Şafak Coştu
Dijital Bomba
Malumunuz dijital çağda yaşıyoruz. Bilgiye erişim hiç olmadığı kadar konforlu. Peki ama bilgiye bu kadar hızlı erişim insanları gerçekten alim yapıyor mu?
Çocukluğumu hatırlıyorum gün boyu kanallarda neler neler gösterilirdi? Yabancı diziler, İngilizce öğreten eğitici çizgi filmler, Oscar ödüllü filmler, Yeşilçam klasikleri, buz pateni yarışmaları, klasik müzik konserleri, Eurovision heyecanı, aile dizileri, komedi dizileri, müzik ödülleri, belgeseller… Atlama, başa alma, yeniden izleme olmadığı için içlerinden bir şeyi seçip başından sonuna kadar izlerdik. İnsan ister istemez kültürlenirdi elbette.
Medya Toplumu Ne Kadar Temsil Ediyor?
Şimdi bunların her birine sadece parayla ulaşabildiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Parayla dijital platformlar satın alamayanların ise gündüz kuşağının +18 programlarına maruz kaldığı, bu müstehcen programların bir de üstüne paralı dijital platformları müstehcen ilan ettiği bir dönemdeyiz. Gündüz programlarını eleştirmişken akşamları yayınlanan her kanalda sinir geçiren bir kadının yer aldığı, silahlı bir erkeğin kaş kaldırmasına denk gelinen, kadının kadından intikam almak için kuyu kazdığı dizileri de es geçmemek gerek elbette. Tabii bir de dizilere denk geldikçe insan düşünmeden edemiyor “Bu ülkede bir benim mi holdingim yok bir ben mi havuzlu villalarda oturmuyorum?” diye. Zübük, Kapıcılar Kralı, Kibar Feyzo gibi halkın sorunlarını konu edinen filmlerden bu holding sahiplerinin depresyonlarını, entrikalarını, ihtiraslarını konu edinen anlamsız dizi ve filmlere nasıl evrildik anlamıyorum.
Bilgiye Hızlı Ulaşmak İnsanları Alim Yaptı mı?
Peki bu iş sadece televizyonlarda mı böyle? Elbette değil. İnternetteki bilgi çokluğu aynı zamanda bir bilgi çöplüğü oluşturuyor. Tüm bunların içinde değerli bilgileri arayıp bulmak samanlıkta iğne aramak kadar zor artık.
Modern yaşamı ve eğitimi tanımlayacak olsam “hızlı tüketim” şeklinde tanımlarım. Zamanı, ilişkileri, testleri, ders saatlerini, yemekleri (fast food), izlediğimiz programları bile hızlı tüketiyoruz. İnsanın doğasında vardır bu, neye kolay ulaşırsa ulaştığı şey o kadar değersiz olur. Yani kapitalizm artık bilgi için de geçerli… Size bilgiyi satıyor ama bilgiyi kullanmadan eskitip atıyorsunuz.
Üstelik bunu tek ben söylemiyorum yapılan araştırmalar da bu yönde.
Dijital Dünya Uyaranlarının Fazlalığı Dikkat Eksiliğine Neden Olur mu?
Mahiye Morgül’ün Eğitim Küresel Piyasaya Teslim adlı kitabında şu satırlar yer alıyor;
Zaplama teknolojisinin insan üzerindeki olumsuz etkilerini araştırmak üzere yapılan bir çalışmada ilginç sonuçlara ulaşıldı.
Fransa’da yapılan bu araştırmaya göre, birçok kanalı/videoyu arka arkaya izlememizi, yani zaplamayı isteyen teknoloji, insanın dikkat yoğunlaştırmasını ortadan kaldırmaktadır. Zamanı bölerek kullanma, haberin reklamı, reklamcılığın nüfuzu, keserek anlatma, sansasyonelleştirme, sunucuyu starlaştırma, yapay bilgi aktarımı, analiz yokluğu araştırılmış ve şu sonuçlar saptanmıştır:
Toplumda çatlama ve dağılma
Tecrit ve yalnızlaşma eğilimi
Dikkat yoğunluğu kaybı
Şimdilerde çokça duyduğumuz dikkat eksikliği kavramına şaşırmamalı yani.
Peki Teknolojiyi Eğitimde Nasıl Kullandık?
Çocukların merkezde olduğu bir eğitim yerine çocukların birer nesne olarak kullanıldığı bir sistem oluşturduk. Bunun adına da “çağın eğitimi” dedik. Prof. Dr. İonna Kuçuradi yeni çağı şu sözleriyle tanımlıyor; “İnsanların robotlaştırıldığı, robotlarınsa insanlaştırıldığı bir dönemde yaşıyoruz.” Kendi ellerimizle ürettiğimiz mekanik robotlardan korkmaya başlamamıza rağmen kendi yetiştirdiğimiz çocuklarımızı robotlaştırmaktan hiç imtina etmiyoruz.
İnsanı doğadan bu denli ayıran, yaratıcılığın ve düşünce becerilerinin öğretilmediği bir sistemin çökmesinin tek bir elektrik kesintisine bağlı olması insanın kendi ırkına yaptığı en büyük kötülük olsa gerek. Sistemlerin çökmesinin çok da komplo teorisi olmadığını pandemi sürecinde anlamış olmalıyız…