HAZAR DOST
Boğaziçi Üniversitesi'ne 1 Ocak 2021'de Cumhurbaşkanı Kararnamesi'yle rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu, yedinci ayında görevden alındı. 12 öğrencinin tutuklandığı, hocaların derslerinin iptal edildiği, yüzlerce öğrencinin gözaltına alındığı 195 günlük süreçte Bulu, direnişin altı ay sürdükten sonra biteceğini söylemiş, üniversitenin demokratik yapısında birçok hasar bırakmıştı.
Bulu'nun görevden alınmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti'yle inatçı direnişi ve Melih Bulu'suz Boğaziçi'nin nasıl yapılanacağını konuştuk.
Melih Bulu'nun Boğaziçi'ne verdiği hasar: Demokratik üniversitede olmaması gereken her şey yapıldı
Gambetti, daha önce hazırladıkları ''Boğaziçi Hasar Raporu'na değinerek eski rektör Melih Bulu'nun üniversiteye verdiği hasarın boyutunu ''Kulüplerin kapatılması, bazı hocalarımızın derslerinin iptal edilmesi, öğrencilerimizi gördüğü baskı, vekaleten yönetim, yönetim atamaları… Demokratik bir üniversitede olmaması gereken her şeyin yapılmış olması zararlarımız arasında'' diye konuştu.
''Bir üniversitenin nasıl olmaması gerektiğini gördük''
Başta öğrenci ve akademisyenler olmak üzere tüm Boğaziçi bileşenlerinin 195 günlük direniş sürecine dair ''Biz bir üniversitenin nasıl olmaması gerektiğini gördük'' diyen Gambetti, Boğaziçi'ne verilen hasarın giderilebileceğini düşündüğü belirtti.
Bu hasarın, AKP ya da YÖK'ün yanlışından dönmesiyle değil, Boğaziçi bileşenlerinin ortak iradesiyle giderilebileceğini belirten Gambetti, ''Bu hasarları telafi etmemiz uzun sürecek. Fakat önümüz açıldıktan sonra başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere diğer üniversitelerdeki yanlışları da düzeltmeye çalışacağız'' dedi.
Boğaziçi'nin yıllardır yaratmış olduğu 'kolektif kültürün' direnişteki etkisini sorduğumuz zaman ise Gambetti, ''Boğaziçi, Türkiye’de ve hatta dünyada da biricik diyebileceğim bir şekilde tabandan yönetilen bir üniversite oldu. Özellikle 1992’den itibaren bölüm kurulu ve üniversite komisyonlarıyla yönetildi. Ögrenci kulüpleriyle diyalog halinde tabandan yönetilen bir üniversite oldu. Bu özgün bir yönetim tarzıdır. Bunun yarattığı kültür, bütün bileşenler arasında kolektif bir aklın oluşmasına fırsat verdi. Direniş iradesi, demokratik katılım pratiklerinin meyvesidir. Farklılıklara rağmen, tartışarak, tek tipleşmeden yani farklılıkları koruyarak bir arada durabilmemizin sebebi budur. Bizim direnerek korumaya çalıştığımız da bi tabandan yönetim modelidir. Bunu sadece Boğaziçi için değil tüm üniversiteler ve hatta Türkiye için istiyoruz. Haklılıktan doğan gücümüz buradan kaynaklanıyor'' diye konuştu.
''Bundan sonrasına Boğaziçi karar verecek''
Melih Bulu'nun görevden alınmasının ardından Boğaziçi'ndeki yönetimin belirlenmesine dair bileşenlerin nasıl bir tavır alacağına dair de konuşan Gambetti, seçimin, direnişin başından bu yana ilk talepleri olduğunu vurguladı. İlerleyen günlerde bileşenlerle beraber bundan sonrasında ne olacağını kararlaştıracaklarını söyleyen Gambetti, ''Tepeden inme bir şekilde, geleceğimize dair karar verilmesine karşı bizde kendi stratejimizi belirleyeceğiz. Bundan sonrasına Boğaziçi karar verecek'' dedi.