Türkiye, bundan böyle her cuma saat 23:00’te Halk Meydanı'nda tartışıyor. Şirin Payzın'ın moderatörlüğündeki Halk Meydanı bugünkü ilk yayınına #birçıkışarıyorum etiketiyle başladı.
Payzın programı "Bu tartışmalar yapılamıyor artık. Biz de diyoruz ki, yapabiliriz! Halk Meydanı'nda bizden önceki gazetecilerin bizlere bıraktığı mirası yaşatacağız" diyerek anlattı.
Programın açılışında ise gençler konuştu. Gençler, yurtdışına neden gitmek istediklerini ve giden arkadaşlarının hangi motivasyonla Türkiye'yi terk ettiklerini anlattı. Gençlerin en önemli vurgusu 'aidiyetlerini kaybettikleri' oldu.
CHP'li vekil Özgür Karabat gençlere siyasete girme çağrısı yaptı ve "Siyasete de siyasetçilere de güvenmiyorlar arkadaşlar. Hak veriyorum. Gençler etkin bir şekilde istedikleri partilerde çalışmalılar. Elbette o siyasi partilerde de sorunlar yaşayabilir. Orada da gençlerin katılım sağlayarak değiştirebilirler. Gençlerin oraları zorlamasına ihtiyaç var" dedi.
"Bir gencin Meclis'te kaç genç siyasetçi var?" diye sorusuna ise Karabat "Oralar evet belki gençlere uzak geliyor. Mevcut sistem de siyasetten uzak tutmak istiyor. Buralarda zorlanacak mekanizmalar yok değil. Türkiye'de ortalama ücret asgari ücret olmuş. Ben geçen bir tespit yaptım AA'ya 1 milyar dolar para aktarılmış. Bu bütçe eşit bir şekilde Türkiye'nin basın alanında gelişmesine ne kadar aktarılıyor? Türkiye'de gençliğin girişimciliğinin de önü açılmalı" diye konuştu.
'Daha özgür bir gençlik vardı'
Gençlerin aidiyet sorunu olduğu söylemesini ise CHP'li vekil Ali Mahir Başarır şöyle yorumladı:
Gençlerle siyaset kurumunun arasında bir uzaklaşma var. Ben 98 yılında Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken Recep Tayyip Erdoğan gelmişti. Bizden çekinen bir belediye başkanı vardı. Daha özgür bir gençlik vardı o zaman. Geçen hafta İngiltere, Danimarka ve Almanya'da olan Türkiye'den giden gençlerle konuştuk. Bu ülkeler insanların geçimi için kamu gelirini ayarlamış. Biz son 22 yıldır bu bağlamdan o kadar uzaklaştık ki. Orada sosyalist partilere sosyal demokratlara oy veren aileler burada AKP'ye oy veriyor. Neden dedim çünkü sosyal yardım yapıyorlar dediler.
Biz mezun olduğumuzdan atanamayan öğretmen diye bir kavram yoktu. Siyasal bilgileri bitiren bir çocuk iyi çalışırsa kaymakam olabiliyordu. Bizim daha somut projeler ortaya koymamız lazım. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Özgürlük çok önemli. Şimdi Türkiye'de alkol alırken masadan şişeleri kaldıralım diyorlar.
İstanbul Sözleşmesi eleştirisine Saadet Partisi'nden yanıt
Gazeteci Büşra Cebeci ise İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasını eleştirdi. Sözleşmeyi korumak konusunda muhalefete de sorular soran Cebeci, eleştirilerinden birini de Saadet Partisi'ne yöneltti.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya ise bu eleştirilere şu yanıtı verdi:
Kimlik siyaseti her türlü zorluğa rağmen yapmamaya çalıştığımız bir siyaset. Derdimiz kadın cinayetlerinin engellenmesi. Kadına şiddeti önlemek önemliyse ki önemli idamı da tartışabiliriz. İstanbul Sözleşmesi'ne gelince, İngiltere hala parlamentosundan geçirmedi, Almanya 10 yıl sonra geçirdi. Bizim endişelerimizi neden doğrudan topluma bir kesime müdahale olarak algılanıyor. Bunu ideolojik kamplaşma üzerinden değerlendirerek çözemeyiz. Farklı yönelimde olan insanların can, mal emniyeti neyse bizimki gibidir. Bunu bahşetmek anlamında söylemiyorum ben neysem o da odur anlamında söylüyorum.
Burada bizim Altılı Masa'da yapmaya çalıştığımız şey şu: Farklı toplumsal tabanlara hitap ettiğimizi biliyoruz. Birbirimizi anlayarak gerekçeleri ortaya koyarak bu sorunları aşmaya çalışıyoruz. Kadına şiddetin önlenmesi konusunda endişeleri giderecek adımları hep birlikte atarız.