Tunç Soyer tüm iddialara tek tek yanıt verdi! İşte savunmasının tam metni

Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye iştiraki İZBETON'a yönelik başlatılan soruşturma kapsamında dün görülen tutukluluğuna devam kararı verildi. Dosya kapsamında tek tutuklu kalan tek isim Soyer, sosyal medya hesabından mahkemede yaptığı savunmayı paylaştı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından belediye iştiraki İZBETON AŞ'ye yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, 1 Temmuz sabahı aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya'nın da bulunduğu 157 kişi gözaltına alınmıştı.

Dosya kapsamında sadece Soyer, Aslanoğlu ve Kaya'nın tutuklu olduğu davada 3'üncü duruşma dün İzmir 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Mahkeme, Tunç Soyer'in tutukluluk halinin devamına, Barış Karcı'nın tahliye edilmesine ve Şenol Aslanoğlu’nun ise ev hapsinin kaldırılmasına karar vererek duruşmayı 5 Ocak 2026 tarihine erteledi.

TUNÇ SOYER SAVUNMASINI PAYLAŞTI

Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, duruşmanın ardından mahkemede verdiği savunmasını paylaştı.

Şikayetçilerin verdiği ifadelerde somut bir dolandırıcılık, bir yolsuzluk iddiası olmadığını belirten Soyer, "İfadelerinde hakim olan duygu 'hayal kırıklığı'. Haklı olarak mağduriyetlerinin giderilmesini istiyorlar. Ama burada dinlediğimiz mağdur ve şikayetçilerin beyanlarının aslında bu davanın konusu olmadığını, kooperatiflerin iç işleyişi ile ilgili zaten ayrı bir soruşturmanın ilerlediğini sizler de çokça kez ifade ettiniz" dedi.

Soyer, savunmasının devamında, şikayetçilerin iddialarına birer birer yanıt verdi.

Soyer, konuşmasının tamamnında şunları söyledi:

"Sayın Heyet, Mağdurların, tanıkların ifadelerini dinledim. Genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Sayın iddia makamından da istirham ediyorum dinlerlerse çok memnun olurum, çünkü 162 gün içeride oluşumuzu yeterli görmüyor kendileri. Belki bu 13 dk’nın faydası olur. Şikayetçi olanların ifadelerinde hakim olan duygu “hayal kırıklığı”. Ancak bu hayal kırıklığı ortaya konulurken somut bir dolandırıcılık, bir yolsuzluk iddiası duymadık. Haklı olarak mağduriyetlerinin giderilmesini istiyorlar. Ama burada dinlediğimiz mağdur ve şikayetçilerin beyanlarının aslında bu davanın konusu olmadığını, kooperatiflerin iç işleyişi ile ilgili zaten ayrı bir soruşturmanın ilerlediğini sizler de çokça kez ifade ettiniz. Ancak tutukluluğumuzun 162. gününde hala bu konular konuşulduğu için müsaade ederseniz 10 maddede mağduriyetin sebebinin neden biz olmadığımızı açıklamaya çalışacağım.

1) İzBB, İZBETON’la protokol yaparak kilitlenen kentsel dönüşüm süreçlerini açmıştır.

2) Bu protokol Meclis’te tüm siyasi partilerin oybirliğiyle kabul edilmiştir.

3) İZBETON bu yetkiyi aldıktan sonra kooperatiflerle sözleşmeler imzalamıştır. Peki İZBETON kooperatifler yerine bir inşaat şirketiyle kat karşılığı yapım anlaşması yapsa her şey hukuka uygun mu olacaktı?

4) Şu anki yönetimin yaptığı gibi “davet usulü bir ihale” yapsaydık, seçilen bir müteahhidin oranı belirsiz bir kârının oluşmasına rıza gösterseydik daha mı masum olacaktık? Elbette hayır. Nitekim şu an inşaat maliyetleri müteahhit kârı nedeniyle kat kat arttı.

5) Kooperatiflerle protokoller yapmakla müteahhit kârını ortadan kaldırarak daha düşük maliyetlerle ev sahibi olunabileceğini ve yapım süreçlerinin kooperatifçilik mevzuatı nedeniyle çok daha şeffaf olacağını düşündük.

6) Sayın Başkan, sayın heyet, ben de hukukçuyum ve bu süreci başlatırken, Türkiye’de ilk kez böyle bir uygulama yapacak olduğumuzu biliyordum. O nedenle kendi hukuk bilgimle yetinmedim. O nedenle kentsel dönüşüm dairesi dahil tüm bürokrat arkadaşlarımla, hukukçularımızla uzun uzun mütalaa ettik, uzun uzun etüt ettik. Uzman tanık, emekli Sayıştay denetçisi Levent Karabeyli’yi dinlerken bütün hafızam tazelendi çünkü onun söylediklerini biz kendi aramızda konuşmuştuk. Ve bu nedenle bu uygulamaya başladık.

7) Nitekim Sayıştay kılı kırk yarmasına rağmen kamu zararı tespit etmedi. Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği soruşturma iznini iptal ederek, bu projede bırakın dolandırıcılığı, görevi kötüye kullanma ya da görevi ihmal suçlarının bile olmadığına karar verdi.

8) Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 12 Temmuz 2023 tarihli yazısı geldiğinde, Belediyemiz Hukuk Müşavirliğinden yazılı görüş istedim. “İnşaatların devamında hukuki bir engel yoktur” yazısı geldi. Bu nedenle inşaatlara devam ettik. Ancak bir yıl sonra temmuz 2024’te ben belediye başkanı değilken İzBB mevcut yönetimi, kendi kurumsal hukuki mütalaasına değil, İl Müdürlüğü’nün yazısına itibar ederek inşaatları durdurdu. Burada bir parantez açmak istiyorum. Aslında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bir hafta içinde 2 yazısı var. İlki 6 Temmuz 2023 ikincisi 6 gün sonra 12 Temmuz 2023 tarihinde yazılmış. Bu iki yazıyı size sunmak istiyorum. İlk yazıda, Örnekköy 2. 3. Ve 4. Etapların tamamında yaptıkları incelemelerde, standartlarla, istenilen değerlerle uyumlu ve projelere uygun olarak inşaatların devam ettiği tespiti yapılıyor ve yazının sonunda “gerekli işlemlerin fenni mesulünce yapılarak, Müdürlüklerine bilgi verilmesi” rica ediliyor. 6 gün sonra aynı Müdürlükçe yazılan ikinci yazıda ilkiyle taban tabana zıt değerlendirmeler yapılıyor. Yazıda; “İzbeton tarafından yapım işinin kooperatif üzerinden yürütülmesinin mevzuat açısından uygun olmadığı iddia ediliyor, görevlilerin İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince incelenmesi talep ediliyor. “Kooperatif yetkilerinin görevi ihmal/görevi kötüye kullanma fiilini işlemeleri sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. / Soruşturmalar ve incelemeler yürütülmeden inşaatların ilerlememesi ve inşai faaliyetlerin ivedi olarak durdurulması gerekmektedir.” deniliyor. 6 gün önce gerekli işlemlerin idaresince veya fenni mesulünce yapılması rica edilirken; 6 gün sonra Savcılık, Müfettişlik hepsi seferber ediliyor ve inşaatların ivedi olarak durdurulması gerektiği bildiriliyor. Sayın Başkan, Her iki yazının da altında aynı ismin imzası var. Sayın Ömür Özdil bu 6 gün içinde nasıl bir aydınlanma yaşadı bilmiyoruz ancak kendisi yaptığı bu titiz çalışmalar nedeniyle çok takdir edilmiş olmalı ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi mevcut başkanı tarafından, belediyenin üst düzey yönetici kadrosuna getirilerek Belediyenin Egeşehir Planlama Şirketinde Genel Müdür Yardımcısı yapılıyor. Parantezi kapatıyorum. İşte bu ikinci yazı üzerine, Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği durumu açıklığa kavuşturan bir mütalaa ortaya koyuyor. 16 Ağustos 2023’te Büyükşehir Belediyesince Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü yazısına cevaben, üstün kamu yararı gözetilerek inşaatlara devam edileceği aksinin mağduriyet yaratacağı bildiriliyor. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü inşaatlara devam ettiğimizi bilmesine rağmen bu yazımıza herhangi bir geri dönüş yapmadı.

