Türkiye bir şiddet sarmalı içine girdi. Güpegündüz uzun namlulu silahlı çatışmalardan korkunç kadın cinayetlerine kadar art arda yaşanan olaylar yurttaşları sarstı.
Beyoğlu'nun ortasındaki tecavüz girişimine gelen serbest bırakılmaya gelen tepki ile sapıkların yakalanması tepki yarattı.
Yurttaş, sosyal medyada olmadan bürokratik mekanizmanın harekete geçmemesine tepki gösterdi.
Sosyal medyadaki yayınları ile tanınan ve son dönemin en popüler tarihçilerinden olan Emrah Safa Gürkan, Türkiye'nin içine girdiği şiddet sarmalına isyan etti.
Emrah Safa Gürkan, X hesabından yaşanan olayları özetleyip suçlulara karşı yetersiz önlemlere isyan etti. Adeta AKP Türkiyesi'nin otoportresini özetleyen Gürkan'ın paylaşımı yüz binlerce kez görüntülendi. Gürkan, son dönemde yaşanan şiddet sarmalı ve suçlulara karşı cezasızlık algısı yaratan her şeyi tane tane şöyle anlattı:
"BİLGİLERİMİZ ÜÇ KURUŞU SATIŞTA"
- "Vatandaşlık bilgilerimiz çalınıyor, üç kuruşa satılışa çıkarılıyor.
- Hukuk sistemi komple tıkanmış. Af diye bir kavram, kader mahkumu diye bir laf var.
- Kadınlar güpegündüz metroda, sokakta tacize uğruyor, tacizciler serbest bırakılıyor. Mağdur şikayette bulunurlarsa adresini öğrenen sapığın kapısına dayanması an meselesi.
- Daha da fecisi ortaya çıktı ki, iş artık çocuklara kadar inmiş. Onlar bile emniyette değil.
- Devlet komple devreden çıktı. Hiçbir çözüm üretmiyor, sorumluluk almıyor. Bizi tek başımıza bıraktı resmen.
"PROBLEMLERİ AŞMAK SOSYAL MEDYA KULLANICILARA DÜŞTÜ"
- Uzun uzun düşünülüp, yatırım yapılıp çözülmesi gereken problemleri aşmak sosyal medya kullanıcılarına düştü.
- Suç oluşturacak bir şey oluyor mesela, uzun bir müddet kimse dokunmuyor. Sonra burada gündeme gelirse sistem harekete geçiyor.
"UTANMADAN SUÇU MAĞDURA ATIYORLAR"
- Ve bu kaosta bir de suçu mağdura yıkan güçperestler var. Suçu utanmadan mağdura atıyorlar (o saatte orada ne işi vardı, şöyle giyseydi, böyle yetişseydi).
- Bunların tribal mantığına göre, başına bir şey gelen insan kendini savunamadığı için başına geleni hak ediyor.
- Yani TR'deki sistemin parçaları bir bütüne hizmet etmiyor. Tüm sistemlerin kötü yanları alınmış gibi.
- Devlet bazen çok güçlü, bir lafınla içeri girebilirsin. Ama suçlular sokakta geziyor.
- Seçimin var ama sloganlara sıkışmış siyasetten öteye gidemiyorsun. Fazladan seçimin var diye EYT, af gibi madden ve manen problemli sonuçlar ortaya çıkıyor.
- Neoliberal bir ekonomik sistemin var, her şey para olmuş ama suçluları koyacak hapishane yapmaya bile para ayırmamışsın.
"ÖZGÜR DEĞİLSİN AMA GÜVENDE DE DEĞİLSİN"
- Özgür değilsin ama güvende de değilsin.
- Eğitime bir araba para harcıyorsun ama çocukların durumu ortada. Kazara kendini eğiten biri de memlekette kalmıyor.
- Genç nüfusun çok ama her şeyi yaşlılar yönetiyor.
- İçkide bir araba vergi var ama uyuşturucu kullanımı artmış
- Çözüm önerilmesi gereken kısma geldim. Ama bir çözümüm yok. Kimsenin de olamaz. Tek bir kişinin vs. içinden çıkabileceği bir şey değil bu. Böyle bir iki yılda da çözülmez. Yapısal olarak bu kadar çelişkili bir sistem nasıl onarılır bilmiyorum.
- İçinde bulunduğum ruh halini yansıtmadan soğukkanlı yazmaya çalıştım. Gaza gelmeden mantıklı düşünmek için de düşündüm bayağı yazmadan. Vallahi de aklıma en ufak bir çözüm gelmedi.
- Bunu bir kişi de çözebilir mi emin değilim. Bunun için kurumlar olur, yıllar içinde geliştirilmiş metotlar vs. olur. Böyle kriz anında aceleyle üretilmiş palyatif şeylerle olmaz. Yani bir yol haritası olur, önceden yapılmış saptamalar olur, bilim üreten kurumların olur vs. vs.
"GELDİĞİMİZ YERDEN ÇOK GİTTİĞİMİZ YER KORKUTUYOR"
- Geldiğimiz yerden çok, gittiğimiz yer korkutuyor beni. Bu yapısal faktörlerin hiçbiri yok. Yani kazanman imkansız. Bilmiyorum çok mu sistemik düşünüyorum ama en basit problemleri bile çözemezsin. Ancak ötelersin böyle. E biz AVM'ye gitmek için de yaşamıyoruz. Beklentilerimiz var, nasıl olacak?
- Ama ortada bu beklentilere 20 sene içinde bile karşılık verecek bir sistem, yapı yok. E bu sistemde de insanlar havuçla çalışır, hevesle çalışır. Öyle höt zötle ancak niteliksiz işçi çalıştırırsın
- Korkan, endişeli, gelir eşitsizliği nedeniyle emeğinin karşılığını alamayan, kurallara uyduğu için kendisini mal gibi hisseden insanlarla nasıl dünya çapında bir şeyler üreteceksin ki? Böyle sadece inşaat yap, bilet kes, eğlence sektörü böyle nereye kadar gidebilirsin?
- Bilemiyorum, daha da yazardım ama aklıma da pek orijinal şeyler gelmiyor. Milleti de çok gazlamak istemiyorum.
- Benim katkım şu olsun: Bu sorunun böyle tek, kolay uygulanır, basit bir çözümü yok. Binanın temellerinde sıkıntılar oluşmuş.
- Ben bunun düzelmesini beklemek için çok yaşlıyım ya.