Dilek İmamoğlu Silivri'den isyan etti! "Vicdanınız rahat mı?"

Dilek İmamoğlu Silivri'den isyan etti! "Vicdanınız rahat mı?"
Dilek İmamoğlu, Silivri’deki Aile Dayanışma Ağı’nın yılın son toplantısında 2025’i “adaletsizlik ve hak ihlalleri” yılı diye tanımladı. 18 Mart’ta diplomanın iptali, 19 Mart’taki şafak baskınları ve ardından gelen tutuklamaları anlattı. “Somut delil yok” dedi bir kez daha “tutuksuz yargılama” çağrısı yaptı, 2026’nın “vicdan ve adalet” yılı olmasını isteyip sordu: Vicdanınız rahat mı?

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, Aile Dayanışma Ağı’nın 2025 yılındaki son toplantısında Silivri’de konuştu.

2025 yılını, Türkiye açısından ağır hukuksuzlukların yılı olarak tanımlayan İmamoğlu, yargının siyasallaştığını ve temel hukuk ilkelerinin çiğnendiğini söyledi:

"2025 yılını da artık geride bırakıyoruz. 2025 Türkiye için adaletsizliğin, hak ihlallerinin, yargı eliyle yürütülen siyasi operasyonların yılı oldu. 2025 yılı tarihe kara bir leke olarak geçti. Yargı siyasallaştı. Masumiyet karinesi ayaklar altına alındı. Lekelenmeme hakkı ihlal edildi. Hukuken tutuksuz yargılama prensibi göz ardı edildi. 2025 yılı aynı zamanda mücadelenin, dayanışmanın, hak, hukuk, adalet arayışının yılı olarak da tarihe geçti. Tüm bu yaşananlar karşısında millet iradesine sahip çıktı. Toplum vicdanı ikna olmadı. İnsanlar haksızlık karşısında susmadı"

HER ŞEYİ BAŞLADIĞI GÜNÜ ANLATTI

2025’te yaşananların muhasebesini yapmak gerektiğini belirten İmamoğlu, 18 Mart’ta eşinin diplomasının iptaliyle başlayan süreci şu sözlerle anlattı:

"Yıl sona ererken geriye dönüp yaşananları hatırlayalım ve bir muhasebe yapalım. 18 Mart günü bir iftar vakti Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl önce hakkıyla kazandığı diploması yetkisiz bir kurum tarafından usulsüz bir şekilde iptal edildi. 19 Mart'ta şafak vakti İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı'nın kapısına yüzlerce polis dayandı"

Söz konusu operasyonların, İmamoğlu’nun yol arkadaşlarını da hedef aldığını aktaran Dilek İmamoğlu, baskınların yaygınlığını şu ifadelerle anlattı:

"Aynı saatlerde Ekrem İmamoğlu'nun yol arkadaşlarını, seçilmiş belediye başkanları, iş insanları, bürokratlardan oluşan yüzlerce insanın evinde de aynı durum yaşanıyordu. Çağrıldığında ifadeye vermeye gidebilecek insanlar, ailesinin ve çocuklarının gözleri önünde şafak baskınıyla gözaltına alındı. Aynı gün medyada, hakkında gizlilik kararı olan soruşturmayla ilgili sözde bilgiler, iftiralar, yalanlar ortaya atılmaya başlandı"

Dilek İmamoğlu, gözaltıların ardından gelen tutuklamalara ve kamuoyunun gösterdiği tepkiye de dikkat çekti:

"Dördüncü günün sonunda Ekrem İmamoğlu ile birlikte onlarca kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Aynı gün, tarihte görülmemiş şekilde ‘Adayımı yanımda, sandığımı önümde görmek istiyorum’ diyerek Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için milyonlar sandıklara koştu. Her geçen gün destek daha da arttı. 25.1 milyon vatandaşımızın oyuyla Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı seçildi."

Ancak bu sürecin ardından operasyonların durmadığını, tersine yoğunlaştığını Dilek İmamoğlu şöyle belirtti:

"Ama her geçen gün operasyonlar da dalga dalga devam etti. Gizli tanık ifadeleriyle, hiçbir somut delil olmadan özgürlüğünden mahrum bırakılan insanların sayısı her operasyonla arttı. Bu sırada tutuklulara her türlü baskı uygulandı ve tutuklular iftiraya zorlandı"

"BAVULLARDA PARA TAŞINMIŞ DENDİ İDDİANAMEDE YOK"

Yargı sürecinde yaşanan usulsüzlükleri, iftira temelli iddiaları ve medya manipülasyonlarını eleştiren İmamoğlu, şöyle devam etti:

  • "Ortada bir İBB borsası olduğu konuşulmaya başlandı. Gizli tanıklara etkin pişman iftiracılar eklendi. Onların ifadeleriyle operasyonlar genişledi. Daha fazla suçsuz insan haksız uygulamalara maruz kaldı. Ama ortaya hâlâ hiçbir somut delil koyulamadı. Televizyonlarda her gün kasadan paralar çıktı. Bavullarla paralar taşındı. ‘Paraları gömmüşler’ diye akıl almaz yalanlar döndü.
  • İddianamede de yer bulmadı. Ama bu yalanları söyleyen, itibar suikastı yapmaya çalışanlara hiçbir şey olmadı. Onlar ekranlardan yalan saçmaya devam ediyorlar. Çıkan iddianame hukuken o kadar boş ki, tüm bu operasyonları savunanlar bile arkasında duramadı.”

"VİCDANINIZ RAHAT MI?"