9) Eğer İzBB, kendi hukuki görüşüne uygun olarak geçen bu bir buçuk yıl içinde inşaatları devam ettirseydi muhtemelen 5 kooperatifle de ya sona çok yaklaşmıştık ya da burada ifade edildiği gibi çoktan anahtar teslimlerine başlamıştık.

10) Peki, inşaatlar durdurulana kadar neden istenilen hızda gitmedi? Üyelerin nakit akışı yani miktarı ve ödeme aralıkları; pandemi, İzmir Depremi, 6 Şubat Depremi ve inşaat maaliyetlerinde %1000 üzerinde artışlar nedeniyle ortaya çıkan büyük zorlukları aşmaya yetmemiş olabilir. İzBB ve İZBETON kontrolörlerinin aşırı titiz kontrolleri de gecikme sebepleri arasına girmiş olabilir. (Burada da bir küçük parantez açayım. İzBB’nin kontrol ve denetim görevini yeterince yapmadığı ifade edilmişti. Bu doğru değil İzBB’nin kontrol ve denetim yetkisi, kooperatiflerin iç işlerine karışmasına, mali, idari denetim yapmasına izin vermez. Bizim yetkimiz inşaatların depreme dayanıklılığının kontrolü ile sınırlıdır. Bunu da birçok yerde abartarak yaptılar.) Kısacası, hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratacak hiçbir şey yapmadım. Yaşanan mağduriyetlere sebep olacak hiçbir niyetim, hiçbir kastım, hiçbir eylemim asla olmadı. Zaten görev süremde şu anda mağdur sıfatıyla dinlediğimiz kooperatif üyelerinin aleyhimde hiçbir hukuki girişimi olmadı.

Sürecin hukuksuz olduğuna dair söylemleri kimlerin, nasıl, neden çıkardığını bilmiyorum, Sayıştay’da bu konuyla ilgili bir kamu zararı çıkmadığı gibi bu konu sorguya bile konu olmadı. Projenin hukuksuz olduğuna dair bir Bakanlık yazısı gelmedi. Bizim kontrolörlerimizin tespit ettiği, mühürlediğimiz, bizim yıktırdığımız imalatlar olmasına rağmen bu inşaatları yapan kooperatiflere haksız menfaat temin ederek dolandırıcılık yapmakla suçlanıyoruz.

İddia makamından rica ediyorum; bir yandan kooperatiflere sözde ekonomik menfaat sağlarken, bir yandan menfaatlerine zarar veren eylemlerimizin nasıl olup da nitelikli dolandırıcılık suçunu doğurduğunu açıklamasını, netleştirmesini bekliyorum.

İddia makamı bir yandan da kamu zararı doğduğunu iddia ediyor. İlk günden beri bunun olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Siz de bilirkişi görüşü talep ettiniz. Aslında geçtiğimiz duruşmada Belediye zaten kamu zararı oluşmamış olduğunu mahkemeye bildirmişti.

Sayın Başkan; Türkiye’de bir belediyenin para harcamadan gerçekleştirdiği bir tane kentsel dönüşüm örneği var mı? Emin olabilirsiniz yok. Yok Sayın Başkan yok. Biz belediyenin cebinden tek kuruş çıkmadan, binlerce vatandaşı, binlerce hak sahibini evlerine kavuşturacak bir model kurduk. Bu; hiç kimsenin kaybetmeyeceği; en çok belediyenin yani halkın, kamunun kazanacağı bir modeldi. Belediyenin gelecekte ödeyeceği kira bedellerinin kamu zararına yol açacağı tespitini yapan iddia makamı, belediyenin yüz milyonlarca, milyarlarca lira harcayarak yapacağı kentsel dönüşüm için para harcamamasının yaratacağı büyük kamu menfaatini neden, nasıl görmez? Nasıl görülmez Sayın Başkan! 162 gündür bu proje nedeniyle yatıyorum! Nasıl görülmez yüz milyonlarca lira belediyenin cebinde kaldı!

Suç nerede? Biz neden hala kamu zararı olmadığını kanıtlamaya çalışıyoruz? Asıl büyük kamu zararının inşaatların durdurulmasıyla ortaya çıktığı ne zaman görülecek? Suç nerede, kiminle, kimin menfaatine işlendi? Nasıl oluştu? Bu davanın ilk gününden beri neden kooperatiflerin iç işleyişi tartışılıyor, kooperatif üyeleri mağdur sıfatıyla dinleniyor? Kooperatiflere işin verilmesi, kooperatiflerin oluşması, kooperatiflerin iç işleyişi ile ilgili benim hiçbir yetkim hiçbir dahlimin olmadığı apaçık ortada değil mi?

