Çarpıcı araştırma: Yoksul ailelerin çocukları beslenemiyor, ısınamıyor, eğitim alamıyor
Haber: Ali Isıyel
TÜİK verilerinin yanlışlığını ortaya koyarak başlayan araştırmaya göre; TÜİK'in 2018 verilerinde bahsedildiği üzere hanehalkı ortalama büyüklüğünün İstanbul için 3,4 değil 4,4 olduğu ortaya konuldu. Yani İstanbul'da bir evde ortalama 4,4 kişi yaşıyor.
Dengesiz beslenme
Çocuğun gelişiminde şüphesiz en önemli etken ise beslenme. Ancak yoksul aileler, maddi yetersizlik nedeniyle çocuklarının dengeli beslenmesi için gerekli olan besinleri satın alamıyor. Tarımda ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalar neticesinde iyiden iyiye yükselen gıda fiyatları yoksul ailelerin dengeli beslenmesine engel oluyor. Bazı marketlerde kilosu 80 lirayı aşan et fiyatları, samanın ton fiyatının 400-450 lira bandından 1200-1300 lira bandına çıkması, 18 yılda yarıya inen yerli ırk hayvan sayısı ve ithal etler neticesinde düşük gelir grubundaki aileler; et, süt, balık, tavuk gibi hayati gıdalara ulaşmakta zorlanıyor.
Haftada en az iki defa et, tavuk ya da balık içeren bir yemeği karşılayabilme durumu olduğunu belirten aileler yalnızca yüzde 55,3 oranında kalırken; yoksul ailelerin yüzde 44,7'si maddi yetersizlikler nedeniyle bunu karşılayamadığını belirtmiş.
Bununla birlikte; ailelerin yüzde 42,3'ü çocuğun günlük kullanım dışında bir ayakkabıya sahip olmadığını belirtirken; kış aylarında olduğumuz bu günlerde doğalgaz faturlarının yüksekliği nedeniyle halk isyan ederken yoksul ailelerin yüzde 44,4'ü hanenin istenilen düzeyde ısıtılamadığını ifade ediyor.
Çocuklar okuyamıyor ve kendilerini geliştiremiyor
Maddi yetersizlikler, emekçi ailelerin çocuklarının eğitimine istedikleri oranda katkı sağlayamamalarına da sebep oluyor. Araştırmaya göre, yoksul ailelerin yüzde 46,5'i maddi yetersizlik nedeniyle son bir yıl içerisinde çocuklarına okuldan istenen kaynak kitap, öğretmenin istediği hikâye kitapları ve ders kitapları dışında çocuklarına kitap alamadıklarını ifade etti. Son günlerde Türkiye'de Atakan Kayalar ile yeniden gündeme gelen ve tartışmaya açılan çocukların kitap okuma alışkanlığı konusuna maddi yetersizlikler yönünden bakıldığında, ortaya çıkan sonucun vehameti dikkat çekiyor.
Öte yandan; eğitimin yalnız okulda gerçekleşmediği de eğitim uzmanları tarafından dile getirilen bir başka olguyken; araştırma yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarının okul dışındaki eğitimlere ulaşamadığını da ortaya koyuyor. Yoksul ailelerin yüzde 89,2'si çocuklarına okul dışında -yabancı dil, spor, kültür-sanat vb.- herhangi bir eğitim sağlayamadıklarını dile getirdi. Çocukları okul dışında eğitim alan ailelerin yüzde 67,2'si ise bu olanaklara ücretsiz bir şekilde ulaştıklarını dile getirdi. Bu noktadan bakıldığında, ekonomik yetersizliklerin eğitimlerine darbe vurduğu çocuklar için belediyelerin açacağı kursların önemi bir kere daha ortaya çıkmış oluyor.
Çocuk işçiler hiç de azımsanamayacak boyutta
Türkiye'de yıllardır tartışılan çocuk işçi sorunu ise rakam olarak düşük görünse de aslında hiç de azımsanamayacak boyutlarda. Yoksul ailelerin yüzde 3,7'si, 15 yaş altı çocuklarının okul saatleri dışında ücret karşılığında bir işte çalıştıklarını beyan etti. Bu da özellikle İstanbul'daki çocuk işçi sorununu bir kez daha gözler önüne seren bir istatistik olarak göze çarpıyor.
Kreş, anaokulu, bakımevleri yoksullar için hayal!
Çocukların gelişiminde önemli bir rol oynamasının yanısıra; kadının iş hayatına ve toplumsal hayata uyum sağlayabilmesi açısından da hayati bir öneme sahip olan kreşler, anaokulları ve gündüz bakımevleri yoksul aileler için bir hayalden öteye geçemiyor. Çocuk yoksulluğunun gözlendiği ailelerde 5 yaşından küçük çocukların yalnızca yüzde 1,8'i anaokulu, kreş ya da gündüz bakımevine gittiği belirlendi. Gitmeyen çocukların yüzde 94,5'inin ise günlük bakımının anneleri tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Bu durumda iş hayatına ve toplumsal hayata katılım sağlayamayan kadınlar; ailenin yoksulluğunun yeniden yaratılmasına da neden oluyorlar.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçim öncesi en dikkat çeken vaatlerinden biri olan kreşlerin öneminin de bir kez daha ortaya çıktığı bu istatistikle birlikte; İBB'nin bu konuda ne gibi adımlar atacağını da takip etmek gerekiyor.
Öte yandan, 5 yaşından küçük çocuklarının bakımlarını tek başlarına üstlenen annelerin yüzde 82'si; devlet ya da belediye tarafından ücretsiz kreş imkânının sunulması durumunda çocuklarını kreşe göndereceklerini ifade etti. Çocuklarını ücretsiz kreşlere gönderebileceğini belirten kadınların yüzde 85'i bu koşulda çalışabileceklerini belirtirken; yüzde 58,3'ü ise çalışamama nedeni olarak küçük çocuklarına bakma zorunluluklarını gösteriyor. Bu da kreşlerin kadının toplumsal hayata katılımında ve haneye daha fazla gelir sağlanmasında ne kadar hayati bir rol oynadığını gösteriyor.
Çocuklar oyun da oynayamıyor
Ebeveynlerin yüzde 69,2'si 15 yaşından küçük çocuklarının ev yakınında güvenle oynayabileceği bir oyun alanının bulunmadığını ifade ediyor. Çocuk gelişiminde önemi yadsınamaz olan oyunlar için yoksul ailelerden esirgenen güvenli oyun alanları ise yüksek gelirli ailelerin yaşadığı bölgelerde çokça bulunduğunu biliniyor.
Araştırmanın meteodolojisi
İstanbul İstatistik Ofisi, araştırmaya dair açıkladığı metodolojide; gelir düzeyi 3 bin lira ve altında olan, 0-15 yaş arası en az bir çocuğu olan, sosyoekonomik olarak düşük seviyedeki 74 mahallede 1002 haneyle yüz yüze anket yoluyla 16-27 Aralık 2019 tarihleri arasında gerçekleştirildiğini açıkladı.