İddianamenin yayınlanmasının ardından kamuoyunun ikna olmadığını ifade eden Dilek İmamoğlu, yargı eliyle siyasete müdahale yapıldığını söyledi:

  • Davanın TRT'den canlı yayınlanması talebimize başta olumlu yaklaşanlar iddianameyi gördükten sonra seslerini çıkarmaz oldular.
  • Çünkü bu bomboş iddiaları savunamayacaklarını anladılar. Ortada suç yok. İsnat edilen suça karşı delil yok. İnsanlar aylardır tutuklu ama iddianamede isimleri bile yok.
  • Hatta ortada yargılama niteliği taşıyan bir iddianame bile yok. Ne var biliyor musunuz? Usulen hazırlanan bir iddianame ve yargı eliyle siyasete müdahale var. Aylardır evlatlarından ayrı kalmış anneler, babalar var.
  • Annesinden koparılmış çocukların cevaplanamayan soruları var. Annesini görebilmek için kilometrelerce yol giden gençler var. Evladını ziyaret etmek için her ay saatlerce bekleyen elleri öpülesi büyüklerimiz var.
  • İftiracı olması için zorlanan, günlerce yerde yatırılan bürokratlar var. Şimdi bu operasyonları yürüten bir avuç kişiye soruyorum. Siz bu yılın muhasebesini nasıl yapıyorsunuz? Vicdanınız rahat mı? Canlarımızı sevdiklerimizi haksızca hukuksuzca tutsak edenler mutlu musunuz? Sizler onların suçsuz olduklarını çok iyi biliyorsunuz.
  • Birer siyasi rehin olduklarını çok iyi biliyorsunuz. Bizler bu soğukta buradayız. Sevdiklerimiz ise içeride huzurlu musunuz?
  • Sizler sıcak evlerinizde ailenizle birliktesiniz. Eşinizle çocuklarınızla birliktesiniz. İçiniz vicdanınız rahat mı? Gerçekten soruyorum. İçiniz vicdanınız rahat mı? 2025'in son gününde tüm aileler adına sesleniyorum.
  • Canlarımızı serbest bırakın ve sevdiklerimizi hukukun gereği olarak tutuksuz yargılayın. Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkına saygı duyun. Anayasal suç işliyorsunuz. İnsanlık suçu işliyorsunuz. Yapmayın.
  • Aylardır içeride tutsak edilen iddianamesi henüz yazılmamış olan belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, yol arkadaşlarımız var.
  • Bir an önce iddianamelerinin yazılmasını istiyoruz. Haksız ve hukuksuzca onlarca insanı özgürlüklerinden mahrum etmeyin.
  • Ailelere zulmetmeyin. Yapmayın. Bu kötülüklerinizi, bu adaletsizliğinizi 2026 yılına taşımayın. Vazgeçin. Bu kirli oyunun arkasından çekilin. Bu uygulamaların ne ülkeye, ne de ülkenin tek bir vatandaşına faydası var.
  • Yapmayın. Haftalardır, aylardır sesimizi çıkarıyoruz. Gündüz vakti elimizde fenerle hukuk arıyoruz. Ülkemizi düşünüyorsanız sesimize kulak vermek zorundasınız. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu ısrarla sürdürüyorsunuz.
  • Hiçbir günahı olmayan gençleri saygın bürokratları tutukluyor. Ailelerin ahını alıyorsunuz. Yapmayın.

"2026 VİCDANIN YILI OLSUN"

Konuşmasının sonunda 2026’ya bir çağrıyla seslenen Dilek İmamoğlu, süren tutuklamaların sona ermesini istedi:

  • Biz ülkemize reva gördüğünüz bu adaletsizliği demokrasi tarihimize bıraktığınız bu kara lekeyi yargıyı düşürdüğünüz durumu unutmuyoruz. Unutmayacağız. Unutturmayacağız. 2026 vicdanın, adaletin, demokrasinin yılı olsun. Yaşanan haksızlıklar hukuksuzluklar artık son bulsun. Tutsaklar ailelerine çocuklar anne babalarına kavuşsun. Aileler olarak tüm dileğimiz budur. Önce adalet, önce hürriyet.
  • "Canlarımızı serbest bırakın ve sevdiklerimizi hukukun gereği olarak tutuksuz yargılayın. Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkına saygı duyun. Anayasal suç işliyorsunuz. İnsanlık suçu işliyorsunuz. Yapmayın. Aylardır içeride tutsak edilen, iddianamesi henüz yazılmamış olan belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, yol arkadaşlarımız var. Haksız ve hukuksuzca onlarca insanı özgürlüklerinden mahrum etmeyin. Bu kötülüklerinizi, bu adaletsizliğinizi 2026 yılına taşımayın. Vazgeçin. Bu kirli oyunun arkasından çekilin."

MUSTAFA AKIN'IN ŞİİRİNİ OKUDU

Son olarak eşinin yakın koruma müdürü Mustafa Akın’ın 25 Aralık 2025 tarihli bir şiirini okuyan İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

  • "İnsan ne için yaşar bilir misiniz?
  • Onur ve haysiyeti için ve onu kaybetmemek için.
  • Neden mi?
  • Onların inandıkları değerleri ve ilkeleri, bir de duruşları var ki ondan.
  • Özgürlükleri kısıtlanmış, bir de hastalıklarına aldırmayıp ellerine kelepçe vurdurmamak için doktora bile gitmezler ondan.
  • Selam olsun onurlu duranlara, selam olsun haysiyetini koruyanlara, selam olsun umudunu kaybetmeyenlere, insanca yaşayanlara.”

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi