Kadınların kalbi farklı atıyor... Kadınlar kalp krizi riskine karşı savunmasız mı?
Türümüzdeki erkekler ve dişiler arasındaki biyolojik farklardan bazılarını kalpte görmekteyiz. Tabii ki bu farkların ortalamada olduğu vurgulanmalıdır; zira bu tarz özellikler popülasyon içinde geniş bir dağılım gösterirler ve kadınlardaki çeşitliliğin bir ucu, erkeklerdeki çeşitliliğin diğer ucuyla büyük miktarda örtüşebilir. Bu nedenle bu genel çerçeve uymayan kadın ve erkek kalpleri bulmak mümkündür.
Kalbin yapısı ve etki şekli temelde hem kadınlarda hem de erkeklerde aynı ancak boyut, işlev ve risk faktörlerine verilen tepki açısından çeşitli farklıklar görülüyor. Kadınlar ve erkekler arasındaki farklar sıralanmaya başlayınca konu dönüp dolaşın kadının duygusallığına, hassasiyetine geliyor. Öyle ki kadın kalbinin hassaslığından bahsediliyor. Peki, ya söylenenlerin tıbbi olarak bir doğruluğu var mı? Kadın ve erkek kalbi farklı mı çarpıyor? Daha hassas olmak kadınları kalp hastalıklarına karşı daha korunaksız mı yapıyor?
Erkekler ve kadınlar arasında pek çok fark var. Erkeklerin ve kadınların kalbinin farklı ‘çarptığını’ söyleyebiliriz. Kalp ve dolaşım sisteminde hem hastalık riski ve semptomları hem ilaca verilen yanıt açısından önemli ayrımlar bulunuyor. Ancak kadınlar, kalp ve damar sağlığı açısından biraz şanssız görünse de sağlıklı bir yaşam tarzı ile risklerin önüne geçebilir. Örneğin, sadece egzersiz ve sigaradan uzak durmak bile kadınları bu hastalıklardan koruyabilir.
Kalbin yapısı ve etki şekli temelde hem kadınlarda hem de erkeklerde aynı ancak boyut, işlev ve risk faktörlerine verilen tepki açısından çeşitli farklıklar görülüyor.
Erkeklerin kalbi kadınlara göre daha büyük. Kalp ağırlı, kiloya göre hesaplanıyor. Erkeklerde kalp, vücut ağırlığına göre yaklaşık 5,7 gr/kg olurken kadınlarda sadece 4,8 gr/kg. Buna göre kadınların kalp ağırlığı ortalaması 200-280 gram iken, erkeklerde 250-390 gram arasında değişiyor.
Bir kadının kalbi, oksijen ihtiyacını karşılayabilmek için erkek kalbinden daha hızlı çarpıyor. Kadın kalbi dakikada ortalama yaklaşık 70 kez atarken erkeklerde bu sayı 60’a düşer.
Kalp hastalığı tanısı alanların yüzde 57,8’i erkek ve yüzde 42,2’si kadın. Ancak kalp hastalıkları kadınlarda daha şiddetli ilerliyor.
Kadınların kalp hastalığından hayatını kaybetme oranı erkeklere göre yüzde 8 daha fazla. Bunun en önemli nedeni ise birçok kadının riskin farkında olmaması ve kalp krizi belirtilerini doğru yorumlayamaması.
Kalp krizi kadınlarda farklı belirti gösteriyor. Sol göğüs boşluğunda keskin ağrı ve şiddetli gerginlik gibi klasik belirtiler onlarda daha az görülüyor. Ancak nefes darlığı, kürek kemikleri arasında ve üst karın bölgesinde ağrı, bulantı ve kusma olasılığı daha yüksek. Bu nedenle kadınlar kalp krizi işaretlerini tam olarak tespit edemediğinde geç kalabiliyor.
Diyabeti olan kadınların kalp hastalığından hayatını kaybetme riski, erkeklere oranla yüzde 50 daha fazla. Araştırmalar; diyabet, sigara ve obezite ile psikolojik ve sosyal stres faktörlerinin kadınları daha olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Damar hastalıklarına kadınlar daha geç yakalanıyor. Tanı alan hastalar arasında kadınlar, erkeklerden ortalama 10 yaş daha büyük oluyor.
Kan yapısı da farklı
Kadın ve erkek kalbindeki farklılıkların yanı sıra kan ve damar yapısının da cinsiyete has özellikleri söz konusu.
“Kadınların kanlarında neredeyse dörtte bir daha az hemoglobin (kırmızı kan hücrelerinde depo edilen, demir açısından zengin protein) bulunur. Hemoglobin kandaki oksijeni taşıdığından, organlara oksijen taşınması erkeklere oranla daha düşük olur. Oksijen kaynağı yaşla birlikte azalıyor. Erkekler için bu oran yılda yüzde 1 oranında gerçekleşirken kadınlarda yüzde 0.8 düzeyinde azalma oluyor.”
