Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015'te terör örgütü IŞİD'in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısının üzerinden 7 yıl geçti. 33 kişinin hayatını kaybettiği katliama ilişkin görülen davada sanıklardan Yakup Şahin, IŞİD’in Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirdiği katliamda da sanık durumunda. Yakup Şahin, Suruç davasında 34 defa ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilirken, yargılama firari iki sanık yönünden devam ediyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi 2. sınıf öğrencisiyken katliamda hayatını kaybeden Hatice Ezgi Sadet'in babası Ali Sadet halktv.com.tr'ye katliamdan sonra yaşanan sürece dair değerlendirmelerde bulundu. Dosyada 19 ay gizlilik kararı bulunduğunu hatırlatan Ali Sadet, kendilerine ifadelerini bulundukları yerlerden verip, göndermelerinin istendiğini söyledi. Ancak bunu "Gelmeyiniz, ifadenizi gönderin, biz burada kararı bağlarız" olarak yorumladıklarını ve kabul etmediklerini belirterek "İstediğiniz yere götürün, biz oraya geleceğiz, davacı olacağız" dedi.
'Her duruşmada zorluklarla karşılaştık'
İlk duruşmada 6 saat boyunca güneşin altında beklediklerini belirten Ali Sadet, davanın görüldüğü mahkeme salonunun konumuna işaret ederek "İlk duruşmada bizi bir dağın başında tuttular. 'Yeter ki gelmeyin buraya.' Açıkça bunu söylemiyorlardı ama söylemek istedikleri buydu. Biz her duruşmaya gittik. Her gittiğimiz duruşmada da mutlaka zorluklarla karşılaştık. Çeşitli uygulamalarla bizi orada bıktırmaları, uzaklaştırmaları... Biz bunları da kabul etmedik" dedi.
'İlk günden itibaren sanık sandalyeleri boştu'
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Hilvan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmalara girdiklerinde telefonlarının ve kalemlerinin alındığını belirten Ali Sadet, "Alınsın, bunlara da razı olduk. Kadınların çantalarına bile el konuldu" ifadelerini kullandı.
"İlk günden itibaren suçlu sandalyeleri boştu. Mahkeme kendi verdiği kararı uygulamayan bir mahkeme oldu" diyen Sadet, şunları söyledi:
"SEGBİS'le bağlandı sanık, bizlerle dalga geçti. Suruç'ta bulunan bir kızımız mahkemeye dahil olmak istedi hakimin o kızımıza verdiği cevap şu: Sen nasıl bir zarar gördün?"
Sadet, aynı hakimin SEGBİS'le davaya katılan Yakup Şahin'e "Orada mı ifade vermek istersin, buraya mı gelmek istersin?" diye sorduğunu da belirtti.
'Tanıklar kabul edilmedi'
"Yani sanki biz suçluyuz, biz oradaki sanık sandalyesindeyiz" diyen Sadet, "O da bizi suçlatan bir konuma geldi. Birçok deliller kabul edilmedi, tanıklar kabul edilmedi, dinletilmedi. Mahkeme Yakup Şahin adlı şahsa ağırlaştırılmış cezayı verdi. Bir kişiyle olayı kapatmaya çalışıyor" diye konuştu.
'Bir daha böyle ölümler olmasın'
"Adalet yerini bulsun" diyen Ali Sadet, bir suçun üzerini örtmenin bir başka suça davetiye çıkarmak olduğunu ifade etti ve "Çorum, Sivas, Roboski davalarının üstü örtülmemiş olsaydı bu patlamalar olmazdı, bu insanlar ölmezdi. Eğer Suruç davasının üzerine hızlı bir şekilde gidilseydi belki Ankara'da, İstanbul'da patlama olmazdı" dedi.
Yaşananın sadece kendi sorunları olmadığını vurgulayan Ali Sadet, "Biz onları bir taş olarak göğsümüze bastık, ölene kadar da basarız. Ancak bizim istediğimiz tek bir şey var; bir daha böyle ölümler olmasın" ifadelerini kullandı.
'Hayatın her anı zor geldi'
Eşi Ferdane Kılıç ve oğlu Nartan Kılıç'ı Suruç Katliamı'nda kaybeden Metin Kılıç da katliamdan sonra yaşadıklarını "Hayatın her anı o günden bugüne kadar zor geldi" diyerek anlattı.
"Sadece mahkeme süreçleri değil tabii ki. Bütün eksiklerimizle yaşayabilmemiz zor bir şey" diyen Metin Kılıç, her adımda kaybettiği eşi ve oğlunun hatıraları olduğunu söyledi. Bununla birlikte geçen süre zarfında baskı gördüklerini de belirten Metin Kılıç, "En ufak şeyde hemen hakkımızda davalar açıldı" dedi.
'Avukatlarımızın hukuki talepleri dikkate alınmadı'
Mahkeme sürecini de değerlendiren Kılıç, "Oraya gittiğimizde orada saatlerce güneşin altında bekletilip, telefonlarımız olmadan, hiçbir haberleşme imkanımız olmadan duruşmayı takip ettik" diye konuştu.
"İlk duruşmalarda sözümüzü kesmediler beklediler belki ama ilerleyen süreçlerde avukatlarımızın hukuki talepleri dikkate alınmadı" diyen Kılıç, ayrıca görülen tazminat davalarına da değindi. Söz konusu davada mahkemenin hem ölenler hem de yaralananlar bakımından Suruç'a gittikleri için yüzde 50 kusurlu olduğuna karar vermesine dikkat çekti.
Metin Kılıç, "Mevcut sistemle adaletin sağlanabileceğine inanmıyorum ama biz yine de adalet mücadelemizi elimizden geldiği sürece sürdürmeye çalışacağız" ifadelerini kullandı.