McKinsey'den 'ucuz iş gücü' açıklaması!

McKinsey'den 'ucuz iş gücü' açıklaması!
Küresel yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey Global Enstitüsü (MGI) araştırmasına göre, otomasyon ve yapay zekâ gibi teknolojilerin klasik iş gücünün yerini almasıyla, dünya genelinde ucuz iş gücünün avantajı azalıyor azalıyor.

Toplam 43 ülkeyi kapsayan 23 farklı sektördeki değer zincirlerinin analizinin yapıldığı araştırmada, dünya gündeminde yer alan gümrük vergileri ve ticari savaşların yanında, dijitalleşmeye de dikkat çekiliyor.

Araştırma küresel mal ihracatının artış oranının, üretimdeki artışa oranla azaldığını belirtirken, 2007 ve 2017 yılları arasında ihracatın gayri safi gelirdeki payının yüzde 28.1’den yüzde 22.5’e gerilediğini ortaya koydu. MGI, söz konusu gerilemedeki temel etkenin Çin gelişmeleri olduğunu vurguladı ve Çin ve hızla büyüyen diğer pazarların artık yurt içinde ürettiklerinden daha fazlasını tükettiğini belirtti.

Küresel ticarette “en düşük ücretli iş gücü arayışının” azaldığına dikkat çekilen araştırmada düşük ücretli istihdam sağlayan ülkelerden yüksek ücretli istihdam sağlayan ülkelere yapılan ihracatın, dünya ticaretinin yüzde 20’sinin altına gerilediği belirtildi. Söz konusu gelişmelere paralel olarak ArGe, markalar ve fikri mülkiyet gibi maddi olmayan varlıklara yapılan yatırımların da, gelir payı bazında iki kat artarak 2000 yılından bu yana yüzde 5.5'ten yüzde 13.1'e çıktığı vurgulandı.

Araştırma sonuçları, tedarik zincirlerine sahip büyük şirketlerin, operasyonel olarak yerelleşmeye daha fazla odaklandığını gösterdi. Bu kapsamda şirketlerin tedarikçilerle daha iyi koordinasyon sağlamak ve üretimi önemli tüketici pazarlarına yakınlaştırmak için bölgesel faaliyetlerini yoğunlaştırdığı görüldü.

MGI araştırması, yeni nesil teknolojilerin daha karmaşık etkilere yol açacağını gösterirken, MGI’ya göre son 30 yılda iletişim ve lojistik maliyetlerini düşürerek küresel ticarette önemli bir yere sahip olan dijital teknolojiler kapsamında otomasyon ve yapay zekâ gibi teknolojilerin üretimdeki rolleri geleneksel iş gücüne oranla büyük bir hızla artıyor. Bu sebeple şirketler de farklı coğrafyalardaki yatırımlarını gözden geçirmeye başlıyor.

Küreselleşme çağını kaçıran ülkeler ucuz iş gücü avantajını kaybediyor

Araştırma aynı zamanda, farklı ülke ve çalışan gruplarına üstünlük sağlayacak yeni küreselleşme çağında gelişmiş ekonomiler ve yüksek nitelikli çalışanların, özellikle hizmet ve teknoloji sektörlerinde iyi pozisyonlara sahip olabileceklerini belirtti. Araştırma, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelerdeki yeni tüketicilere yapılan ihracat hızındaki artışa dikkat çekerken, önemli tüketici pazarlarına yakın olan ve hizmet ticaretinde üstün başarı gösteren bazı gelişmekte olan ülkelerin de kazançlı çıkacağını öngördü. Son küreselleşme çağını kaçıran düşük gelirli ülkelerin ise üretimde düşük maliyetli iş gücü üstünlüğünün değer kaybetmesiyle daha zorlu bir süreçle karşı karşıya kalabileceklerine dikkat çekildi.

Ticari politikalardaki belirsizlik endişe yaratıyor

McKinsey’nin Eylül 2018'de yaptığı ankete katılan küresel üst düzey yöneticilerin üçte biri, en büyük endişelerinin ticari politikalardaki belirsizlik olduğunu belirtirken, yüzde 49'u şirketlerinin söz konusu belirsizliğe karşı küresel faaliyet bölgelerini değiştireceğini ve dörtte biri ise yerel tedarik zincirlerine daha fazla yatırım yapmayı planladıklarını söyledi.

'Ticari müzakerelerin odağı küresel ekonomideki değişimleri yansıtmıyor'

MGI ortağı ve raporun yazarı Susan Lund “Günümüzdeki ticari müzakerelerin odak noktasının şu anda küresel değer zincirlerinde gerçekleşen yapısal değişimlerle ilgisi olmadığını" belirtti:

"Koordinasyonu ve pazara erişim hızını arttırmak için bazı şirketlerin tedarik zincirlerini tüketici pazarlarına yaklaştırdığına tanık oluyoruz. Küresel operasyonların maliyetleri ve riskleri değişiyor. Böyle istikrarsız bir ortamda, şirketler politika değişikliklerine yanıt verebilmek adına operasyonel esnekliğe ihtiyaç duyuyor.”

'Dünya devletleri değişimin etkilerine karşı yerel toplumları desteklemeli'

McKinsey Global Institute Yönetim Kurulu Başkanı ve Direktörü James Manyika da konuyla ilgili şu yorumları yaptı:

“Dünya genelindeki devletler, geçmişten aldığı büyük dersleri sindirmeye çalışıyor. Küreselleşmeyi daha kapsayıcı hale getirmek için ve yeni teknolojiler üretimde iş gücünün yerini aldıkça, küresel sektör değişimleri içinde sıkışıp kalan çalışanları ve yerel toplumları desteklemek için daha fazla aksiyon almak gerektiği ortadadır.”

'Türkiye’de şirket yetkinliklerinin artırılması için yol haritası çıkarılması gerekiyor'

McKinsey Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi de araştırmanın özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından yaşamsal önemde olduğuna dikkat çekti. Kendi küresel ekonomide ucuz işgücü ile rekabetin tarihe karıştığını belirtti ve ekledi:

“Endüstri 4.0 devrimiyle birlikte otomasyon ve yapay zekanın değer zincirindeki payı hızla yükseliyor. Bu gelişmelerin iki yönü var. Otomasyon, hız, kalite ve verimlilikte, dolayısıyla toplam maliyette iş gücünün önüne geçiyor. İkincisi, endüstri 4.0 donanımlarıyla gerçekleştirilen üretimde yalnızca yüksek nitelikli çalışanlara yer var.”

Kendi, McKinsey Türkiye olarak endüstri 4.0 çerçevesinde yaptıkları araştırmada Türkiye’yi küresel düzeyde yedi ülke ile karşılaştırdıklarını belirtti:

“Türkiye Endüstri 4.0 olgunluğu gelişime açık ama çok uzakta değil. Özellikle dünya çapında rekabet eden büyük üretim şirketlerimiz bu konuda önemli bir aşama kaydetmiş durumda. Artmakta olan farkındalığımıza ek olarak, şirket yetkinliklerinin artırılması ve uygulama planlarının iş planına dahil edilerek net bir yol haritası çıkarılması geliştirilecek alanlar olarak sayılabilir.”

DHA

Etiketler :