Damarları daha ince
Kadınların damar yapısı erkeklere oranla daha ince ve hassas olduğu için küçük plak (damarda biriken yağ) parçaları bile büzüşmeye neden oluyor. Küçük trombüsler (kalp ve damar iç yüzüne yapışan kitle) damarları tamamen kapatabiliyor
Kadınlık hormonlarının hastalıklar üzerine etkileri
“Doğal östrojenin yağ metabolizması ve dolayısıyla kolesterol seviyesi üzerinde olumlu bir etkisi bulunuyor. Bu, genç kadınların vazokonstriksiyona (damar daralmasına) daha az yatkın olmasının nedenlerinden biri. Ayrıca kadınlık hormonları damar genişletici etkiye sahip. Bu etki kadınları en azından menopoza kadar koroner kalp hastalıklarından korumaya da yardımcı oluyor. Ancak menopoza giren kadınlar verilen hormon replasman tedavisinde dikkatli olunmalı. Çünkü bu hormonların kan pıhtılaşması üzerinde etkileri var. Özellikle sigara, yüksek kolesterol veya tansiyon gibi diğer risk faktörleri varsa, tromboz riski artar. Doza bağlı olarak, doğum kontrol hapları yoluyla verilen hormonların da tromboz, kalp krizi ve felç riskini artırabileceği unutulmamalı.”
Risk faktörlerinin etki düzeyi değişiyor
Sağlıksız bir yaşam tarzı kadınları daha çok vuruyor. Sigara içen kadınlarda kalp hastalıkları riskinin erkeklere göre daha yüksek ayrıca diyabet, erkeklere kıyasla kadınlarda kalp krizi riskini iki kattan fazla artırıyor. Günlük stres ve depresyonun da kadınlar üzerindeki etkisi daha büyük.
Kalbiniz, kasılma gücü sayesinde kanı yaklaşık 9 metre kadar yükseğe fışkırtabilir. Ancak bunu vücudunuz içerisinde hissetmezsiniz; çünkü kalbinizin karıncık kaslarının güçlü bir şekilde kasılması sayesinde, bu basıncın çoğu damarlara yöneltilir ve geri kalanı kalın kalp kası duvarları tarafından emilir. Dolayısıyla bu güç, kanın damarlar içerisinde dolaşması için harcanmış olur. Hayvanlar arasındaki en güçlü kalp kasının zürafalara ait olduğu düşünülmektedir. Çünkü zürafaların kalbi, yaklaşık 5.5 metre yükseğe kan pompalamak zorundadırlar ve bu oldukça zor bir iştir. Dediğimiz gibi, kalplerimiz genelde serbest halde oldukça uzağa kan pompalayabilecek olsalar da, damar içi sürtünme ve bu basıncın doğru yönlendirilebilmesi oldukça zor bir iştir. Ancak en güçlü kalp konusunda güvenilir ve kapsamlı bir çalışma olmadığından, kesin bir sonuca varılamaz.
Kadınlarda Kalp Krizine Dikkat!
Benzer şekilde, kalp krizi gibi travmalara erkek kalbi ile kadın kalbi tamamen farklı tepkiler verebilmektedir: Kadınların kalbi, kalp krizine karşı daha duyarlıdır ve bu tarz yıkıcı bir olay esnasında daha çok hasar görür. Bu nedenle kalp krizi sonrası ölüm riski kadınlarda genel olarak daha yüksektir.
İşin üzücü tarafı, kadınlarda kalp krizi çok daha sessiz ve derinden geliyor; bu nedenle belirtiler fark edilemiyor ve sonuçları çok ağır olabiliyor. Bu nedenle, kadınlarda kalp krizi semptomlarına çok daha aşina olmakta fayda var. NIH tarafından yapılan araştırmada, hem erkeklerde hem de kadınlarda tüm dünyada 1 numaralı ölüm sebebi olarak gösterilen Akut Miyokardiyal Enfarktüs (AMI) hastalığının önceden tespitine yönelik yeni bulgular elde edilmeye çalışıldı.
Deneye katılan dişilerin, kalp krizi öncesinde:
%70'inde sıradışı yorgunluk,
%48'inde uyku bozuklukları,
%42'sinde nefes darlığı,
%39'unda hazımsızlık,
%35'inde anksiyete (tedirginlik)
görüldüğü tespit edildi.
Kalp krizi sırasında ise,
%58'inde nefes darlığı,
%55'inde bitkinlik,
%43'ünde yorgunluk,
%39'unda soğuk terleme,
%39'unda baş dönmesi
görüldüğü tespit edildi. Bu semptomlara aşina olmak, erken müdahalenin önünü açabilir.
Kadınlar hastalığı hafife alıyor
Hastalığa yaklaşım da kadın-erkek arasındaki farklardan biri. Genelde kadınların kalp sorunlarını hafife alma eğiliminde ,göğüs ağrısı ve çarpıntıyı, olağanüstü duygusal durumlara yoruluyor. Geçici ve önemsiz bir rahatsızlık olarak düşünülüyor. Oysa erkekler kadınlara oranla şikayetlerini daha dikkate alıyor ve doktor önerilerine daha iyi uyuyor.