Kaldı ki; Dolandırıcılık ve haksız kazanç elde etmek için bu kadar alengirli yollara neden gireyim? Üstelik kişisel menfaat elde etmediğim zaten iddianamede yazıyor.

Ceza hukukunda şüphe delil üzerine oluşur, oysa bizim davamızda bir şüphe üzerine delil arıyoruz. 162 gündür acaba suç oluşturacak bir şey bulunur mu? Bunu arıyoruz. Yok Sayın Başkan yok! Olmayan bir şeyi 1162 gün geçse de var edemezsiniz.

Sayın Başkan; 15 yıl boyunca belediye başkanlığı yaptım. İzmir’de ve dışarıda katıldığım yüzlerce toplantıda gençleri siyasete girmeye teşvik ettim.

Hep şöyle anlattım; “Gençler, Siyaset hayatı dönüştürme sanatıdır. Bu güzelim memlekette herkes daha iyi yaşasın istiyorsanız, iyi insanların mutlaka siyasete girmesi gerekir. Çünkü siyaset hayatı iyileştirmenin en güçlü aracıdır. Hangi düşünceye, hangi ideolojiye inanırsanız inanın siyasete girin. Çünkü siz girmezseniz, sizin yaratacağınız boşluk doldurulacak, o zaman siz şikayet ettikleriniz şeylerin, şikayet ettikleriniz tarafından değiştirilmesini bekler duruma düşeceksiniz. Hangi partiyi seçtiğinizin hiç önemi yok, yeter ki siyasete girin. Bakın bana; arkamda kimse olmadan, hiçbir kirli işe bulaşmadan Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinin belediye başkanı oldum. Bu Devlet, bu millet sizin de yolunuzu açar, mutlaka daha iyisini yaparsınız.”

Sayın Başkan; şimdi ben bu insanlara ne diyeyim? Ne söyleyeyim? Ne yazayım? “Sakın siyasete girmeyin.! İyi niyetle başlattığınız bir girişim güçlü birilerinin menfaatleri ile çelişirse yanarsınız. Ne kadar iyi niyet taşıdığınızın hiç kıymeti kalmaz. Adaletin terazisine de öyle güvenmeyin, derdinizi anlatacak kimseyi de bulamayabilirsiniz. Devlet, yargı, sizi yalnız bırakabilir, kimse hakkınızı korumayabilir. Çünkü iyilik cezasız kalmaz” mı diyeyim? Vereceğiniz karar bu soruların cevaplarına da ışık tutacak.

Sayın Başkan; Bu cümleyi zaman zaman hepimiz kullanırız; “Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.” Evet ama bu defa ceza çok orantısız oldu. Aylardır tek kişilik bir hücrede ceza çekmeyi, hayatım boyunca toz kondurmadığım onuruma leke sürülmesini hakkedecek hiçbir şey yapmadım. Aksine dosyanın röntgenini çeksinler sadece iyi niyet ve iyilik görürler. Bu kentsel dönüşümü boğdurmanın emin olun, Sayın İddia makamına da, onların evlatlarına da zararı var. Emin olun! Bu memlekette yaşayan herkese zararı olacak, bu öyle bir model. Sayın Başkan, bu haksız suçlamanın üzerime yapışmadığını, yüzlerce sayfalık iddianame ve eklerinin hakikati ortadan kaldıramadığını, Önünde sonunda tamamen aklanacağımı herkes biliyor, herkes görüyor.

O nedenle beraatimi talep ediyorum. Ama şimdi önce özgürlüğümü istiyorum. 2 ay önce son celsede adalet terazinize güveniyorum demiştim.

Aynı güvenle; Toplanması muhtemel delillere etkimiz olmayacağından, sabit ikametgah sahibi olmamızdan ve tutuklu kaldığımız süre de dikkate alınarak iki arkadaşımla birlikte tutukluluğumuzun kaldırılmasını ve tahliyemizi talep ediyorum."

Türkiye Haberleri