Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Soçi kentinde gerçekleştirdiği 6 saati aşan görüşmelerin ardından, ortak basın toplantıları başladı.
Görüşme 13.27'de başlamıştı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov görüşmenin hemen öncesinde söz konusu görüşmelerin 'kapsamlı, zor ve uzun olacağını' söylemişti.
'ANLAŞMAZLIKLAR SUNİ ŞEKİLDE KÖRÜKLENİYOR'
6.5 saat süren görüşmenin ardından iki lider kameralar karşısına geçti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bölgedeki anlaşmazlıkların suni bir şekilde körüklendiğini söyledi.
Görüşme sonrası ortak basın toplantısında ilk açıklamayı yapan Putin, varılan anlaşmayla ilgili varılan kararı Dışişleri Bakanları’nın açıklayacağını söyledi. Putin şunları söyledi:
PUTİN: SURİYE HÜKÜMETİ İLE KÜRTLER ARASINDA DİYALOG
“Suriye’deki durumu müzakere ettik. Sayın Erdoğan, askeri harekatının amaçlarıyla ilgili detaylı açıklamalar yaptı. Biz defalarca Türkiye’nin milli güvenliklerini temin etmek için adımlar atmak istediği niyetini anlayışla karşılıyoruz. Türk tarafı hem terörün artması hem çeşitli etnik çatışmaların artamsıyla ilgili endişeler duyuyor. Biz de bu endişeleri paylaşıyoruz.
Önemli olan, terör örgütlerinin Türkiye’nin harekatından yararlanmaması. Bu tür grupların arasında DEAŞ var. Cezaevlerinden kaçma teşebbüslerinde bulunuyorlar. Türkiye’de kalcı ve istikrarlı barışın sağlanması ancak bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duymakla mümkündür. Karşılıklı saygı olmazsa, Türkiye ile Suriye arasında bu mümkün olmayacak. Suriye hükümeti ile Kürtler arasında geniş bir diyalog başlatılması gerekiyor. Bu kapsayıcı diyalog yoluyla Kürt, çok uluslu Suriye’nin hakları böyle savunulabilir. Atacağımız adımları da görüştük.
BM nezdinde Anayasa Komitesi çerçevesinde bu adımlar atılacaktır. Sahadaki durumun çalışmaları engellememesi gerektiği kanaatindeyiz. Suriyeli göçmenlerin olabildiğince hızla vatanlarına dönmesi gerekiyor. Suriyelileri kabul eden ülkelerin taşıdığı sosyal yük bir hayli hafifleyecektir. BM’nin ilgili kuruluşlarına göçmenlerin dönüşünü konusunu desteklemelerini bekliyoruz.”
ERDOĞAN ANLAŞMAYI AÇIKLADI
Daha sonra konuşan Erdoğan, Akkuyu Nükleer Santralı’nda çalışırken hayatını kaybeden iki Rus vatandaşıyla ilgili başsağlığı dileklerini iletti. Erdoğan ise şunları söyledi:
“Ana gündemimiz Suriye’deki gelişmelerdi. İkili ilişkilerimizi de etraflıca ele aldık. Ekonomi alanında, sayın başkanın da ifade ettiği gibi milli paralarla ticaretin yapılması anlaşmasını imzalamıştık. Akkuyu santrali ve Türk Akım projelerinde işbirliğimiz sürüyor. S-400’ler de belirlenen takvim çerçevesinde teslim ediliyor. Bu gayretli çalışmalar kararlılıkla devam edecektir.
Sayın Putin ile Suriye’de barış, huzur ve istikrarın tesisi için gerek ikili düzeyde gerekse Astana formatında çok ciddi çaba harcadık. Pek çok önemli karara imza attık. 16 Eylül’deki zirveyle Anayasa Komitesi’ni ilan ettik. 30 Ekim tarihinde komite ilk kez toplanacak. İdlib de yaptığımız görüşmelerin gündemindeydi. İdlib’de nispi bir sükunetin tesis edildiğini, saldırıların azaldığını görmek memnuniyet verici. Bundan sonra çabamız istikrar ortamını kalıcı hale getirmektir. Gerek Rus dostlarımızın endişelerinin giderilmesi gerekse sahada sükunet içni var gücümüzle çalışacağız.
