TİP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında yaptığı konuşmada yoğun bir baskı ortamında seçime gidildiğinin altını çizen TİP sözcüsü, "Basının abluka altında olduğu, yargının abluka altında olduğu, her önüne gelene cezalar kesildiği bir ortamda seçime gidiyoruz. Ve bu gittiğimiz ortamda AKP bize ‘Her şey benim kafamın istediği gibi olacak’ diyor" dedi. Kadıgil sözlerine şöyle devam etti:
"Şöyle bir seçim olabilir mi: Aday olup olmayacağına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek, seçimin ne zaman yapılıp yapılmayacağına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek, hangi kanunla seçime gidilecek Recep Tayyip Erdoğan karar verecek; hangi siyasi partilerin seçime girip giremeyeceğine, hangi milletvekillerinin tekrar aday olup olamayacağına, olası siyasi rakiplerinin kendisiyle birlikte yarışıp yarışamayacaklarına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Biz de bu yaptığımız şeyin adına seçim diyeceğiz."
'Seçim bir günden ibaret değildir, bir süreçtir'
Anayasa’yı ve Milletvekili Seçim Kanunlarını referans gösteren Kadıgil, her iki kanunda da çok açık ve net bir şekilde ifade edilen oy verme gününden geriye doğru 60 günlük sürenin ilk günü, seçimin başlangıç tarihi olduğunun altını çizerek şunları söyledi:
"7 Nisan 2023 tarihinde yapılacak bir seçimde bu kanun uygulanabilir mi? Bunun çok net bir cevabı var. Hayır. Bunun aksini söyleyenler hukuki bir yanıt söylemiyor, bunun aksini söyleyenler yalan söylüyor. Çünkü seçim dediğimiz şey bir gün değildir. Seçim dediğimiz şey bir süreçtir. Yani seçim, oy verme gününden ibaret değildir.
6 Nisan 2022’de bir değişiklik yapıldı 7 Nisan’a seçim sandığı kuralım ve yeni seçim kanunuyla gidelim derseniz o zaman Anayasa maddesini ayaklar altına almış olursunuz. Seçim için şu an 18 Haziran konuşuluyor, seçim 18 Haziran’dan ibaret değildir. Öncesi ve sonrası vardır. Bunu söyleyen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçim Kanunu. Yani seçim 18 Haziran’daysa, kanuni süre olan 60 günü geriye sarın, olağan seçim takvimi 18 Nisan 2023 tarihinde başlamış olacaktır. Bu bir realitedir, bunun aksini kimse iddia edemez. Yeni değişikliklerle seçim yapmak istiyorlarsa seçimin gününü değil seçim takviminin başlangıç gününü en erken 7 Nisan’a koymak zorundalar. Bu bir mecburiyettir."
“YENİ SEÇİM KANUNU İLE SEÇİME GİDECEKSENİZ ERDOĞAN ADAY OLAMAZ”
Yeni seçim kanunu ile seçime gidilmek istenmesi durumuna yönelik olarak ise Kadıgil şu ifadeleri kullandı:
"İlla yeni seçim kanunu ile gideceğiz diyorsanız; Recep Tayyip Erdoğan bir kere daha aday olamaz. Çünkü hukuki olarak burada teorik tek bir aralık var. Olağan seçim tarihine uyulacaksa seçim takvimi 18 Nisan’da başlar. Yeni seçim kanunuyla seçime gitmek istiyorsan 7 Nisan tarihinde seçim takvimini başlatmak zorundasın. Yani Erdoğan ve AKP’nin hukukçu kurmayları; Erdoğan ile seçime gitmek hem de yeni yasayı uygulamak istiyorsanız yapacağınız tek bir şey var: 7 Nisan’da seçim kararı alacaksınız, 16 Nisan’da da sandığı önümüze koyacaksınız. Bunun başka bir yolu yok. Her ne kadar medyada Erdoğan’ın kaçıncı dönemi olduğu tartışılsa da burada tartışılacak hiçbir şey yok. Anayasa’nın hükmü açık, yorumlamaya içtihatlar bakmaya hiç gerek yok lafzı açık."
