Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Özkan Uğur’un Ardından
İyi Anımsanacak

Özkan Uğur’un hayata veda edişi sanırım Kemal Sunal‘dan sonra neredeyse toplumun tamamını üzüntüye boğan ikinci büyük kayıp oldu hepimiz için. Her ikisinden de aldıklarımızın çokluğudur bunun nedeni herhalde. Ülke hasreti çektiğim yıllarda “Bu sabah yağmur var İstanbul’da” sözlerinin geçtiği MFÖ şarkısını dinlediğimde duygusallığım tavan yapardı. Benim Özkan Uğur’dan aldığım budur örneğin.

Sadece şarkıcı oluşuyla değil, herkesin kabul ettiği gibi muhteşem oyunculuğuyla da çok sevildi sanırım. Gerçekten de bazılarını izlediğim televizyon dizilerinde, filmlerinde son derece dikkat çekiciydi. Elbette üzülmemiz doğal. ABD’de ölen ünlülere dökülen gözyaşlarının çoğunun gerçek olmadığını ortaya koyan bir araştırma okumuştum vaktiyle, bizde de vardır belki buna benzer sahtelikler ama Uğur’un ölümüne üzüntünün içten olduğuna inanıyorum.

Neden? Çünkü o da Kemal Sunal gibi kolay bağlantı kurabildiğimiz bir figürdü. Herkesle olmuyor bu. Sunal, benim kuşağımın yaşamına çocukluktan çıkılan dönemlerde girdi. Özkan Uğur da tüm gençliğimizle, yaşlılığa adım attığımız zamanlarımızda vardı. Dolayısıyla “kişisel tarihimizin“ son derece önemli bir parçasıydı. Bu tür ölümler geçmişimizin bir bölümünün de kaybı gibi geliyor. Hüznümüz biraz da bundan herhalde. Zeki Müren öldüğünde neden çok üzüldüğüme şaşırmıştım. Öldüğü günden geriye baktığımda, arkamdaki tüm yıllarda vardı çünkü. Ona onunla büyümüş olmamın sorumluluğunu da yüklemişim demek ki.

Tüm yaşadıklarına, çoğunlukla istekleri dışında, tanık olmamızın üzerimizdeki etkisi büyük bu figürlerin. Tanık olduklarımız her neyse, acıda da hüzünde de yalnız olmadığımızı, tuhaf bir biçimde, korumacı alanlarda gördüğümüz bu figürlerin de benzeri duygularla karşılaştığını görüyoruz. O kadar gözümüzün önündeler ki. Bizim en fazla aile, akraba, dost çerçevesinde konuşulan hastalığımız “kamusal” alanı ilgilendirmez ama Özkan Uğur’un hastalığını yıllardır biliyor, konuşuyoruz. Tüm bu sürece tanık olan koca bir toplum var, dolayısıyla hüzün hayli toplumsal.

Gerçekten günlük yaşantımızın önemli bir parçası durumundalar. Çok da Müren dinleyen biri değildim ama onun etrafında dönen söylenti, skandal, başarı, kişiliğindeki renklilik vs hepsi içinde olmadığım farklı bir yaşamı izlemeye, anlık da olsa bir şeylerden “kaçmama”, eğlenmeme yardımcı oluyordu. Uğur’un varlığı da böyleydi.

Cidden severmişim. Kayıp haberini aldığımızda daha çok farkettim. Belki bunda, yer aldığı grubun kimi mensupları gibi ortama ayak uydurma tutumundan uzak oluşu da etkilidir. Saçmaladığına da pek tanık olmadık. Grubun içinde, grupla beraber saçma sapan televizyon reklamlarında yer alan biri de olsa ticarete en uzak kişi gibi görünüyordu Özkan Uğur. Müzikteki değeri -bence- tartışmasız olan Bülent Ortaçgil’in, takdir ettiği, sevdiği MFÖ’yü şarkılarını reklamlarda kullandıkları için eleştirmesine grubun üyelerinden Fuat Güner ölçüsüz bir tepki vermiş, "N'apalım? Bunlar senin gençliğinin şarkısı diye biz Don Kişot'luk mu yapacağız yani. Para veriliyor almayalım mı, kazanmayalım mı? Şimdi ben Bülent Ortaçgil'e desem ki 'Kardeşim sana 500 milyar veriyorum, seni reklam filminde oynatacağım', 24 takla atıp gelmezse n'olayım. Kaç paraya kadar direnebilirsin? 10 milyara 'Hayır' dersin, 100 milyara 'Hayır' dersin, 'Bir milyon dolar' derim, yutkunursun abi..Ve hayatta yapmayacağın şeyi yaparsın." demişti. Mazhar Alonsun’un da söyleyeceği bilinen ifadeler bunlar. Özkan Uğur bu tarzdan uzaktı. Alanson hala reklamlarda görünüyor. Karşı da olsam eleştirdiğim yok,ne denir? Kitleler sevdiği için aynı kitlelere sevilen şarkılarla mal satmak sermaye düzeninin gerçeği.

Üç yıldır boğuştuğu hastalığına ilişkin çok az konuştu. Bu tutum ölümünden sonra aile tarafından da sürdürüldü. Herşeyin pornoya çevrildiği günümüzde alışıldık bir tavır değil. İktidara yaranacağım diye “AKP’den önce gitar alamıyorduk” gibi saçmalıklar çıkmadı ağzından. 13 Mart, 2006’da Mazhar Alanson’la neden yumruk yumruğa kavga ettiğini merak ederim hala.

İyi işler yapmış, iyi bir insandı. Kaybına üzülmeyen yoktur herhalde. Yokluğunun üzeceği insanlar var. Ben de onlardan biriyim.

Bu sabah hüzün var İstanbul’da.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi