Bugün 21 Eylül Dünya Alzheimer günü. Türkiye’de artan ömür süresiyle birlikte nörolojik hastalıkların oranı da artıyor. Ülkemizde 700 bin Alzheimer hastası bulunuyor.
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Türker Şahiner, yaşadığımız coğrafyanın hastalıklarımız açısından da kaderimiz olduğunu belirtiyor. Geçtiğimiz temmuz ayında düzenlenen Uluslararası Alzheimer Derneği Konferansı’nda yayınlanan çalışmaların sonucuna göre; sosyoekonomik seviyesi düşük bireylerin (gelir/varlık, işsizlik oranları, araba/ev sahipliği ve hane halkı aşırı kalabalıklığı gibi parametreler ile ölçümlendiğinde) daha iyi sosyoekonomik statüye sahip bireylere (ki bunlar yüksek genetik riskli bireyler olsa bile) kıyasla yaşlılıkta demans geliştirme olasılığı önemli ölçüde daha yüksek saptandığı görüldü.
Yüksek maaşa çalışanın belleği daha sağlam
Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, temel ihtiyaçlara zor erişen kişilerin zihinsel işlevleri daha gerilemiş bulunurken; buna karşın ailesi varlıklı olan kişiler yaşlandıklarında daha az bunamaya yakalanıyor ve yaşlılıkta zihinsel işlevleri daha sağlam oluyor. Düşük ücretli işlerde çalışan kişilerin yaşlılıklarındaki bellek işlevleri, yüksek ücretli işlerde çalışmış kişilere göre daha hızlı geriliyor.
Geçim sıkıntısını düşünmek bağışıklığı da düşürüyor
“Dünyanın her yerinde düşük gelir düzeyi ve dezavantajlılık, hastalıklara farklı açılardan zemin hazırlıyor. Bunama ve Alzheimer’da bu yeni gündeme geliyor” diyen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Türker Şahiner, çalışmaların sonuçlarını Türkiye açısından değerlendirdi:
“Bu çalışmalar; ABD gibi yüksek nüfuslu ülkelerde binlerce kişinin katılımıyla yapılan çalışmalar. Güvenli gıdaya, suya ulaşım, hava kirliliği gibi faktörler de etkiliyor. Dünyanın her yerinde hava kirliliği şehrin dezavantajlı bölgelerinde daha fazla görülür. Beslenme, coğrafik şartlar, kuşaklar arası geçiş; yığılma yapıyor. Dolayısıyla gelir düzeyinin belli bir dönem kısıtlı olması hemen bunama veya Alzheimer yapmaz. Coğrafya her açıdan kader, sağlık açısından da kader olduğunu bu çalışmalarda yeni görüyoruz. Bunama ve Alzheimer’dan korunmanın 4 yolu var: Tansiyon ve şeker kontrol altında olacak, evde bile olsa yürümek, bulmaca çözmek, dil öğrenmek gibi zihinsel aktivite ve en zoru da depresyondan uzak durmak. Bunları daha bilinçli yaparsak, korunabiliriz. Maddi sıkıntıyı, geçim sıkıntısını sürekli düşünmek, iç sıkıntısı, bunaltısı en başta immünolojik sistemi tetikliyor, bağışıklığı düşürüyor. Enflamasyonu önlemeliyiz. Bunun için de dozunda Pollyannacılık oynamak olabilir. Ancak en etkilisi, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve daha adil bir gelir dağılımı ile tüm dünyada bunama riskinin de azaltılacağı aşikardır.”