Barış Pınarı Harekatı ile ilgili kapsamlı bilgi verdim. Daha önce ifade ettiğim gibi harekatın ana gayesi bölgeden PKK/YPG’nin çıkarılıp Suriyeli sığınmacıların dönüşünü sağlamaktır. Bu harekat aynı zamanda bölücü terör tehdidini kaldırarak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü de garanti altına almaktadır. Bizim kimsenin toprak bütünlüğünde, egemenliğinde gözümüz yoktur. Adımlarımızı hep hassasiyetle attık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile 4 bin kilometre kare alanı güvenli hale getirdik. Bir dönem törörle çatışmalarla anılan Suriye toprakları yıllar sonra istikrara kavuştu. Bu modeli Suriye’nin diğer yerlerine de teşmil etmek istiyoruz.
Artık Suriyeli kardeşlerimizin vatan hasretini dindirecek adımları atmamız gerekiyor: Harekatla güvenli hale getireceğimiz alana öncelikle 1 milyon sonra bir bu kadar daha Suriyelinin yerleşeceğine inanıyorum. Planlarımızı paylaştık. İnşallah uluslararası toplumun da katkı ve desteğiyle bu planı hayat geçireceğiz. Bu süreçte gönüllü geri dönüşleri gerçekleştirecek projelere imza atacağız.
Tarihi bir mutabakata imza attık.
Bu muhtıraya göre;
- Türkiye ve Rusya, Suriye topraklarında ayrılıkçı hiçbir gündeme izin vermeyecektir.
- 23 Ekim öğlen 12.00’den itibaren 150 saat içinde YPG’li teröristler ve silahları, 30 kilometrenin dışına çıkarılacak, tahkimat ve mevzileri imha edilecektir.
- 150 saatin sonunda Barış Pınarı Harekatı alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 kilometre derinlikte Türk-Rus devriyeleri başlayacaktır.
- Tel Rıfat ve Münbiç’teki YPG’liler bu alanın dışına çıkarılacak.
- Terörist sızmalara karşı her iki ülke ortak mekanizma kuracaktır.
Putin ile vardığımız mutabaktın Suriye’nin kalıcı istikrarı için yeni bir dönemi başlatacağına inanıyorum.”
GÜVENLİ BÖLGE MUTABAKATI
Türkiye – Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası
(22 Ekim 2019, Soçi)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin aşağıdaki konularda mutabık kalmışlardır:
- Her iki taraf Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.
- Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.
- Bu çerçevede, Tel Abyad ve Ras Al Ayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
- Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
- 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.
- Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.
- Her iki taraf terörist unsurların sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.
- Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.
- Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.
- Taraflar Astana Mekanizması çerçevesinde Suriye ihtilafına kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve Anayasa Komitesi’nin faaliyetlerini destekleyecektir.
TARTIŞMALI KONU: YPG SİLAHLARI
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği 6 saati aşan görüşme sonrası varılan mutabakla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Ancak Erdoğan'ın konuşmasında, mutabakatla çelişen bir ifade dikkat çekti. Erdoğan, YPG'nin 30 kilometreden geriye çekileceğini ve silahlarının da imha edileceğini ifade etti. Ancak Erdoğan'ın konuşmasının ardından açıklanan 10 maddelik Rusya ile varılan Güvenli Bölge Mutabakatının 6. maddesine göre tüm YPG unsurları SİLAHLARIYLA BİRLİKTE Münbiç ve Tel Rıfat'tan çıkartılacak.
Bunun üzerine terör örgütü YPG'nin silahlarının mutabakatta bahsedildiği gibi YPG unsurlarıyla birlikte 30 kilometreden çıkartılacağı mı yoksa Erdoğan'ın sözünü ettiği gibi imha mı edileceği konusu kafalarda soru işaretlerine neden oldu.
HASAN ÜNAL: ADANA ANLAŞMASI YENİDEN YÜRÜRLÜĞE GİRDİ DİYEBİLİRİZ
Konuyla ilgili Halk TV'den Ali Isıyel'e konuşan ve soruları yanıtlayan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hasan Ünal, mutabakattan çıkan sonuçla ilgili en önemli nokta olarak Adana Mutabakatını işaret etti. Ünal, "Bu metne bakarak, Adana Mutabakatının yeniden yürürlüğe girdiğini bile söyleyebiliriz" ifadeleri kullanırken, Suriye hükûmetinin yeniden bir taraf olarak masada olabileceğini ve bu durumun da Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığını meşrulaştıracağını ifade etti.
Ünal'ın açıklamaları şöyle:
Mutabakatın bence en önemli bölümü 4. maddede ifade edilen "Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır." maddesi. Buradan Adana Mutabakatının an itibarıyla yürürlüğe girmiş olduğunu bile çıkartabiliriz. Öte yandan, Suriye'nin kuvvetleriyle birlikte güvenli bölgede YPG teröristlerinin temizlenmesi işine gireceğini de düşünürsek, Suriye bu işin bir parçası gibi görünüyor.
