Taşlar şimdi yerine oturdu! Meğer onlar uçağa gazetecilik yapsın diye alınmıyormuş

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağına alınan gazetecilere sormaları gereken soruların önceden verildiği ortaya çıkmıştı. İktidar medyasını birbirine katan tartışmalara gazeteci Ersoy Dede itiraf gibi bir açıklamayla dahil oldu. Dede "Cumhurbaşkanı, gazetecileri gazetecilik yapsınlar diye değil, dış temaslara şahitlik etsinler diye götürüyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisi sırasında yanında götürdüğü gazetecilere soruların önceden verilmesi tartışmalara neden olmuştu.

Faruk Bildirici'nin ifşa ettiği olayın ardından iktidara yakın isimlerden bir bir itiraf gibi açıklamalar gelmeye başladı.

Erdoğan'ın uçağının gediklilerinden Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Bildirici'ye karşı yazdığı yazıda yöntemi "İletişim Başkanlığı, gazetecilere “Hangi soruları soracaksınız” diye soruyor. Bunun amacı da belli: Mükerrer soru olmasın, sorular hep aynı konuda olmasın, sorular çeşitlensin" ifadeleriyle açıklamıştı.

Ardından tartışmalara Cem Küçük de dahil olarak söz konusu yönteme tepki göstererek "Aslında bu yanlış bir uygulama. Cumhurbaşkanı Erdoğan en zor zamanlarda manşetlerle çarpışa çarpışa geldi. Medya hep muhalifti. Şimdi medyanın çoğunluğu hükûmet yanlısı. Zaten ters ne sorabilir ki uçaktaki gazeteciler!.." demişti.

TAŞLAR ŞİMDİ YERİNE OTURDU!

Tüm bu tartışmaların ardından iktidara yakın isimlerden Ersoy Dede, sipariş sorularla gündem olan gazetecilerin Erdoğan'ın uçağına binmekteki asıl görevlerini açıkladı.

Tartışmaların anlamsız olduğunu belirten Dede sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda dikkat çeken ifadeler kullandı.

UÇAKTAKİ GAZETECİLERİN GÖREVİ GAZETECİLİK YAPMAK DEĞİLMİŞ

Dede, gazetecilerin sorgulayıcı, sarsıcı, yeri yerinden oynatıcı haberler üretsinler diye değil de diplomatik olaylara şahitlik yapsınlar diye yurt dışına götürüldüğünü söyledi.

"Cumhurbaşkanı gazetecileri, gazetecilik yapsınlar diye değil, kendi bir takım dış politik temaslarına tanıklık etsinler diye beraberinde götürüyor" diyen Ersoy Dede şöyle konuştu:

  • "Cumhurbaşkanı uçağına alınacak olan gazeteciler meselesi, bir basın toplantısına akredite olan gazeteciler konusuyla aynı konu değil. Burada Cumhurbaşkanı gazetecileri, gazetecilik yapsınlar diye değil, kendi bir takım dış politik temaslarına tanıklık etsinler diye beraberinde götürüyor. Orada işte sorgulayıcı, sarsıcı, yeri yerinden oynatıcı haberler üretsinler falan diye götürmüyor. Birtakım önemli anlaşmalar, buluşmalar gerçekleştirdiği zaman bunlar tarihe geçsin diye kendisine yakın bazı isimlerin, ismen, kendisine yakın bazı medya gruplarının görevlendirdiği temsilcileri de beraberinde götürüyor. Onların bu anlara tanıklık etmesini sağlıyor. Bunlar bazen günü gününe orada olan biteni yazarlar ya da yayınlarında söylerler.
  • Bazıları onlarca yıl sonra hatıratlarında dile getirirler. Bu gündelik gazetecilik refleksi içerisinde değerlendirilebilecek bir mesele değil. Önce onu anlayalım. Bu bir basın toplantısı değil yani. Cumhurbaşkanı uçakta, kendisini takip eden, uçağına davet ettiği, kart verip delegasyon aldığı yazarlarla bir araya geldiğinde onlardan bir basın toplantısı gibi gazetecilik yapmalarını falan beklemiyor.
  • Orada sohbet ediliyor. Orada gazeteciler Cumhurbaşkanına birtakım sorular sorarken Cumhurbaşkanı da masada karşısında oturan gazetecileri, arkadaşları gibi sorular soruyor. Diyor ki, "Burada kendi meslektaşlarınızla buluştunuz mu? Bir fikir alışverişi yaptınız mı? Buradaki devlet adamlarıyla görüştünüz mü? İzleniminiz nedir?" diyor. "Bizim temaslarımızı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" diyor.
  • "İyi geçti mi sizce?" diyor. Yani burası Turgut Özal'ın Cengiz Çandar'ı ya da efendim Mesut Yılmaz'ın Yalçın Doğan'ı, Süleyman Demirel'in Yavuz Donat'ı bir yerlere götürdüğü gibi özel bir program. Buradan öyle basın toplantısı ya da bir işte ne bileyim, televizyon söyleşisi gibi bir netice beklemek gerçekten bu meselelere çok uzak olmak demektir."

Siyaset Haberleri