Biz ‘Mehmet Akif’in, ‘Ela Rümeysa’nın ve ‘Mümine Sena’nın adlarının karıştığı uyuşturucu ve seks skandalını günlerdir dehşetle izliyoruz.
Övülen ve hayali kurulan dindar nesil para, cinsellik ve şöhret sınavını kaybedip yozlaşarak, ‘mundar nesil’e dönüşüyor.
Burnumuzu tutarak, itiraf itiraf okuyoruz çürümeyi.
En son Mehmet Akif Ersoy’un konduğu Silivri F Tipi Cezaevi’nde şu ara bir hazırlık var.
Bir ‘ünlü’ mahkumun daha gelmesi bekleniyor.
Hayır, CHP’li belediye başkanlarından söz etmiyorum.
Ne ödünsüz bir gazeteci…
Ne şöhretli bir ülkücü kabadayı…
Ne alengirli ilişkilerin göbeğindeki bir casus…
Ne de yasal bahis kuponuyla yakalanan bir futbolcu…
Silivri, kadın kılığında sahneye çıkan şarkıcı Murat Övüç’ü bekliyor.
Kadın matinelerinin yıldızı
Övüç’ü takip edenler bilir.
Bugün 57 yaşında, bir çocuk babası.
Şöhreti yakalaması bir şarkıyla değil, pandemide Instagram’da “Netflix” diyemediği bir videosuyla mümkün oldu.
Övüç’ün paylaştığı videolarında kullandığı ifadeler, örneğin ‘Öpüyore’si, ‘yanık kaynana’sı, ‘fırfır’ı ve ‘tiktak’ı yüzbinlerin diline dolandı.
Sesi ne berbatsa, tarzı bir o kadar eğlenceli.
Bu yüzden, kadın kılığında çıktığı matinelerin yıldızı oluverdi.
Türkiye’nin hemen her şehrinde ve ilçesinde verdiği konserlerin biletleri günler öncesinden tükeniyor.
Diva dersleri
Bir ara kafa tutar gibi olup sonradan “Divam” diyerek, elinden öptüğü Bülent Ersoy’un direnerek çıktığı sahneden hiç inmeyeceğini düşünüyordu sanırım.
Halbuki Bülent Ersoy’dan alacağı çok ders var.
Ersoy’a 12 Eylül’den sonra, 1981 yılında kadın kılığında sahneye çıkma yasağı uygulanmıştı. Gerçekte kanunda yazılı bir yasak yoktu. Fiili bir yasaktı bu. Ersoy, hukuksuzluğa boyun eğmedi.
Yasak 1988’de kendiliğinden kalktı.
O yıl Başbakan Turgut Özal’ın doğum gününde şarkılar söyledi.
Ersoy’un ‘Bülent Hanım’ olduğunu kabul eden devlet Övüç’ün başörtüsü takmasına tahammül etmedi.
Yargılanıyor, hesabı kapatıldı
Övüç, 24 Kasım 2024’te havalimanında uçak beklerken, başına başörtüsü geçirip video çekti. Instagram’da paylaştığı videosunda, “Aa, kız ne mi yapsam yakışır kız. Bak. Buyur” diyor.
İslamcı basın sekiz saniyelik videoyu bir hafta geç fark etti.
Övüç’ün başörtüsüyle alay ettiğini ileri sürdüler.
Gerçekte eşcinsel bir şarkıcının başörtüsü takmasına bozulmuşlardı.
Övüç, 4 Ocak 2025’te halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan gözaltına alındı. Ertesi gün tutuklanması istemiyle İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarıldı. Övüç, “Sadece boyun şalıydı. Başıma taktım” dedi.
Haftada bir gün imza şartıyla bırakıldı.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrikten dava açıldı.
İddianamede Övüç’ün “Paylaşım ile söz ve beyanlarının halkın bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu” iddia edildi.
Davayla kalsa yine iyi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı harekete geçti.
Övüç’ün birkaç milyon takipçisi bulunan hesabına erişim engeli getirildi.
Övüç, baktı ki tutuklanacak…
Smokinle sahneye almaya başladı.
İki yıl önceki video
Fakat bu kez iki yıl önce çektiği, başörtülü bir başka videosunu bulup sosyal medyada dolaşıma soktular.