'Erdoğan aday olmak istiyorsa Meclis’ten icazet alacak'
TİP Sözcüsü, Cumhurbaşkanının görev süresi konusunda Anayasa hükmünün açık olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır, bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı seçilebilir. Recep Tayyip Erdoğan iki defa cumhurbaşkanı seçildi. Üçüncü kez seçilmesinin tek bir yolu var: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin erken seçim kararı alması. 18 Nisan’dan itibaren bu karar zaten alınamaz. 18 Nisan’a gelirsek erken seçim dönemine girmişiz demektir. Erdoğan ‘Ben aday olmak istiyorum ve hukuka uygun bir şekilde aday olmak istiyorum’ diyorsa bir zahmet bu TBMM’nin kapısını çalacak. Partilerden icazetini alacak. 360 çoğunluğu bulmak zorunda. Öyle Bülent Turan’ın iddia ettiği gibi ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın canının çektiği gün koyarız, o gün de aday olur’ falan, yok öyle yağma! Ancak ve yalnızca Meclis erken seçim kararı alırsa Erdoğan aday olabilecek" ifadelerini kullandı.
'AKP ‘Hem karnım doysun hem pastam dursun’ istiyor'
Kadıgil, TİP olarak Erdoğan’ın aday olmasını ve büyük bir hezimete uğramasını istediklerini belirterek, "Biz Erdoğan’ı sandıkta gömmek istiyoruz, sandıkta büyük bir hezimete uğratmak istiyoruz. Ancak bunun tek yolu Erdoğan’ın doğru düzgün ve Anayasa’ya uygun bir şekilde aday olup karşımıza gelmesinden geçer. Hem yeni seçim kanunuyla seçimlere girelim hem Erdoğan aday olsun, hem pastam dursun hem karnım doysun… Yok öyle bir şey" şeklinde konuştu.
'Gün AKP-MHP blokunu Meclis'teki en küçücük yere nasıl sıkıştırırız günüdür'
Son olarak muhalefet partilerine seslenen TİP Sözcüsü sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Ali İhsan Yavuz’un yerel seçimlerde kullandığı deyimiyle ‘Bu seçimlerde de hiçbir şey olmasa bile bir şeyler mutlaka olacak’. Bu yaşadıklarımız bunun göstergesi. Biz ‘Aman mağdur olmasın, adaylığına itiraz edersek mağduriyet doğar, yeni seçim yasasıyla da seçime gidelim. Biz ne dersek diyelim YSK istedikleri gibi karar verecek ne uğraşalım’ dersek bu siyasetsizliktir.
Bu ülkenin anayasasının ayaklar altına alınmasına bir kere müsaade ederseniz -ki daha önce ettiğinizde neler olduğunu ve ne sonuçlar doğurduğunu hepimiz gördük- Anayasayı ayaklar altına alırsak, tüm muhalefet bunun altında kalırız ve sonuçlarıyla hepimiz yüzleşiriz. Çünkü gün ‘Sen kaç sandalye kazanacaksın, ben kaç sandalye kazanacağım; o yasayla mı gidelim bu yasayla mı seçime gidelim’ günü değildir. Gün; AKP-MHP blokunu bu Meclis’teki en küçücük yere nasıl sıkıştırırız günüdür.
Eski seçim yasasını değiştirmelerinin sebebi tam olarak budur. O yüzden biz TİP olarak; Anayasa ve seçim mevzuatının tam olarak uygulanması için elimizden gelen her şeyi yapmaya ve daimi olarak bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Tüm muhalefete de bir sorumluluk çağrısı yapmakta fayda var. Eğer ki; hukukun uygulanmayacağını siz daha önden kabullenip edip bir seçime giderseniz kusura bakmayın ama hiçbir yurttaşımızı bu seçimlerin güvenilir olduğunu ve oyunun güvende olduğunu, bu seçim sonuçlarının meşru olduğuna ikna edemezsiniz."