Milli İradeye N’oldi?!.

Şöyle enfes bir cümle kurmuştu asrın liderimiz:

-İstifalar yok ama olmayacak anlamına gelmez!..

Pek sayın yanaşma medyamız başta olmak üzere kimse bir şey anlamamıştı ama olsun; yine de ortalık birbirine girmişti… Bütün gözler “üç şüpheli şahsa” çevrildi:

-Ankara, Bursa, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanları…

O da ne, hiçbirisi üstüne alınmadı! Ankara'daki arkadaş “aramıza nifak sokamazsınız” yollu ayetlere sarıldı, Cumhurbaşkanı'nı Esenboğa'dan İran'a yolcu edip, kendine sadık adamlarının uğurlarken çekilen fotoğrafını yayınlamalarını sağladı filan!.. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı'nın Sırbistan'a yapacağı gezi listesinden çıkarıldığı muhaliflerince anında sosyal medyada paylaşılan Bursa'daki muhterem, hemen karşı atağa kalkıp, ne kadar rahat ve kaygısız olduğunu gösteren, makamında beşuş bir çehreyle otururken çektirdiği resmini paylaştı!..

Balıkesir'deki arkadaş ise “istifasının istenmediğini” açıklamakla yetindi. Ancak kulislerde bu muhteremleri istifalarının istendiğini ancak “istifa etmeyiz, isterseniz görevden alın” dedikleri dedikodusu büyüyerek devam etti!..

O kadarla da kalmadı; başta Ankara olmak üzere, bileti kesilen belediye başkanlarının cuma, bilemediniz pazartesi günü istifa edeceklerine dair bahisler bile açıldı…

-Demokrasinin güzelliğine bakar mısınız!..

Ya kırk katır ya kırk satır!

Tabii biz de bu vesileyle “en büyük Türk büyüklerinin” ağızlarından düşürmedikleri “milli irade” ve demokrasi konusunda aslında hangi bakış açısına sahip olduklarını gözlemlemek onurunu bilmem kaçıncı kez elde etmiş olduk!..

Mesela, İran ziyareti dönüşü “uçan gazeteciler” Cumhurbaşkanı'na sorular sordular. Bir tanesi şöyleydi:

-Yerel yönetimler ve teşkilatlar konusunda geçtiğimiz günlerde “istifalar yok ama olmayacak anlamına gelmez” dediniz. Belli bir rutinle mi ilerleyecek istifalar?

Sorudaki naif duruşa, “şahane pas” deyimini dahi sollayan ortaya bakın lütfen! Yanıt daha şahane tabii:

-Biz rutin, alışılmış, sıradan bir siyasi parti değiliz. Bizim siyasi partimiz aynı zamanda bir davadır. Bu davaya inanmış olanlar, bu davaya gönül vermiş olanlar, gerektiğinde genel merkeze gelir istifasını teklif eder, ondan sonra da bir başka arkadaşla yola devam edilebilir. Zaten istifa eden de partiden istifa etmek için değil, bulunduğu makamı boşaltmak için istifa eder…

Müsaade ederseniz buraya kadar yapılan açıklamayı sizler için Türkçe'ye çevireyim:

-Arkadaşlar, adamın asabını bozmayın, çekilin dediysem çekilin… Beni başka türlü müdahaleye mecbur bırakmayın!..

Nereden biliyorsun diyeceksiniz; biliyorum çünkü, efendi şekilde ayrılmak istemeyenlere neler yapılabileceğini, açıklamanın şimdiki bölümünde gayet güzel anlatmış asrın liderimiz:

Ümit Zileli'nin köşe yazısı

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Zileli Arşivi