İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cengiz İnşaat'ın taş ocağına karşı direnen Rize İkizdere'de esnafla buluştu.
Ziyaretisırasında yol üzerinde çay toplayan işçilerin yayına giderek çay toplayan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Netanyahu benzetmesinden dolayı kendisine dava açmasına gönderme yaparak, "Helal paraya ihtiyaç duyduğunda bana mahkeme açıyor. 250 bin lira açtı ya, şimdi hemşehrisi ile konuştum selamı var, onun için çay topluyorum" dedi.
'64 yaşında kadınım, utanmadılar'
Akşener, Rize'de İkizdere'nin Gürdere ve Cevizlik köylerindeki halkla bir araya geldi. Görüşme sonrası burada açıklamalarda bulunan Akşener, “Türkiye’de hangi haksızlığın karşısında durup, haksızlık yapanın karşısına dikilirsen bugünün Türkiye’sinde ya FETÖ’cü oluyorsun ya da PKK’lı oluyorsun. Ben İkizdere’de esnaf gezeyim, onları dinleyeyim, dedim sonra da size burada uğrayıp, dönecektim. Bir hanımefendi bana ‘Sen PKK’lısın, bebek katilinin yanındasın, bunun hesabını ver’ dedi. CHP ile beraber olduğum için ‘CHP eşittir, PKK’ dedi. Önce bir çarşıyı dolaşayım dedim, olmadı. Neyse konuştuk. Ben 27 yıldır aktif politika yapıyorum. Beğenenler oldu, beğenmeyenler oldu. Ben de Fındıklı’nın Sümer köyünün mensuplarından birinin karısıyım. Gencecik yaşımda politikaya başladım ve hiç bugüne kadar cinsiyetim üzerinden küfreden olmadı. Bu dönemde oldu. ‘Fosforlu Meral’ dendi. ‘Fosforlu’nun ne demek olduğunu hep beraber biliyoruz biz. Utanmadılar. Babaanneyim ben babaanne. 64 yaşında kadınım, utanmadılar” dedi.
'Osman Öcalan’ın mektubunu ben mi okudum?'
Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yahu Megri’yi ben mi söyledim? Kafalardan konfetileri ben mi temizledim? Abdullah Öcalan’ın kardeşine ben mi dedim ‘Bizim Mehmet’ diye? Osman Öcalan’ın mektubunu ben mi okudum? Ben bunları konuşmadan gezecektim burada. Bu hepimize yapılan bir tuzak. 28 Şubat’ta başörtüsü için mücadele etmiş, her türlü ölüm tehdidi almış Meral Akşener’e ‘kafir’ dendi. Bunun da ötesi yok artık. Bu korkutma amaçlı, kendimizi izah etmeye yönelik sesi kimin çok çıkarsa öbürünü korkuttuğu bir düzen. Kişisel olarak bana sökmez. Burada bir haksızlık var. Bu insanlar da haklı. Ne denirse densin haklı. Ne söylenirse söylensin bu kadınlar haklı. Ben buraya nutuk atmaya gelmedim. Bu insanların sesini duyurmaya devam edeceğim. Haksızlık karşısında sussan dilsiz şeytandır.”
'Şimdi Netanyahu da aynı'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu benzetmesini yaptığı gazeteciler tarafından hatırlatılan Akşener, şunları söyledi:
“Akademik dünyadan gelen bir insanım ben. İnkılap tarihi bölüm başkanlığından politikaya başladım. Senelerce rejimleri anlattım öğrencilerime. Son dönemde yani son 25 yılda bir gelenek oluştu. Bu çok ciddi bilimsel bir tartışma konusu. 'Sultancıl yönetimler' deniyor bunun adına. Bu sultancıl yönetimleri de ben 5 yıldır konuşuyorum. Sultancıl yönetim anlayışı ne demek? Mesela Orban gibi Putin gibi Trump gibi Biden ne olacak bilmediğimiz için henüz kendisi ile ilgili bir fikre sahip değiliz, bir şey diyemeyeceğim, Macron gibi. Uluslararası ilişkileri iç siyasetin öznesi yapan ve seçim kazanabilmek için bilumum değerlerin içine şak, diye tüküren bir anlayış bu. Usandık. Sandalyeyi muhafaza için bunun şimdiki adı, popülist diktatörler. Ben 'diktatör' sözünü hiç sevmiyorum. Onun için 'sultancıl yönetim zihniyeti' diyorum. Bilimsel adı da bu. Şimdi Netanyahu da aynı."
İYİ Parti lideri Akşener, açıklamalarına şöyle devam etti:
'Çay içirdi elçiye'
"Netanyahu’nun Filistin’e yaptıkları ile alakalı değil benim söylediğim. O sandığı muhafaza etmek için İstanbul seçimlerinde benzeri yapılmadı mı? Bu bir anlayış; ama Sayın Erdoğan’ın gücüne gitti, ‘zavallı’ dedi. Zavallılığın, dün akşam söyledim ne olduğunu. Filistin’in yerini gösteremeyeceğimi söyledi. Ben tarih doktoralıyım. Filistin’i, Filistin’in kuruluşunu, siyonizmi okuturum arkadaşa gerekirse; ama en önemlisi Filistin’in haritadaki yerini biz Mescid-i Aksa’dan biliriz. Kalpten biliriz. Biz hepimiz biliriz. İnsanların kutsal değerler üzerinden itilip kakılmasından bıktık, usandık artık. Bana geçmez, ben yemem. Bu ülkede Sayın Yavaş ile ikimizi Çin elçisi tehdit etti. Bu kabadayı arkadaşımız, kabadayılığı iyi anlamda söyledim, delikanlı cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanlığı yaptığı ülkenin başkentinin belediye başkanı tehdit edildi; bir başka ülkenin elçisi tarafından. Ne yaptı? Çay içirdi elçiye; ama güzel, 250 bin lira tazminat davası açmış, demek ki miktar oymuş.”
Soylu'ya ‘stajyer bakan’yanıtı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi hakkındaki ‘stajyer bakan’ sözünü de değerlendiren Akşener, “Ben İçişleri Bakanlığı'nda stajyerim. Kendisi ordinaryüs profesörü. Ordinaryus profesörü içişleri bakanımız var. Soru sorduğunuz kişi de bir stajyer bir içişleri bakanı. Ordinaryüs profesöre bakmak lazım” diye konuştu