Mustafa K. Erdemol
Kenya’da 47 Kişi Öldü: Aç Kalma Ritüeli Yabancımız Değil
Batı medyasında Açlık Tarikatı adı verilen bir gruptan söz ediliyor. Müridlerine oruç tutturup öbür dünya için vaadlerde bulunan grubun kendisini bu adla tanımladığını sanmam. Zaten Good News International Kilisesi mensupları olarak söz ediyorlar kendilerinden müridler. Hıristiyan olduklarını da söylüyorlar.
İsa’yla buluşma vaadi
Tüm dinlerin, semavi ya da değil, hepsinin yeme, içmeyle, giderek açlıkla bir biçimde ilişkisi var, malum. Ama özellikle üç büyük semavi dinin dışındaki dinlerde yaygın bir ritüeldir aç kalmak. Kenya’daki grup işi aşırıya götürüp, “aç kalırlarsa İsa’yla buluşacaklar” kandırmacasıyla 47 takipçisinin yaşamına mal olmuş. İnançtır tabii, söylenecek bir şey yok, ama ciddi bir akıl yanılsamasıdır bu. Yine de inanan uygulasın, ne denir, sonucunun ne olduğunu anlayacak zamanı olur umarım deneyenin.
Duyulmuştur elbette, İnedia, Latince 'oruç tutmak' anlamına gelir, bir kişinin yemek yemeden su içmeden yaşabildiğini iddia eden bir inanıştır. Bence aralarında fark vardır ama buna Breatharianizm de dendiği olur. Bazı gıda ürünlerine düşmanlık değilse de bir uzak durma tutumu var kimi inanışlarda. Koca Yunan filozofları arasında bile fasülye yemememeleriyle bilinenler vardır örneğin. Tahıl yememek, tahıldan yapılmış hiç bir yiyeceğe el sürmemek gibi bir tutum düşünün, Bigu deniyor buna.
Bir yıldan fazla süren oruç
Yemekle fazla haşır neşir olmamayı öğütleyen dinler elbette var. Jainizm tarikatı üyeleri aylarca oruç tutarlar örneğin. Hindistan’da Jain rahibi olduğu söylenen Sahaj Muni Maharaj diye biri vardı, 1 Mayıs 1998’de bitirdi bir yıllık orucunu. Ondan daha yakın bir tarihte bir kez daha karşılaşıldı bu tür bir vakıayla. Yine bir Jain rahibi olan Hansaratna Vijayji de 2015 yılında 494 gün oruç tutmuştu.
Üç büyük dinde de hafifletilmiş bir anlamda oruç tutulduğunu biliyoruz. Bunlar nefs ya da beden terbiyesine ilişkin pratikler tabii. Kenya’daki grup ile İnedia ya da Breatharianizm’le bir tutulması doğru olmaz.
Mezarötesi vaadler
Bu tür gruplarda lider figürün her türlü itirazı engelleyecek güçte ikna yeteneğinin olduğunun sanılması da doğru değildir. Takipçilerine saygısızlık gibi olmasın ama bu figürler çoğunlukla zayıf kişilikler üzerinde etkililer. Yaşamlarında ciddi boşluklar olan kişilerin, mezarötesi vaatlerle kandırılması zor olmaz. Bir de o “bilinmeyen korkusu” iyi işlendi mi, müridlerine dilediğini yaptırabilir lider.
Good News International Kilisesi lideri Paul Mackenzie de böyle biri belli ki. Atıldığı kodeste yeniden oruç tutmaya başladığı söyleniyor. Ne var ki bu tür grupların yediği haltlar, her nasılsa, geç de olsa, bir şeylerin ters gittiğini fark eden kimi müridlerin ihbarıyla ortaya çıkıyor. Halkın Tapınağı katliamının gerekçesini bir müridin itiraflarından öğrenmiştik. İhbara yol açan şu olabilir belki de; ne de olsa anne baba olmak farklı bir duygu. McKenzie’nin hastalıklı inancının zararını görenler arasında, zorla oruç tutturulan çocuklar da var.Onlardan birinin ailesinin bu ihbarı yapabileceğinden söz ediliyor. Çocuklara anne baba zaafı burada da işe yaramış demek ki.
Beden terbiyesine yönelik bir pratik olarak oruç ya da benzeri uygulamaların dozunda tutulması yararlıdır tabii ki. Ancak aç kalarak cennete gidileceğine ya da bir dinin peygamberinin görüleceğine inanmak fazla kuşkusuz.
Hani uzun süre aç kalmaksa mesele, memleketin yarısı cennetlik bu anlamda.
Tarikata, gruba ne gerek var?