaten şempanzede insan dilinin taklidine yönelik herhangi bir değişim gözleyemediği için deneyi beklenenden 4 yıl kadar önce, 1932'de sonlandırma kararı aldı.
Gua, bir insan çocuğu gibi davranıldığı için, tıpkı bir insan çocuğu gibi davranmaya başladı. Tek sorun, vücudunun yapısı ve beyni buna bir noktadan sonra engel oluyordu. Bunu gösterdiğimize göre, deneyi durdurabiliriz.
Konuyla ilgili sonuçlar Midwestern Psikoloji Derneği'nin yıllık toplantısında sunuldu. Konu öyle ilgi çekiciydi ki, 1933 yılında The Ape and The Child (Kuyruksuz Maymun ve Çocuk) isimli bir kitap yazıldı. Kitap, deneyin tüm detaylarını kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır. Deneyle ilgili bazı görüntüler aşağıdaki videoda gösterilmektedir:
Şempanze ve Donald, bebeklerin etkileşiminden çok şempanze oyununa benzeyen bir şekilde güreştiler. Şempanze, Donald’a kapıların ardındaki insanları nasıl gözetleyeceğini öğretti. Donald insanları ısırmaya başladı. Donald, yürümeye başladıktan sonra bile şempanzeler gibi emekledi ve yemek istediğinde şempanze gibi homurdanmaya ve havlamaya başladı.
Bu araştırma bittikten sonra, başka bir deneyin konusu olması için bebek şempanze bir araştırma merkezine gönderildi ve aylar sonra zatürreden öldü. Donald ise yetişkinliğe ulaştı, doktor oldu ve 42 yaşında intihar etti. Ayrıca, Donald’ın neden intihar ettiği ve intihar sebebinin deneyle ne kadar ilişkili olduğu bilinmiyor.