Fikret Bila
Siyasette Tutarlılık
Siyasette tutarlılık önemlidir.
Bülent Ecevit’in sık vurguladığı bir gerçektir bu.
Tutarlılık göstermeyen liderler ve partiler zaman içinde yerlerini kaybederler.
Cumhurbaşkanlığı için yapılacak ikinci seçim için CHP’den ayrılıp Memleket Partisi’ni kuran Muharrem İnce’ye, ATA İttifakı’nın büyük partisi olan Zafer Partisi’nin Lideri Ümit Özdağ’a ve bu ittifakın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’a siyasette tutarlılık açısından bakalım.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, 2018 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı gösterilen Muharrem İnce seçimi kaybetti. İkinci kez cumhurbaşkanı adayı gösterilmediği için CHP’den istifa etti, Memleket Partisi’ni kurdu ve cumhurbaşkanı adayı oldu.
Ancak hakkında yapılan gerçek dışı yayınlar gerekçesiyle seçime üç kala adaylıktan çekildi.
Seçim ikinci tura kalınca da kendisine oy veren seçmeni serbest bıraktı.
“İkinci turda Tayyip Erdoğan’a da Kemal Kılıçdaroğlu’na da oy verebilirsiniz” mesajı vermiş oldu.
Cumhurbaşkanlığı için ikinci tur “Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu” referandumuna dönüştü.
Bu aşamada CHP’de 40 yıl siyaset yapmış ve önemli görevler üstlenmiş İnce’nin, seçmenine “Kılıçdaroğlu’nu destekleyin” demesi beklenirdi.
6’lı Masa’nın, sürecin başlangıcında İnce’yi ve partisini Millet İttifakı’na davet etmemiş olması ne kadar hatalıysa, İnce’nin seçimlerde Kılıçdaroğlu’nu işaret etmemesi da o kadar hatadır.
Özdağ ve Oğan’a bakalım.
Kılıçdaroğlu Özdağ’ı Zafer Partisi’nde ziyaret etti.
Oğan, Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştü.
Daha sonra durumu birlikte değerlendirdiler ve konuyu yetkili kurullarında görüştükten sonra kararı bugün açıklayacaklarını duyurdular.
ATA İttifakı’nda bulunan Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz ise Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladı.
Özdağ ve partisinin öne çıkardığı iki politika Atatürkçülük ve sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi.
Özdağ’ın sığınmacılar konusunda gösterdiği tepki ve gerekirse zorla ülkelerine göndereceklerini kararlılıkla savunması destek buldu.
Cumhurbaşkanı adayı olarak Oğan da aynı politikayı savundu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise sığınmacıları göndermeyeceklerini, yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceklerini söyledi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Türkiye’nin kendi sınırları içinde ve Suriye’de 9 milyon Suriyeliye baktığını açıklamıştı.
Bu iktidar Suriyelilere kolayca vatandaşlık vererek seçimde sonucu etkileyecek oranda oy kullandırdı.
Türkiye dışındaki Araplara da vatandaşlık verildiği ve oy kullandırıldığı canlı yayınlarda ekranlara yansıdı. Oyunu kullandıktan sonra muhabirin mikrofon uzattığı kişi Arapça konuştu.
Türkçe bilmeyen, sırf iktidara oy versin diye yurt içinde ve yurt dışında vatandaşlık dağıtılan ve oy kullanan Suriyelilerin, Afganların sayısını bilmiyoruz.
Bu koşullarda Özdağ ve Oğan’ın iktidarın bu politikası karşısında Erdoğan’ın yanında yer almaları büyük tutarsızlık olur. İzahı çok güç bir çelişki yaratır.
Zafer Partisi gibi sığınmacıların ülkelerine gönderilmesini savunan Kılıçdaroğlu’dur.
Atatürkçülük politikası da öyle.
Bu iktidarın Atatürkçü olduğu söylenemez. Milli bayramlarda bile Atatürk’ün adını anmayan bir iktidar var.
İkinci turda kadınlar da geleceklerine sahip çıkmalıdır.
Kadınla erkeği eşit görmeyen, kadınların okula gitmelerine, çalışmalarına, yanında erkek olmadan sokağa çıkmalarına karşı olan, kadınların miras hakkının kaldırılmasını, şahitliklerinin kabul edilmemesini isteyen zihniyet AK Parti listelerinden Meclis’e girdi.
Kadınlar kendilerini ve kız çocuklarını toplumsal yaşamdan silmeyi hedefleyen bu zihniyete karşı yanıtlarını sandıkta vermelidir.