Övüç, videoda hiçbir şey söylemiyor, elindeki pırlanta yüzüğünü gösteriyor. Fonda arabesk şarkı çalışıyor.
Övüç, gece yarısı evinden gözaltına alındı.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.
İfadesinde “Bu videolarımın hepsi iki yıl öncesine aittir. Mizah amaçlı çekerim. Hava soğuktu. Uçaktayken başıma aldım. Konuşmam dahi yoktur” dedi.
Hakimlik Övüç’ün tutuklanmasına karar verdi.
Övüç’ün avukatı Çağdaş Çelik, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu için fiziki bir sonucun olması gerektiğini ifade ediyor. Çelik, şöyle devam ediyor:
“İki yıl infial yaratmayan video bir magazin sayfası yayınlayınca mı yaratacak? Dini değerleri aşağılama suçlaması yöneltilse dahi ceza aralığı altı ay ile bir yıl arasıdır ki, bu suçtan tutuklanamaz. Resmen zorla tutuklattılar. Aynı suçtan Çağlayan Adliyesi’nde serbest bırakılan Övüç, Küçükçekmece’de savcılıkta ifadesi alınmadan tutuklandı.”
Övüç, şu an Metris Cezaevi’nde.
Çelik, müvekkilinin hafta içi Silivri’ye sevk edileceğini ifade ediyor.
Tarihte ilk
Tarihte ilk kez bir erkek, mizah için başörtüsü taktı diye içeriye atılıyor.
Övünç, eşcinsel değil de, heteroseksüel bir erkek olsaydı bu bir şaka kabul edilir, gülünüp geçilirdi. Ancak İslamcı basının gözünde Övüç, ‘Lut kavminden’ olduğu için cezalandırılıyor.
Övüç’ün dini değer ve sembollere yönelik hiçbir eylemi yokken (Zaten paylaştığı videolardan dindar olduğu anlaşılıyor) İslam’a saldırmakla suçlanıyor.
İslamcı basın, tarikat ve cemaatler, din adamları, siyasi partiler Övüç’ü eleştirebilir.
Ancak mahkemeler dini gerekçelerle karar veremez.
Eşcinsel bir erkeğin başörtüsü takması Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmış bir eylem değildir.
Bülent Ersoy’a 1981’de yasalarda yazılı olmadığı halde kadın kılığında sahneye çıkma yasağı uygulamak neyse bugün Övüç’e başörtüsü takma cezası vermek odur.
Övüç’ü içeride tutarsanız…
Anadolu’nun göçebe geleneğinde var olan, düğün ve şenliklerde kadın kılığında oynayan erkeklere ne yapacaksınız?
Silivri’de zenneler koğuşu mu açacaksınız?
MHP'nin gönlündeki İçişleri Bakanı, Bülent Turan mı?
Ülkücüler önceki gün İstanbul’da bir düğünde buluştu.
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, dünya evine girdi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, bu mutlu gününde Aydın’ı yalnız bırakmadı.
Davetliler arasında AK Partili tek bir isim vardı:
İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan.
Turan, AK Parti’de Bilal Erdoğan’a yakın diye biliniyor.
Ali Yerlikaya’dan sonra İçişleri Bakanlığı için adından söz edilenlerden biri de Turan.
Bu ihtimalden mi bilinmez, Yerlikaya ile Turan arasında soğuk rüzgarlar esiyor.
T24’te Tolga Şardan’ın yazılarından biliyoruz…
Yerlikaya, 2026 yılı bütçe çalışmalarında Turan’ı görevlendirmedi.
Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın annesinin cenaze töreni için kalkan bakanlık uçağına Turan’ı davet etmedi. Turan, kendi imkanlarıyla Elazığ’a gidip cenazeye katıldı. Yerlikaya ve Turan, cenazede yan yana gelmedi.
Bakanlık katındaki gerginlik halen devam ediyor.
Öte yandan, bu köşeyi okuyanlar MHP lideri Bahçeli’nin Yerlikaya’nın üzerini çizdiğini biliyor.
Geçen eylül ayında Özel Harekat Başkanı Süleyman Karadeniz’in de aralarında olduğu, yedi üst düzey ülkücü emniyet müdürünün merkeze ya da pasif görevlere çekilmesi MHP’lileri kızdırmıştı.
