Erol Özkasnak: Valizlerimiz hazır, bekliyoruz

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasında yaşları 72 ile 88 arasında değişen komutanlar hakkındaki cezayı onadı. Cezası onananlar arasında yer alan Genelkurmay eski Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak, "Valizlerimiz hazır, bekliyoruz" dedi.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasında mahkumiyet kararlarını geçtiğimiz günlerde onamıştı.

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bugünkü köşe yazısında davaya ilişkin, "30 Haziran 2021'de Yargıtay, kararını açıkladı. Sanıklardan emekli orgeneraller Çevik Bir, Çetin Doğan, Ahmet Çörekçi, Fevzi Türkeri, İlhan Kılıç, emekli Koramiral Aydan Erol, emekli korgeneraller Yıldırım Türker, Hakkı Kılınç, Çetin Saner, Vural Avar, emekli tümgeneraller Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, Kenan Deniz ve emekli Tuğgeneral İdris Koralp'e verilen müebbet hapis cezası onandı. Yaşları 72 ile 88 arasında değişen komutanlar şimdi cezaevine girecekleri günü bekliyor." diye yazdı.

Öztürk'e konuşan cezası onanan Genelkurmay eski Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak, karara ilişkin, "Sözün bittiği yerdeyiz" dedi. 

Öztürk'ün yazısının ilgili bölümü şöyle:

Kendisine, “Bu cezaya çarptırılacak ne gibi yanlışlar, hatalar yaptınız?” diye sorduğumda şunları anlattı:

“Bizim hiçbir yanlışımız, hatamız yok. Genelkurmay olarak, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) kararları çerçevesinde irtica ile mücadele ettik. MGK'nın kararları doğrultusunda bütün Silahlı Kuvvetler, sivil kuruluşlar da görevini yaptı. İçişleri ve adalet bakanı irticaya karşı genelgeler yayımladılar. Hem de MGK'da alınan kararlarda yazılmayan ağırlıkta sert genelgeler.

Darbe ile düşürülen hükümet, ‘Beni devirdiniz' der ve çeker gider. Oysa hükümet aylarca görevine devam etti. İstifa ettikleri dilekçeyi verdikleri gün, sadece başbakan değişikliğiyle iktidara tekrar talip oluyorlar. Yani zorla görevden alınan ya da görevden ayrılması için zorlanan bir hükümet yeniden hükümete talip olur mu?

Başbakan Erbakan gerek o dönemde, gerek görevden ayrıldıktan sonra hiçbir demecinde ‘Ben 28 Şubat'ta askerlerin zoruyla, baskısıyla görevi bıraktım' demedi. 2013'te Tayland başbakanı, ‘İstifa etmek zorundayım. Askerler bana baskı yapıyor' diyor. Hiç kimse Erbakan'ın ağzından böyle bir şey duymadı. Kimse, Erbakan'ın, Tayland başbakanı kadar cesaretinin olmadığını söyleyemez.”

İtiraz başvurusu yaptılar 

Yargıtay'ın kararı Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geldiğinde, Ankara Cumhuriyet Savcılığı infaz bölümü, ‘Buyurun' diyecek. Erol Özkasnak, “Valizimiz hazır, bekliyoruz. Bu arada, avukatlarımız Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na, ‘eksik soruşturma' gerekçesiyle itiraz etti ve daire kararının kaldırılmasını istedi” diyor.

Yerel mahkeme kararı üzerine Yargıtay'a yaptıkları 1700 sayfalık itirazın okunmadığını düşündüklerini belirten Özkasnak, “Kozmik Oda'ya girmek isteyen ve halen FETÖ'den hükümlü olarak cezaevinde olan eski savcı Mustafa Bilgili'nin yazdığı iddianamedeki cümlelerin aynen kullanıldığınıhakimlerin de çoğunun FETÖ'den tutuklandığını, ihraç edildiğini” öne sürüyor.

İrticanın galibiyeti 

Kanunda, cezaevine girmemek için yaş sınırı yok. Müebbet hapis cezasına çarptırılan komutanlardan Ahmet Çörekçi 88, Çevik Bir ile Vural Avar 83, Çetin Doğan 81 yaşında. En gençleri 72 yaşında. Komutanlar, verilen ceza için kimseye boyun bükmüyor, minnet etmiyor. Bu durumu Erol Özkasnak şöyle açıklıyor:

“Biz yaşa başa bakmıyoruz, ‘Biz yaşlıyız, bize ceza vermeyin' falan, asla böyle bir şeyimiz yok. Kimseden bir minnet beklemiyoruz. Olmayan bir suçun, yaratılmış bir darbenin haksızlığı, irticanın, laik cumhuriyete galibiyetinin sondan bir önceki şeyidir. İrticai düşüncenin, şeriatın, laik düşünceye galibiyetinin zaferinin sondan ikinci örneğidir.”

