Son dönemde İstanbul’da görünürlüğü artan yeni nesil çeteler ülke gündeminde önemli bir yer tutar hale geldi. Konuya ilişkin çarpıcı araştırma ise Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden geldi. Enstitünün Veri Analizi ve Araştırma Direktörü Yağmur Uzunırmak, konunun siyasi partiler veya ideolojik kimlikler üzerinden değil, yapısal sosyolojik dinamikler üzerinden okunmasının daha doğru olacağını ifade etti.
Seçim verileri, mahalle profilleri ve sosyal mobilite göstergeleri üzerinden yapılan incelemeler, AKP’nin aldığı ilçelerde çeteleşmenin artığını gösterdi.
TÜRKİYE EKONOMİK ENTEGRASYONDA SON SIRADA
Analizde kullanılan uluslararası veriler, Türkiye’nin yüzde 38,4 ile “hayatı boyunca hiç kazanç karşılığı çalışmamış bireylerin oranı”nda karşılaştırılan ülkeler arasında ilk sırada olduğunu gösteriyor. Bu oran, Türkiye’de emek piyasasına katılımın oldukça düşük olduğuna işaret ediyor.
Bu grubun yaklaşık yüzde 75–80’ini kadınlar oluştururken, eğitim düzeylerinin büyük bölümünün ilkokul veya daha düşük seviyede olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre ebeveynlerin, özellikle annelerin eğitim düzeyi çocukların geleceğini belirleyen en kritik faktörlerden biri. Nitekim veriler, lise altı eğitimli annelerin çocuklarında üniversite mezuniyet oranının yüzde 21,8 iken, yükseköğrenimli annelerin çocuklarında bu oranın yüzde 83,5 olduğunu ortaya koyuyor.
SİYASİ TERCİHLER SOSYO-EKONOMİK YAPIYLA ÖRTÜŞÜYOR
Veriler, ekonomik entegrasyonu düşük seçmen gruplarının belirli partilere yönelme eğilimlerinin yüksek olduğunu gösteriyor. AKP’nin, hayatı boyunca hiç çalışmamış bireyler arasında yüksek oy aldığı, DEM Parti’nin ise işsizliğin yoğun olduğu bölgelerde güçlü bir desteğe sahip olduğu ifade ediliyor.
Mahalle bazlı sandık sonuçları incelendiğinde, çete faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgelerde hem AKP hem DEM Parti oylarının İstanbul ortalamasının üzerinde seyrettiği örnekler bulunuyor. Araştırmacılar, buradan siyasi tercihlerle çeteleşme arasında nedensel bir bağ değil, ortak sosyo-ekonomik koşulların izlenmesi gerektiğini vurguluyor.
“NESİLLER BOYU YOKSULLUK” GÖZLEMİ
Söz konusu bölgelerin ortak noktasının yoksulluk, düşük eğitim seviyesi, sınırlı sosyal hareketlilik ve hizmetlere erişimdeki eşitsizlikler olduğu belirtiliyor. Bu tespitin akademik çalışmalarda da karşılığının bulunduğu, sosyal mobilite verilerinin Türkiye’nin gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük seviyede olduğunu gösterdiği ifade ediliyor.
Sedat Peker’in daha önce kamuoyuna yansıyan açıklamalarında da çeteleri oluşturan gençlerin “dedeleri fakir, babaları fakir, kendileri fakir” olan kesimlerden geldiği yönündeki değerlendirmesi, araştırmacılar tarafından “sosyal mobilite yetersizliği” kavramıyla ilişkilendiriliyor.
BREZİLYA KARŞILAŞTIRMASI: TÜRKİYE ERKEN EVREDE
Analizde, Brezilya favelalarında yapılan saha gözlemlerine de yer veriliyor. Yazar, Brezilya’nın bugün kartellerin etkin olduğu bir yapıya sahip olsa da Türkiye’nin henüz bu noktada olmadığını, ancak yoksulluğun kuşaklar boyunca aktarıldığı, devlet hizmetlerinin sınırlı kaldığı bölgelerde benzer dinamiklerin erken aşamalarının görüldüğünü ifade ediyor.
Brezilya örneğinde, devletin uzun süre hizmet götüremediği alanlarda suç örgütlerinin otorite kurduğu, halkın birçok temel hizmete karteller aracılığıyla eriştiği belirtiliyor.
“TÜRKİYE İÇİN ERKEN UYARI”
Araştırmacıya göre İstanbul’un çeperlerinde yer alan bazı mahallelerde uzun yıllara dayanan göç, eşitsizlik ve hizmet eksikliği nedeniyle birikmiş sosyo-ekonomik sorunlar bulunuyor. Bu koşullar, yeni nesil çetelerin ortaya çıkışında belirleyici rol oynuyor.
Sonuç bölümünde ise devletin bu mahallelere nitelikli eğitim, güçlü sosyal hizmetler ve güvenli yaşam ortamı sağlayamamasının sorunun temelini oluşturduğu vurgulanıyor. Uzmanlara göre gerekli müdahalelerin yapılmaması durumunda Türkiye’nin, bugün Brezilya’nın karşı karşıya kaldığı güvenlik sorunlarının erken evrelerini yaşayabileceği ifade ediliyor.