Yılbaşına kadar görevini bırakması beklenen Merkel’in döneminde Almanya, Türkiye’nin Avrupa siyaseti açısından kilit rol oynayan ülke konumunda yer aldı. Merkel’in veda ziyaret sırasında Almanya ve Türkiye’nin 16 yıllık siyasi tablosunu inceledik.
Merkel’den önceki Başbakan sosyal demokrat Gerhard Schöder, Türkiye’yi Avrupa Birliği konusunda desteklemiş, 2005 seçimleriyle Başbakan seçilen muhafazakar Angela Merkel ise bu konuda biraz tutarsız davranmıştı. Merkel henüz muhalefet lideri olduğu 2004 yılında Ankara’ya gerçekleştirdiği bir ziyarette Türk diplomat ve siyasetçi Onur Öymen ile yaptığı görüşme sırasında aslında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişini desteklediğini ancak bunu Alman halkının önünde dile getiremeyeceğini söylemişti.*
'İmtiyazlı ortaklık'
Merkel, göreve geldikten hemen sonra ülkenin AB’ye üye olamayacağını, Türkiye’yi sadece "imtiyazlı ortak" olarak gördüğünü ifade etti. Başbakanlığa seçildikten sonra, o dönem Türkiye Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile geliştirdiği dostluk ilişkisi ve AB’ye yönelik verdiği olumlu sinyaller de “tutarsızlık” olarak yorumlandı.
AB süreci resmen durdu
Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin çok sık gündeme geldiği hatta AB tarafından dahi görece sıcak bakıldığı 2000’li yılların başında Merkel’in göreve gelmesiyle süreç resmen durdu. Merkel, Türkiye’de gerilemeye başlayan demokratikleşme sürecini, basın özgürlüğü, insan hakları konularını dile getirerek Türkiye’nin vize serbestisi taleplerini yanıtsız bıraktı ve Türkiye’nin AB’ye girmemesi gerektiği konusundaki olumsuz tavrını sürdürdü.
Suriye gerginliği
Türkiye, 2012 yılı sonunda Suriye’den atılan füzelerin hedefi olan Türk vatandaşı sivillerin ölümünün ardından NATO’dan hava savunma desteği istedi. Almanya da 2013’te iki patriot bataryası, füzeler ve 400 Alman askeri göndererek, Ankara‘nın bu talebini karşıladı ancak Türkiye’nin Almanya’ya yönelik tutumlarının sertleşmesi akabinde (Erdoğan’ın nazi benzetmeleri ve güven sarsan diğer sert açıklamaları ardından) Merkel, askerlerini NATO müttefiki olan Türkiye'deki İncirlik Üssü'nden çekti.
Gezi olayları
2013 yılında iktidarın baskıcı tavrına karşı büyüyen bir hareket olan Gezi Parkı’na Almanya’dan destek gelmesi ilişkileri germişti. Şansölye Merkel’in konuya yaklaşımı, haftalık bakanlar kurulu toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan hükümet sözcüsü Steffen Seibert tarafından dile getirilmişti. Seibert, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eleştiri toplayan sert üslubuna da değinerek, “Şimdi önemli olan gerginliği azaltacak bir tavır içinde olmak. Kullandığımız söylem de buna dahil“ demişti.
Gezi Parkı davasının üçüncü duruşması sırasında da Alman hükümetinin İnsan Hakları Sorumlusu Bärbel Kofler ve Fransa Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Sorumlusu François Croquette ortak bir açıklama yaparak, Türkiye'ye hukuk devleti standartlarına uyma çağrısı yapmıştı. Açıklamada, "Türkiye'de sivil toplum ve insan hakları aktivistlerinin durumunu büyük bir endişe ile takip ediyoruz" ifadesi kullanılmıştı.
‘Nazi’ benzetmesi
16 Nisan Anayasa referandumu öncesinde Almanya’da seçim etkinliği yapmak isteyen Türk bakanların etkinlikleri, Almanya tarafından güvenlik gerekçesiyle iptal edilmiş bu gelişme de o dönem Almanya ve Türkiye arasındaki iplerin iyice gerilmesine sebep olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu gelişmelerin ardından Merkel hükümetine “Nazi uygulamaları” suçlamasında bulunurken, Merkel de, “Nazi benzetmelerinin derhal son bulması gerektiğini” belirtmişti.
Türklere yönelik ırkçı saldırılar
Almanya’daki Türkler'e yönelik ırkçı saldırılar ve Merkel hükümetinin Türkiye’yi tatmin etmeyen tedbirleri de Ankara–Berlin ilişkilerini olumsuz etkileyen bir unsur oldu. Almanya'da sekizi Türk on kişiyi öldüren ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında verilen cezalar da Türkiye tarafından yetersiz bulunmuştu.
Almanya'da sekizi Türk on kişiyi öldüren ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında sanık avukatlarının açtığı temyiz davası sonucunda, 10 cinayet, 2 bombalı saldırı ve soygun gibi diğer suçlardan NSU'nun hayattaki tek üyesi Beate Zschäpe'yi ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken diğer dört sanığa da NSU'ya yardım ve yataklıktan 2,5 ile 10 yıl arasında değişen hapis cezaları verilmişti.
Göçmen konusu
Krize sebep olan bu kadar olaya rağmen Merkel, göçmen krizi konusunda Türkiye ile sıkı bir işbirliğine girişti. Her ne kadar “göçmen dostu” politika izliyor gibi görünse de Türkiye’nin bugün göçmen merkezi konumuna gelmesinde büyük rolü var. Başbakan'ın 2015'te Suriye ve Afganistan'dan kaçan yüz binlerce kişiye izin verme kararının ardından kendi girişimiyle 2016’da Türkiye ve AB arasında imzalanan göç anlaşması, bu bağlamda ön plana çıktı. Bu anlaşma ile Avrupa’ya sığınmacı akışına resmen set çekilmiş oldu.
Doğu Akdeniz’de destek
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Yunanistan ve Güney Kıbrıs’tan yana tutumu ve Türkiye’yi hedef alan politikaları karşısında Türkiye’nin yanında yer alan Merkel, yaşanan gerilimde, Fransa-Yunanistan’ın Türkiye’ye ambargo uygulama kousundaki ısrarcı tavırlarını engelledi.
Veda vakti
Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün Türkiye’ye geliyor. Almanya’da koalisyon hükümetinin kurulması ardından Başbakanlık görevini bırakacak olan Angela Merkel’in ziyareti bu sebeple “veda” olarak yorumlanıyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, İstanbul'daki görüşmelerde, Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ilişkiler tüm boyutlarıyla gözden geçirilecek, iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alınacak.Görüşmelerin gündeminde, ikili münasebetlerin yanı sıra Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, Libya, Suriye ve Afganistan başta olmak üzere, bölgesel ve uluslararası meseleler de yer alacak.
*(Onur Öymen, Baskılara Direnirken, Remzi Kitabevi, s. 108.)