Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Rusya emperyalist mi?

Olan bitenler konusundaki kafa karışıklığının kendini gösterdiği konulardan biri de Rusya’nın ABD’ninkine benzer hedefler güttüğü iddiasından yola çıkarak “emperyalist” bir güç sayılıp sayılmayacağı konusu. Benzetildiği ABD’nin tersine bir emperyal-ulus fikri, sadece Rusya’da değil, Rusya’nın da içinde bulunduğu coğrafyada pek kök salmış bir fikir değildir. Özellikle 1845’de ortaya atılan Manifest Destiny (Açık Kader) adlı doktrin uyarınca “Tanrı’nın emriyle sürekli batıya doğru genişlemesi”nden de anlayabileceğimiz gibi ABD emperyal yayılma fikrine 19. yüzyılın ortalarından beri aşinadır. Bu anlayış halen ABD’nin temel politikasıdır. Rusya’da ise Çarlık’ın yayılmacılığı Büyük Ekim Devrimi tarafından tüm 20. yüzyıl boyunca “rafa” kaldırılmıştır. Yani emperyal yayılmacılık konusunda Rusya ile ABD aynı görülemez.

Kaldı ki Vladimir Putin istese de (istediğine dair işaretler de var doğrusu) Rusya’nın yayılmacı olması o kadar kolay değil. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) çok uluslu üniter yapısının bir anda yok olmasıyla oluşan travmatik ortamda Milliyetçilik ile Büyük Rusya Vatandaşlığı doktrinine sarılan Putin’e rağmen emperyalist olmak için başka araçlara, düşüncelere de ihtiyaç var. Çıkarlarının birleştirdiği güçlü müttefiklere sahip olmak bunların başında gelir. Oysa, nasıl ki ABD eskiden söz sahibi olduğu alanlardaki hegemonyasını kaybettiyse Rusya’da kendi bölgesindeki hegemonyasını yitirmiş durumda. Batı sınırları Tallinn'den Bükreş'e, Varşova'dan Kiev'e, artık Rusya’yla ilişkisi kalmayan komşularla dolu. Bunların hepsinin ortak duygusu Rusya’ya öfkedir.

Koşullar yok

Yakında biteceği görünen Ukrayna Rusya Savaşı Rusya’nın krizini derinleştireceğe benziyor. Yıpranmış olan, çıkarları çatışan sermaye gruplarının zorla kurduğu dengeye dayalı paternalist otoriter hükümet sistemi son derece kırılgandır Rusya’nın. Dolayısıyla “emperyalist” olmanın en önemli şartı güçlü devlet mekanizmasına sahip olmaksa, Rusya buna sahip değil.

Rus ekonomisi de bilinenden daha kırılgandır. Ana havayollarının bile kendi uçakları yoktur, neredeyse hepsi yabancı şirketlerden kiralanmıştır. Yaptırımlar uçakların kiralandığı ülkeleri de kapsarsa tek bir Rus herhangi bir yere uçamayacak. Şu da bir gerçek tabii; Ukrayna’da olduğu gibi Rusya’da da hem de son derece aktif milliyetçi unsurlar var. Sayıları az olmakla beraber mali güçleri yerinde. Ayrıca askerler, gaziler, polisler, eski gizli servis elemanlarından oluşan “yurtsever” dernekler mevcut. Bu Rusya’da “faşist diktatörlüğe” bile yol açabilir. Yani hem yeni pazarlara ihtiyaç duyacak kadar semirmiş bir sermaye sınıfına sahip olmaması (Lenin’in emperyalizmin kapitalizmin “en yüksek aşaması” tezini anımsayın) hem de “sisteminin” sürdürülebilir özelliğe sahip bulunmaması Rusya’nın emperyalist olmasına engel. Dolayısıyla “Rusya emperyalist mi?” sorusunun yanıtı “hayır”dır.

Rusya için sonuçları

Ukrayna’ya saldırısının Rusya için görülebilen ilk sonuçlarına bakalım. Bu hayli önemli çünkü. Nelere yol açtı? Birincisi “var olmadığı”nı iddia ettiği Ukrayna’ya güçlü bir Ukrayna Milliyetçiliği armağan etti. Milliyetçilik artık belli grupların "ideolojisi" olmaktan çıkıp "vatandaş ideolojisi" haline gelmiştir. Ukrayna'ya saldırı sağcılığın işgale karşı direnen Ukraynalılar arasında meşruiyet kazanmasını sağladı. Çarlık döneminin Rus yayılmacılığını savunmada elleri güçlenen Rus faşistlerinin de önünü açtı. Çok tuhaf bir biçimde NATO’nun genişlemesine de katkısı oldu. Daha önce bu savaş örgütüne ilgi duymayan ülkeler (Finlandiya, İsveç) NATO’ya girmeye istekli hale geldi. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde yaşayan Rus azınlıkların yaşamlarını zorlaştırdı. Rusya vatandaşlarının da elbette. En önemlisi Ukrayna’da yatırımları da olan, geleneksel olarak devlet sınırlarının dokunulmazlığını desteklemesiyle bilinen Çin’le arası soğudu. Tüm bunların bu kadar sürede olması çok çarpıcı.

Bununla da bitmiyor tabii. Eğer Putin yönetimi kendini koruyabilirse NATO karşısında gittikçe Çin’e bağlı hale gelecek Rusya. Öte yandan Rusya’ya karşı direnişi başarıyla sonuçlanırsa bölgede merkezi bir konuma sahip olacak Ukrayna Doğu Slav bölgesinde her zamankinden daha fazla ABD politikasının en önemli uygulayıcısı olacak. Rusya’nın en istemediği durumdur bu.

Bunlardan ötürü Rusya’nın “askeri yollara” başvurmadan da (01 Mart 2022 tarihli yazımda değindim bunların ne olduğuna).yapabilecekleri vardı Ukrayna konusunda derken “savaş”ın özellikle tercih edene yararını olmadığını vurgulamak istemiştim. Rusya kendisini çok zor durumda bırakacak bir adım attı. Askeri anlamda kazansa bile “siyasi” alanda kaybı çok büyük olacak.

Görüşmelerin bugün yapılan ikinci turunda bir anlaşma/uzlaşma çıkarsa iki ülkenin de diplomasiyle sorunlarını çözmeleri için ciddi bir umut doğar.

Olmazsa, başta Rusya olmak üzere herkes kaybeder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi