'C vitamini' şehir efsanesi mi?
Yine bir kış mevsimi ve grip dalgası ile yine C vitamini furyası kapımızda. Büyük bir market veya eczaneye yolunuz düştüyse, raflarda sıra sıra boy gösteren bitkisel ve diğer destekleyici grip önleyici veya grip tedavi edici ürünleri mutlaka görmüşsünüzdür. Bu tip ürünler sayısız web sitesinde, dergi sayfalarında, TV programlarında boy gösteriyor. Bu destek ürün furyası içinde, belki de en yaygın olarak kullanılanı ise C vitamini.
C vitamini, tek başına tablet olarak satıldığı gibi, vitamin katkılı meyve sularından sakızlara, sabah kahvaltısında yediğimiz mısır gevreğinden bitkisel çaylara, hatta güzellik kremlerine kadar sayısız üründe kullanılıyor. İlaç firmaları, alternatif tedavi firmaları, gıda sektörü, kozmetik sektörü hep aynı sihirli cümlelerle ürünlerini pazarlıyor: “C vitaminin anti-oksidan etkisi ile gribe son!”, “C vitamini ile bağışıklık sisteminizi güçlendirerek kanserden korunun! ”, C vitamini ile kollajen yapımını artırıp kırışıklıklarından korunun!”Askorbik asit olarak da adlandırılan C vitamininin, insan vücudunda çok önemli görevleri bulunuyor. Vücutta iyileşmeyi sağlayan bir protein olan kolajen sentezinde görev alan C vitamini, yaraların iyileşmesi ile kıkırdak, kemik ve dişlerin de onarımını sağlar. Bağışıklık sistemini düzenlemenin yanında güzellik için önemli bir etken madde olan C vitamini hakkında konuşulan pek çok efsane var. Yanlış anlaşılan bu unsurları ortadan kaldırarak C vitamini hakkındaki doğruları öğrenmek için okumaya devam edin.
Gelin bu mucizevi maddeye birlikte biraz yakından bakalım:
Bir Bilen Safsatası: Linus Pauling
Linus Pauling, iki defa Nobel ödülüne layık görülmüş, oldukça tanınmış bir isim. 1954 yılında Nobel kimya ödülünü, 1962 yılında ise Nobel barış ödülünü kazanmış. Ancak bugün, bu başarılarından çok, yüksek doz C vitamininin, grip ve diğer hastalıklara karşı koruyucu olduğuna dair geliştirdiği teori ile anılıyor.
Pauling, 1970 yılında “C Vitamini ve Grip” isimli bir kitap yazarak, yüksek dozda C Vitamini almanın, grip görülme sıklığını %45 oranında azaltacağını öne sürdü. Bu kitapta, C vitamininin, bir ilaç değil bir besin maddesi olduğunu iddia ediyor ve bir besin maddesinde doz aşımı gibi bir durum olamayacağını, bu nedenle de yüksek doz C vitamini almanın herhangi bir olumsuz etkisi olmayacağını savunuyordu. Kitap kısa sürede çok satanlar listesine girdi. Akademik çevrelerin, Pauling’in kitabındaki iddiaları kabul etmemesine rağmen kitap genel okuyucu kitlesinde oldukça popüler oldu ve böylece mega doz C vitamini efsanesien mucizevi özelliklere sahip mi, yoksa bu da bir başka safsata mı?
Bu çalışmalar, bilimsel çevrelerde oldukça yankı getirdi. Zaman içinde pek çok bilim insanı, bu çalışmalarda bahsedilen etkileri tekrar etmeye çalıştılar. Gelin, Pauling dışındaki bilim insanlarının C vitamini ile ilgili yaptıkları araştırmaların sonuçlarına kısaca bakalım.
Bilimsel Kanıtlar
Tıbbi ve akademik çevreler, yüksek doz C vitamininin faydalı mı zararlı mı olduğunu saptamaya çalışadursun, C vitaminin soğuk algınlığı ve gribe iyi gelip gelmediğine ilişkin yapılmış ilk büyük inceleme Cochrane Collaboration tarafından 2004 yılında yayınlandı. Yapılan inceleme kapsamında, 65 yıllık bir süre içinde 10.000’den fazla deneği içeren 55 makale incelendi. Makalenin yazarları, bu kapsamlı inceleme sonucunda “Toplum bireylerinin, soğuk algınlığı ya da gripten korunmak için aldıkları yüksek doz C Vitamin desteğinin işe yaradığına dair herhangi bir kanıt bulunmamıştır.” sonucuna vardılar .
