İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin 15.5 milyon vatandaşın oyu ile seçtiği cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve danışmanı Necati Özkan hakkında başlatılan casusluk soruşturması ve bu soruşturma kapsamında tutuklanması siyasetin odağını değiştirdi. Soruşturmanın ardından gündeme gelen seçmen verilerinin paylaşımı tartışması, CHP ve İmamoğlu'ndan çok iktidar cephesinde yankı buldu. AKP kulislerinde, "Bu iş dönüp bizi de vurabilir" değerlendirmeleri yapılmaya başlandı.
AKP'DE İNANDIRICI BULMADI!
Nefes'ten Nuray Babacan'ın aktardıklarına göre AKP'li parti yöneticileri, casusluk iddialarının inandırıcı bulunmadığını, konunun asıl olarak kişisel verilerin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Parti içinde yapılan yorumlara göre, seçim dönemlerinde partilerin tamamı Yüksek Seçim Kurulu tarafından sağlanan seçmen listelerini kampanya ekiplerine iletiyor. Bu verilerin hangi firmalarla paylaşıldığına dair denetim eksikliği ise tüm siyasi partileri ortak bir riskin içine çekiyor.
Siyasi kulislerde, bu soruşturmanın uzun vadede seçmen verilerinin partilere verilmesinin tamamen yasaklanmasına yol açabileceği konuşuluyor. Bu durumun da seçimlerin denetimi ve gözetimi açısından yeni tartışmaları beraberinde getireceği belirtiliyor.
Babacan'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde oldu:
OLAYLAR öyle bir hal aldı ki; CHP’ye vuruluyor, AKP’den ses geliyor. Ekrem İmamoğlu ve danışmanı Necati Özkan’ı hedefe koyan casusluk soruşturması konuşulmaya başladığından beri başta AKP’liler olmak üzere diğer siyasi partileri yöneticilerini, seçmen verilerini kimlere gönderdikleri telaşı aldı.
Öncelikle şunu söyleyelim, casusluk iddiaları, AKP’lilerin neredeyse tamamı tarafından inandırıcı bulunmuyor. Buradaki önemli sorunun olsa olsa ‘kişisel verilerin korunmasının ihlali’ olabileceği konuşuluyor. Konuşmanın tam burasında, seçim dönemlerinde bu verilerin kampanya yöneticilerine verildiği kabul ediliyor, sonrasını bilen yok!
Olay soruşturma konusu olmadan önceki süreci paylaşmakta yarar var. Yüksek Seçim Kurulu, özellikle seçim dönemlerinde tüm partilere seçmen listelerini ulaştırıyor. Amaç mükerrer oy takibi gibi konular da partilere takip olanağı yaratmak.
Hatta bu tartışma konusu olmuş. YSK’da bazı üyeler, seçmen listelerinin partilere, vatandaşların T.C numaraları olmadan verilmesi gerektiğini, bunun kişisel verilerin korunmasının ihlali anlamına geleceğini savunmuş. T.C numaraları olmadan mükerrer oy takibinin yapılamayacağını savunanlar çoğunlukta olduğu için bu karar alınmış.
Şimdi İBB üzerinden Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan’ı hedef alan bu soruşturma, tüm partiler açısından risk oluşturuyor. Çünkü AKP’de, bu verilerin kendi kampanya şirketlerine, organizasyon yöneticilerine ve piar firmalarına verildiği biliniyor. O listelerin daha sonra nerelere kadar gittiğine bakmak gerekecek ki, bir casusluk hikayesi daha yazılabilsin!
Demek istediğim, biraz zorlamayla tüm partiler zan altında kalabilir. Tam da bundan korkanlar var. AKP’lilerin yorumlarına göre, ortada casusluk değil de kişisel verilerin korunmasının ihlali suçu olabilir. Bunu da tüm partiler birlikte işlemiş.
Bu sürecin, seçmen verilerin partilere verilmesinin yasaklanmasıyla sonuçlanmasından şüphe edenler var. Bunun da önümüzdeki seçimin denetim ve gözetiminin engellenmesi gibi bir sonuç doğuracağı analizleri yapılıyor. Yani bu soruşturmanın ters köşe sonuçlar için yapıldığı iddia ediliyor.