Turan’ın katılımı bir davete icabetten ibaret mi…
Yoksa MHP’nin kimi İçişleri Bakanlığı’nda görmek istediğinin işareti mi?
Dün Turan’ı aradım.
Bu soruyu doğrudan kendisine sordum.
Turan, şöyle dedi:
“Biz dostluklarımızı ve arkadaşlıklarımızı belirlerken, ölüm ve düğünü planlarken siyasi refleksin ötesinde davranırız. Fatih Aydın bizim arkadaşımız. Bizzat gelip düğününe davet etti. Ben de düğünde olmayı görev bildim. Ben eski Bayrampaşalıyım. Düğün Bayrampaşa’daydı. Fatih Bey de Bayrampaşalıdır. Konuya siyasi mülahazanın ötesinde baktım. Konunun Ali Bey (Yerlikaya) ile iyi olmasının kötü olmasının zerre kadar önemi yok. Çok kötü de olsa çok iyi de olsa ben düğünlere, ölümlere, doğumlara katılırken siyasi refleksle bakmam. Hiç alakası yok. Ama gidiyorum, gideceğim. Bundan rahatsız olan varsa da olsun. Ülkü Ocakları önemsediğim ve takip ettiğim bir vakıf. Tabi ki Onun başkan yardımcısını da önemsiyorum. Orada olmayı görev bildim.”
Turan’a Yerlikaya ile arasındaki soğukluk iddiasını da sordum.
“Düğünde bırakalım konuyu” diye cevap verdi.
Diğer yandan, ülkücü kimliğiyle bilinen Kırıkkale Valisi Mehmet Makas da düğündeydi.
Mehmet Akif Ersoy, Hakan Fidan’a gerçekten yakın mı?
İslamcı geçmişe sahip ve iktidara yakın gazeteci olarak bilinen Mehmet Akif Ersoy, çıkarıldığı hakim karşısında, başından geçenler için “Siyasi bir operasyon” demişti.
Ersoy, iki gün sonra cezaevinden yaptığı açıklamada bu görüşünden çark etti etmesine ama…
Erdoğan sonrasına ilişkin bir iç iktidar mücadelesinin verildiği tezi, en revaçtaki senaryo.
Ciner’in Habertürk ve Show TV’yi Can’a satması da…
Her iki gruba soruşturma başlatılması da…
Habertürk’e el konması da…
Mehmet Akif Ersoy’un tutuklanması da…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a operasyon diye yorumlanıyor. Gel gör ki Dışişleri Bakanlığı kaynakları Ersoy’un Fidan’a yakın olduğu iddiasını reddediyor.
Bakanlık koridorlarında şöyle konuşuluyor:
“Hakan Bey’e hiçbir yakınlığı yok. Ne görüşmüş ne tanışmışlar. Belki 23 Nisan ve 29 Ekim gibi resmi etkinliklerde karşılaşmış olabilirler. Bunun dışında ne herhangi bir telefon irtibatı ne de özel ilişkisi var. Ancak Hakan Bey’in basın ekibinden bazı kişiler, TV yöneticisi olduğu için kendisiyle temas etmiş olabilir. Malum, bu kişi Cumhurbaşkanı’nın uçağına da binmiş, geziye de gitmiş.”
Bakanlık koridorlarında Ersoy’un kendisini hem medyada hem de iş adamlarına “Hakan Fidan’a yakınım” diye tanıttığı iddia ediliyor. Bu nüfuz kullanımının Ersoy tutuklandıktan sonra fark edildiği ve Fidan’ı çok öfkelendirdiği söyleniyor.
“Habertürk soruşturması Fidan’a yönelik operasyondur” söyleminin FETÖ’ye ait olduğu ileri sürülerek, şöyle devam ediliyor:
“FETÖ, Hakan Bey’i 2012 yılından beri hedef alıyor. Şimdi ise ‘Operasyon Fidan’a yapıldı’ diye konuşuluyor. Hatta ‘Habertürk, Fidan için alınmış’ deniyor. Hakan Bey’in ne Habertürk ile ne de herhangi bir medya grubuyla bir bağlantısı olabilir. Bu şayianın merkezinde FETÖ var.”
Ersoy’un, kendisini Fidan’a yakın göstermesinin FETÖ’nün bu söylemine kaynaklık ettiği anlatılıyor.