Geçtiğimiz ay, Cochrane Collaboration, bu incelemeyi güncelledi ve C vitamininin grip ve soğuk algınlığına etkisi olup olmadığını , daha yeni tarihli çalışmaları esas alarak tekrardan inceledi. Varılan sonuç benzerdi: “Gripal enfeksiyonlarda tedavi amaçlı alınan yüksek doz C vitamininin, hastalığın süresini kısaltmak veya semptomların şiddetini azaltma üzerinde net bir etkisi saptanmamıştır.”
Cochrane çalışmaları C vitamini ile soğuk algınlığı arasındaki ilişkiyi üç açıdan incelemiş:
Düzenli C vitamini kullanmanın, soğuk algınlığına yakalanma ihtimali üzerine etkisi.
Düzenli alınan C vitamininin iyileşme süresine etkisi.
Hasta olduktan sonra alınmaya başlayan C vitaminin iyileşme süresine etkisi.
Bu çalışmadan çıkan sonuçlar şöyle:
Düzenli alınan C vitamininin, toplum genelinde soğuk algınlığına yakalanma ihtimalini azalttığı yönünde bir bulgu yok. Sadece, aşırı fiziksel aktivitede bulunan kişilerde ihtimalde bir azalma gözlenmiş. Ancak buradaki fiziksel aktivite tanımı, sınırları ciddi zorlayan aktivitelerden bahsediyor: maraton koşucuları, kutuplarda eğitim gören askerler, kayak sporcuları…. Bu gruptakiler dışındaki kişilerde, destek amaçlı C vitamini alıyor olmanın soğuk algınlığına yakalanma ihtimalini azalttığına ilişkin herhangi bir olumlu etki görülmemiş.
Düzenli C vitamini kullanan yetişkinlerde, iyileşme süresinde ortalama %8 bir azalma gözlenmiş, bu rakam çocuklarda biraz daha yüksek: % 14. ( 1-2 gr C vitamini kullanan çocuklarda ise %18, yani grip belirtileri 10 gün yerine 8 gün sürüyor.)
Hastalandıktan sonra alınmaya başlanan C Vitaminin ise soğuk algınlığının iyileşme sürecine herhangi bir etkisi olduğu saptanmamış.
C vitamininin soğuk algınlığı ve gribe etkisi olup olmadığını araştıran çalışmaların yanı sıra, kanser ve diğer hastalıklara karşı koruyucu olup olmadığını araştıran başka çalışmalar da yapılmış. Bu çalışmaların büyük bir çoğunluğu, C vitaminin kanser ve diğer hastalıklara karşı herhangi bir koruyucu etkisi olduğunu ispatlayamamış. Hatta, kimi çalışmalar, yüksek doz C vitamini almanın tümör büyümesini hızlandırdığı, böbrek yetmezliğine neden olabildiği hatta kemoterapi ilaçlarının etkisini azalttığı gibi olumsuz etkileri olabildiğini göstermiş.
Peki ne yapmalı?
C vitamini, yukarıda da bahsettiğimiz gibi hayati öneme sahip bir vitamin. Ancak yapılan çalışmaların sonucu ortak: destek amaçlı C vitamini kullanmanın sağlığa kayda değer olumlu bir etkisi yok. C vitamininin iddia edilen muhtelif faydaları (gribi önlemesi, bünyeyi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi, antioksidan ve kanser önleyici etkileri) yapılan çalışmalarda net olarak kanıtlanamamış durumda. Kısaca, eğer sağlıklı besleniyorsanız, yani günlük diyetiniz yeterince taze sebze ve meyve içeriyorsa, fiziksel olarak bedeninizi zorlayan bir ortamda veya aktivite içinde de değilseniz, muhtemelen C vitamin kullanmanıza gerek yok. Zaten, besinlerinizden ihtiyacınız olan miktarı alıyor olmalısınız.
“Yok, ben illa C vitamini kullanmaya devam edeceğim, bence işe yarıyor.” diyenlere de son kez anımsatalım:
Aldığınız yüksek doz C Vitamini, sizi soğuk algınlığı ve kanserden korumayacaktır, ama bunca kanıt yokluğuna rağmen hala para verip idrarınızın rengini turuncuya boyamak veya yakalandığınız gribin süresini 8 günden 7 güne indirmek istiyosanız, karar size kalmış.
Limondan bile daha fazla C vitamini bulunuyormuş. Bu meyve şifa deposu çıktı