5'inci ve 6'ncı maddeler ise bu mutabakatın operasyonel bölümünü oluşturuyor. Orada saat 12.00 itibarıyla deniliyor ama bu muhtemelen Suriye saatiyle olacaktır, Rus askeri polisi ve Suriye Sınır Muhafızları, Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafından Türkiye'nin hâlihazırda Barış Pınarı Harekâtını yaptığı bölgenin dışındaki bölgelere girecekler ve buradaki YPG teröristlerini silahlarıyla birlikte sınırın Suriye tarafında 30 kilometre derinliğinden dışarıya taşıyacaklar.
Mutabakatta YPG'nin silahlarıyla birlikte çekileceği ifade edilmesine rağmen, Erdoğan 'YPG silahlarının' imha edileceğini ifade etti. Bu noktada bir çelişki görüyor musunuz?
Açıklamalara bakınca çelişkili bir durum söz konusu ancak prensipte uzlaşıldıysa uygulamada bu silahların imhası söz konusu olabilir.
Mutabakata göre Türk-Rus askeri birliklerinin ortak devriye gerçekleştireceği bölgeye Kobani de giriyor. YPG bu bölgeden de çıkartılacak diyebilir miyiz?
150 saatin dolmasının ardından Türkiye ve Rusya kuvvetleri, bu bölgenin Türkiye sınırından 10 kilometre derinliğe kadar olan bölgede devriyeye başlayacaklar. Mutabakata göre YPG'li teröristler Kobani'den de çıkartılacak.
Adana Mutabakatının yeniden yürürlüğe girmesi
Benim şahsi kanaatim bu mutabakatla birlikte Adana Mutabakatının yeniden yürürlüğe girdiği yönünde. Bununla beraber de Suriye-Rusya kombinasyonu bize güvence veren taraf olarak karşımızda oturuyor. Adana Mutabakatının yürürlüğe girmesiyle birlikte, belki de en önemli sonuç olarak, Suriye kuvvetleri de bu operasyonlarda yer alabilir ve böylece bölgedeki askeri varlığımız da meşru hâle gelir.
Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin akıbeti
Mutabakatın 8'inci maddesinde mültecilerin güvenli ve isteklerine bağlı bir şekilde geri dönüşünü kolaylaştırmak için ortak çabalar gösterileceğinden bahsediliyor. Gönüllülükten bahsedildiğine göre, mülteciler 'benim yerim orası değil' diyerek bu güvenli bölgede belirlenen yerlere gitmeyebilir. Bu durumda Suriye hükûmetiyle uzlaşılması gerekir ve o zaman belki Rusya nezdinde Suriye'yi karşımıza alıp görüşebiliriz ya da o zamana kadar Suriye'yle ilişkiler normalleşebilir.
Öte yandan, 8'inci maddeyi göz önünde bulundurarak, Türkiye'nin güvenli bölgede geniş çaplı inşaat faaliyetleri yapıp Türkiye'deki mültecileri o bölgeye yerleştirme planından geri adım atmış olması da söz konusu. Sonuç olarak Suriye'yle uzlaşılıp bu mültecilerin geldikleri yerlere mi gönderileceği yoksa güvenli bölgeye mi yerleştirileceği çok açık bir şekilde ifade edilmemiş. Bunu süreç içerisinde göreceğiz.
ADANA MUTABAKATI NEDİR?
Adana Mutabakatı, 20 Ekim 1998 tarihinde Türkiye heyetine başkanlık eden büyükelçi Uğur Ziyal ile Suriye heyetine başkanlık eden Siyasi Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr El Hassan tarafından Adana'da imzalanan mutabakattır.
Ayrıntılar için: 1998 yılında imzalanan ve Erdoğan-Putin görüşmesinde gündeme gelen Adana Mutabakatı nedir?
SURİYE ANAYASA KOMİTESİ NEDİR?
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 23 Eylül'de Suriye Anayasa Komitesinin oluşturulduğunu açıklamış, taraflarla görüştükten sonra komiteyi toplayacağını söylemişti.
Komite'nin güvenilir, dengeli ve kapsayıcı bir şekilde BM denetiminde Cenevre'de 30 Ekim'de toplanacağı ve Anayasa Komitesi'nin siyasi sürecin başlangıcı olması gerekliliği vurgulanmıştı.
Ayrıntılar için: 30 Ekim'de düzenlenecek Anayasa Komitesi nedir?