Çevre ve Şehircilik Bakanı, İstanbul seçimi için kentsel dönüşüm vaatlerinde bulunuyor

Çevre ve Şehircilik Bakanı, İstanbul seçimi için kentsel dönüşüm vaatlerinde bulunuyor
İstanbul seçimi için haftalardır kente kamp kuran Bakan Kurum, her gün bir kentsel dönüşüm bölgesini ziyaret ederek vaatlerde bulunuyor. Duruma tepki gösteren Mimarlar Odası’ndan Yapıcı, "Bakan’ın adeta rüşvet verir ya da tehdit eder gibi dolaşması ayıpt

BirGün'den Mehmet Emin Kurnaz'ın haberine göre, AKP hükümeti yenilenen İstanbul seçimini kazanmak için dört bir taraftan yükleniyor. Seçim öncesi İstanbul’da adeta kamp kuran Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kentsel dönüşüm bölgelerini ziyaret ederek bir araya geldiği mağdurlara akla hayale gelmeyecek vaatlerde bulunuyor.

İstanbul’da bulunan yüzbinlerce kentsel dönüşüm ve konut mağdurunun kendi iktidarlarının yarattığı mağdurlar olduğunu unutan Bakan Kurum, yurttaşlardan oy istiyor.

İşte o vaatler

Başakşehir Şahintepe Mahallesi’nde yurttaşlarla bir araya gelen Kurum, “Hem Başakşehir Belediyemiz hem de Toplu Konut İdare Başkanlığımız bu çalışmaları yapacaklar ve uygulama yapılan tapuları yıl sonuna kadar tamamlayıp teslim edecekler, edilmezse koltuklarımızı terk ederiz” dedi.

Tahtakale Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin bilgi veren Bakan Kurum, “Bölgenin ihtiyacı gereği kentsel dönüşümü Tahtakale’de başlatacağız” şeklinde konuştu.Bakan Kurum, Eyüpsultan’da, Pirinççi Mahallesi Miraç Parkı’nda da yurttaşlarla bir araya geldi.

Önümüzdeki hafta Pirinççi Mahallemize ilişkin imar planımız onaylanmış olacak hepinize hayırlı uğurlu olsun” İfadelerini kullandı.

Esenyurt’ta “Tamamlanmayan konut projeleri “mağdurlarıyla da bir araya gelen Kurum, “Vatandaşımızın mağduriyetini giderecek olan çalışmayı yine vatandaşımızla omuz omuza yapmak istiyoruz. Onlara bunun sözünü verdik” diye konuştu.

YEREL YÖNETİM GASP EDİLİYOR

Bakan Kurum’a tepki gösteren Mimar Mücella Yapıcı, BirGün’e yaptığı değerlendirmede “Bakan’ın böyle bir seçimden önce halkı bu şekilde adeta rüşvet vaat ederek daha doğrusu tehdit ederek bir kampanya yürütmesi, dünya demokrasisi açısından bir yüz karasıdır” şeklinde konuştu.

“Şunu öncelikle söyleyebilirim ki, bu durum seçim öncesi yerel yönetimlerin bütün yetkilerini gasp ettiklerinin kesin olarak itirafıdır” diyen Mimar Yapıcı, “Bakan, aslında yerel yönetimlerin yetkili olması gereken, imar planlarına bağlı olması gereken böyle bir konuda yetkinin tamamen kendilerinde olduğunu dile getirmiş. Eğer onların partisine oy verilmezse bütün bu haklardan mahrum bırakacaklarına dair aslında bir çeşit tehdittir bu. Bu sadece kent toprakları üzerinden insanların temel haklarından olan barınma hakkını kötüye kullanıp insanları tehdit etmekle kalmayıp bütün demokratik kuralları da ihlal etmektir” ifadelerinde bulundu.

TOPLUMSAL YARA OLUŞTU

AKP iktidarının bu güne kadar var olmasının, bu şekilde ‘kirli ve çirkin’ politikalara bağlı olduğunu dile getiren Yapıcı, “Sadece kentlerimizi talan etmekle kalmayıp insanları da bu konuda çok ciddi mağdur ettiler. Bugün inşaat sektörü zaten İstanbul üzerinden ayakta kalıyor. Bunun şu anda ne halde olduğunu biliyoruz. Bakın bugün tam 1 buçuk milyon konut ki bu yatırımcıların belirttiği bir durum, şu anda boş ve satılmamış durumda. Ayrıca insanlar, mülklendireceğiz, tapu vereceğiz bahanesiyle borçlandırıldılar. Çok ciddi bu borç yükü altında zor durumdalar. Bu kentsel dönüşüm meselesinde mağdur olanlar, yani tapuyu alsa da almasa da mağdur olanlar, toplumsal anlamda ciddi bir yara oluşturuyorlar” diye konuştu.

İNSANLAR MÜLKSÜZLEŞTİRİLİYOR

Avrupa’da insanların sosyal konut-kiralık konut mücadelesi verirken, bizde mülklendirme vaadiyle kandırılarak borçlandırıldığını belirten Yapıcı sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanları borç altına alıp bir de mülksüzleştiriyorlar. Yani İstanbul’da kentsel dönüşüm meselesinin hem kentsel hem sosyal açıdan ne büyük bir sorun olduğunu görüyoruz. Bu dönüşümlerin kiraları ne kadar etkilediği, ne kadar insanı yerinden ettiğini hep birlikte gördük. Büyün bunları tartışmak bizim görevimiz ama bir Bakan’ın böyle bir seçimden önce halkı bu şekilde adeta rüşvet vaat ederek daha doğrusu tehdit ederek bir kampanya yürütmesi dünya demokrasisi açısından bir yüz karasıdır. Dönüşümler de zaten çok kötü yürütülmektedir.”