Hüseyin Özkahraman yazdı: İyi insanlar var oldukça…

Hüseyin Özkahraman yazdı: İyi insanlar var oldukça…
Bazı acılar vardır; bir çocuğun büyümesiyle geçmez, bir annenin susmasıyla da dinmez… Bir Ailenin Yürek Yakan Hikâyesi

İdil Sağlam’la 2021 yılında tanıştım.

Daha önce tedavi ettiğim bir hastamın yönlendirmesiyle, annesiyle birlikte kliniğime geldiklerinde sıradan bir hekim–hasta karşılaşması olacağını sanmıştım. Oysa bu tanışma, kalbime ağır bir hikâyenin kapısını aralayacaktı.

Halk arasında “gömük yirmi yaş” diye bilinen, alt çenedeki gömük sekiz numaralı dişleri operasyonla aldık. Mandibular kanal ile ilişkili, riskli ve zorlu bir bölgeydi. Ameliyat başarılı geçti ama iyileşme süreci sancılıydı. Zaman zaman tekrar tekrar yollarımız kesişti.

Yıllar sonra yine annesiyle birlikte geldiler. Bu kez periodontal bir sorun için…
Lazer destekli gingivektomi ameliyatını gerçekleştirdik. Tıbbi olarak yapılması gerekenler tamamlandı ama bu hikâyenin asıl yükü, tıbbın çok ötesindeydi.

Anne Dilek Hanım…

Henüz daha yeni evliydi. Eşi bir güvenlik görevlisiydi. İdil dünyaya geldiğinde üç yaşlarında, dünya güzeli bir bebekti. Babasına âşık… Akşamları kapının açılmasını, babasının elinde oyuncakla içeri girmesini, kendisini kucağına alıp saçlarını okşamasını bekleyen sevgi dolu, güleç yüzlü, nergis kokulu bir bebekti İdil.

Ve bir gün…

Annenin feryadı yankılandı evin içinde. Komşular koşarak geldi. Duvarlara sinen ağıtlar, sessizliği parçaladı.

Evet… Baba, Haznedar’da bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti.

Ölümün ne demek olduğunu bilmeyen İdil, annesinin gözyaşlarına dayanamadı. O da ağladı…
Ne olduğunu, yarının ne getireceğini bilmeden akan gözyaşları dinmedi. Günler geçtikçe özlem ağırlaştı. Babasını bir daha görememek, küçük kalbine erken yaşta yerleşen bir acı oldu.

“Babam nerede?”

“Ne zaman gelecek?”

Bu soruların cevabını biraz daha büyüdüğünde anlayacaktı…

Anne Dilek Hanım’ın önünde artık kocaman, uzun ve meşakkatli bir yol vardı. Bu yolculuğa üç yaşındaki kızıyla birlikte çıkacaktı. El ele, yürek yüreğe… Bazen düşerek, bazen gözyaşlarıyla ama hep dimdik.

İdil büyüdü. Okullar okudu. Hayata tutundu.

Bir gün fizyoterapist oldu.

Yirmi altı yaşına bastı.

Anne Dilek, baba oldu; hem anne, hem baba…

Hayatını tek bir amaç uğruna adadı: İdil.

Ne yeni bir hayat kurdu,
ne yeni bir eş,
ne de başka bir çocuk…

Eşine duyduğu sevginin ve sadakatin bedelini ağır ödedi belki ama geriye kalan o büyük sevdayla bir evlat büyüttü.

İdil, annesinin gözyaşlarında yeniden doğdu.
Bir sevdanın emanetiydi.
Bir yokluğun içinden filizlenen umut oldu.

Ne mutlu bizlere ki iyi insanlar var oldukça, iyilik büyümeye devam edecek.
Nice İdiller, nice Dilekler sevgiyi büyütecek, acıyı sabra dönüştürecek.

Sevgiyle kalın…

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi