Barış Soydan
“14 TL geçilmez”: İhracatçılardan gelmesi gereken dövizler nerede?
Dolar haftalardır 13.40-13.60 arasına demir attı. 14 TL’ye doğru biraz hareketlense bir şey oluyor, eski seviyesine düşüveriyor. Bunun arkasında ne var?
Bu soruya yanıt bulmak için önce başka bir soruya yanıt vermemiz gerek: İhracatçılardan Merkez Bankası’nın rezervlerine gelmesi gereken yüzde 25 nerede?
Bilindiği gibi 3 Ocak’tan bu yana ihracatçı firmalar, ihracat gelirlerinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’na satmak zorundalar.
Az buz bir paradan değil, yılda yaklaşık 45 milyar dolardan söz ediyoruz.
Türkiye’nin yılda kayda giren yaklaşık 180 milyar dolar ihracatı var. Bunun yüzde 25’i kabaca 45 milyar dolar eder. Yani ayda 3.5-4 milyar dolar. Haftada 800-900 milyon dolar, bilemediniz 1 milyar dolar… Bu paranın Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinde olması gerekmez mi?
Eski bankacı ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, Merkez Bankası’nın rezervlerine böyle bir para girişi olmadığını, aksine geçen hafta yaklaşık 800 milyon dolarlık erime yaşandığını söylüyor.
800 milyon dolarlık erimenin üzerine ihracatçılardan gelmesi gereken ama bilançoda görünmeyen tutarı da eklediğimizde, geçen hafta rezervlerden 1-2 milyar dolar arası bir satış yapıldığını görüyoruz. Kime?
Türkiye’de pek merak edilmese de uluslararası ekonomi yayınları bu sorunun, yani ihracatçılardan Merkez Bankası’na gelmesi gereken dövizlerin nerede olduğu sorusunun peşine düşmüş. Geçtiğimiz günlerde Financial Times ve Reuters’ta bu konuda arka arkaya iki haber yayınlandı.
Financial Times’a konuşan, isminin açıklanmasını istemeyen bir bankacı, kamu bankaları üzerinden döviz satışlarının sürdüğünü söylüyor. Sığ piyasada düşük tutarda satışlarla kura yön vermenin mümkün olduğunu ekleyerek.
Reuters’da yayınlanan analizde ise yukarıdaki hesapta olduğu gibi geçen hafta Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinden 600 milyon dolar ila 1 milyar dolar arasında satış yapıldığı belirtiliyor.
Reuters’a konuşan bankacılar, bu sayede doların 13.5 seviyesinde tutulabildiğini söylemiş.
Ekonomi yönetiminin eğer böyle bir çabası varsa (Ki gördüğümüz gibi veriler olduğunu söylüyor), o zaman Türkiye’nin serbest kur rejiminde olduğu, doların değerinin piyasada belirlendiği tezinin hiçbir inandırıcılığı yok demektir.
Devletin işi serbest piyasaya bırakmayıp kurda belirli bir seviyeyi savunduğu rejimlere iktisatta “kirli dalgalanma” adı veriliyor. İngilizcedeki adıyla “Dirty float”.
“Kirli dalgalanma” ile ekonomi yönetimi doları 14 TL’nin altında şimdilik tutmayı başarmış durumda. Nereye kadar?
Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde kuru çok uzun süre aynı seviyede tutmak imkansız. Bir ülkenin para birimi kabaca, ticaret ortağı olan ülkelerle arasındaki enflasyon farkı kadar değer yitirir.
Sadece enflasyon değil, cari açık ve para arzındaki artış da para biriminin değer yitirmesine (Ya da değer kazanmasına) neden olur.
Türkiye’de enflasyon çok yüksek, ekonomi cari açık veriyor ve para arzı artıyor.
Bu koşullarda doların serbest şekilde hareket etmesi engellemek, gelecekte yaşanacak sert değer kaybının yayını germek anlamına gelir.
Şu anda yay geriliyor.