Davadan kaçırdılar

Erol Özkasnak, “Laik cumhuriyetin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde (MGSB), irticaya karşı mücadelede Genelkurmay Başkanlığı'na verilen yetki ve sorumluluklar belirtilmiştir. Aslında mahkemede bu esas delildir. MGSB'yi dava dosyasından kaçırdılar. Israrlı taleplerimize rağmen, işlerine gelmeyen belgeleri getirtmediler. Bunları başbakan imzalamış. Tansu Çiller döneminde o belge güncellenmişti. Onun içinde yer alan iç tehditte irticai faaliyetler, tarikatlar yazılmış” diyor. Özkasnak, açıklamasını şöyle sürdürüyor.

“TSK, bu MGSB'nin kendisine verdiği yetki ve sorumlulukları kendi bünyesi içinde uyguladı. Dışarıdaki sivil şeylere biz karışmadık. İçişleri bakanı, adalet bakanının kendi ünitelerine yazdığı genelgelerde, türban mürban meselesinin de TSK ile alakası yok. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararlar doğrultusunda YÖK, diğer müesseseler, okullar, Milli Eğitim Müdürleri uygulamışlar, TSK da kendi içinde uyguladı. Bunlar kafadan, keyfi şeyler değil, hepsi yazılı dokümanda var.”

Hükümete değil, irticaya karşı 

Özkasnak, “Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, üniversiteler, yargı… Bunların hepsi laik cumhuriyete karşı o dönemde yapılan taarruzları, hücumu önlemek, laik cumhuriyeti korumak için kendi bünyelerinde, basın vs. yapılması gerekenleri yaptılar. 14 kişi mi yapmış bu kadar şeyi? Böyle bir şey olur mu? Bu tamamen hayali bir şeydir” diyor ve açıklamasını şöyle sürdürüyor:

“Laik kesim sadece TSK'dan ibaret değil ki. Ülkenin büyük çoğunluğu o dönem laikti. Üniversiteler, sendikalar, basın, sivil toplum kuruluşlarının bir kısmı vardı. Büyük çoğunlukla o dönemde yapılan irticai faaliyetlere karşı vatansever olarak yapılması gerekenleri yaptılar. 28 Şubat hükümete karşı yapılan bir mücadele değildi. İrticaya karşı yapılan bir mücadeleydi.  O da sadece TSK tarafından değil, bakanlıklar, valilikler, kaymakamlıklar, üniversiteler tarafından yapılan bir mücadeledir.

Rahmetli Erbakan eğer hükümete baskı ile zorla istifa ettirilmiş olsa en büyük zararı kendisi görürdü. Bir kere olsun ağızından ‘Ben 28 Şubat'ta yapılan baskılar yüzünden veya ortağıma yapılan baskılar yüzünden hükümeti idare edemez hale geldim' demedi ki. Tamamen aksini söyledi. Ölmesini bekledirler. Ölür ölmez yani 28 Şubat 1997'den 16 sene sonra dava açtılar. Başbakan Erbakan yaşasaydı böyle bir dava açamayacaklardı.”

Çiller'e verilseydi

Erol Özkasnak, “Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan ve Tansu Çiller'in verdiği dilekçeler doğrultusunda hükümeti kurmayı Tansu Çiller'e verseydi böyle bir darbe davası olacak mıydı? Olmayacaktı” görüşünü savunuyor ve şöyle devam ediyor: “Başbakanlığın Çiller'e verilmesini TSK mı engelledi? Vermeyen Cumhurbaşkanıdır. Bu konuda demeçleri var.”

'Katiller, hainler'

O dönemde 11-14 yaşında olanların da bulunduğu 1148 müşteki bulunduğunu hatırlatan Özkasnak, “Dilekçilerin tek elden çıkan şablon dilekçe” olduğunu öne sürdü. Özkasnak şunları söyledi:

“Bunlar yıllarca mahkeme salonda ‘Katiller, hainler' diye bağırıp algı yarattılar. Mahkeme adeta panayıra çevrildi. Mahkeme başkanları siyasi otoriteden çekindikleri için birkaçı hariç bunları dışarıya çıkaramadı.

Ceza verildi ama vallahi hiç umurumda da değil Saygı Bey. Bizim başımıza gelenler en fazla beni ilgilendirir ama ülkenin başına gelenler, bütün ülkeyi, herkesi ilgilendirir. Tarihimizde böyle şeylerin örnekleri çok. Onun için en ufak bir sıkıntı içinde değilim.

İlelebet yaşamalı

Çocuklarım geldi, valizimi hazırladım.  Gelip almalarını bekliyorum. Ne yapacaklar yani, zaten 75 yaşındayım. Bundan sonra en fazla 5 sene daha yaşarım. Ama bu ülke, laik, çağdaş bir şekilde ilelebet yaşamalı. Bizler faniyiz, gelir geçeriz. Böyle bir duruşma, böyle siyasi şey dünyanın hiçbir yerinde olamaz.”

28 Şubat 1997 döneminin en önemli isimlerinden Çevik Bir'le de başka bir gün konuşacağız.

 

Türkiye Haberleri