Rıza Sarrafov

"200 ton altın ihraç edip Türkiye'ye 25 milyar TL gelir sağladım. Cari açığın yüzde 15'ini ben kapattım."

Bu sözü kimin söylediğini hatırladınız mı?

Doğru, Rıza Sarraf. İran’a yönelik uluslararası yaptırımları delmek için altın ticaretine dayalı bir sistem kuran, sistemin sorunsuz işlemesini sağlamak için Türkiye Cumhuriyeti bakanlarını rüşvete boğan İran asıllı işadamı.

Cari açığın yüzde 15’i büyük para, fakat abartı payını düşsek bile o dönem Zarraf’ın Türkiye’ye ciddi tutarda döviz getirdiğine şüphe yok.

Yani evet, Zarraf cari açığın kapanmasına yardımcı olmuş, 2008-2009 küresel krizinin etkisiyle yalpalayan ekonomiye hatırı sayılır kaynak girişi sağlamıştı.

Zarraf’ın İran yaptırımlarını delmeyi sağlayan sistemi tıkır tıkır işletebilmesinin sırrı sadece kurduğu rüşvet ağı değil devletin bu işe cevaz vermesi, önünü açmasıydı. 2008-2009 küresel krizinin ertesinde ama yüzde 15 ama yüzde 5, cari açığı kapatacak döviz girişine ihtiyaç vardı.

Cari açığın bir kısmı Zarraf’ın kurduğu sistemle belki biraz kapandı. Ama Türkiye’nin başına çorap örüldü.

Halkbank’a İran’a yaptırımların delinmesine aracılık ettiği gerekçesiyle Amerika’da açılan dava bugün hâlâ Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde sallanıyor. Buradan büyük bir ceza çıkabileceği beklentisiyle Halkbank hissesi borsada yıllardır yerlerde sürünüyor. Yakın geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski ABD Başkanı Trump arasındaki görüşmelerin ana gündem maddelerinden birinin Halkbank davası olduğu, davanın kapatılması karşılığında pazarlık yapıldığı biliniyor.

Rıza Zarraf’ı durup dururken neden hatırladım? O gün olduğu gibi bugün de Türkiye ekonomisi zor bir dönemden geçiyor. O dönemde sıkıntının kaynağı küresel krizdi, bu seferki kriz ev yapımı. Türk Lirası sadece geçen yıl dolar karşısında yüzde 44 değer yitirdi, enflasyon patladı.

Yetmezmiş gibi şimdi bir de Rusya-Ukrayna savaşı çıktı. Petrol, buğday, ayçiçek yağı, alüminyum gibi Türkiye’nin ithal etmek zorunda olduğu emtianın fiyatları rekor seviyelere yükseldi. Bu yaz Ukrayna’dan turist gelmeyecek. Rusya’dan gelip gelmeyeceği şüpheli. Ufukta yine ağır bir cari açık görünüyor. Zarraf döneminde olduğu gibi ek döviz kaynakları bulmaya, şapkadan tavşan çıkarmaya ihtiyaç var.

Şapkadaki tavşan Rusya’ya konulan ağır yaptırımlar nedeniyle Avrupa’dan kaçan (ve mallarını kaçıran) oligarklar olabilir mi?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus oligarklarla ilgili "Türkiye'ye gelebilirler mi?" sorusuna önceki gün şu yanıtı verdi: "Bizim prensip olarak tutumumuz şudur, ülkemizde yasal olan tüm aktivitelere izin veriyoruz".

O bunları söylerken Rus oligark Roman Abromoviç’in yatı Bodrum’a demirlemişti bile.
Rıza Zarraf’ın Türkiye’deki “aktiviteleri” de yasaldı. Yasal olmasa Rıza Zarraf’a en büyük ihracatçı ödülü verilir miydi?

Sarraf, 2015’te mücevherat sektöründe ‘ihracat şampiyonu’ olarak kürsüye çıkmış, ödülünü Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden almıştı.

Sarraf, Türkiye’de ihracat şampiyonu ödülü aldıktan bir yıl sonra Amerika’da, İran’a yönelik yaptırımları ihlal ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve karapara aklama suçlamalarından tutuklandı.

Mahkemesi Türkiye’yi utandıran suçlamaların yapıldığı bir sahneye dönüştü. Sarraf itirafçı olmaya karar vermişti. Türkiye’de dağıttığı rüşvetlerin de içinde bulunduğu sayısız şey anlattı.

Yukarıda anlattığım gibi mesele henüz kapanmış da değil. Amerika’daki dava sürüyor.
Devleti yönetenler Rıza Zarraf olayından ders aldı mı? Yoksa tam da 2023 seçimleri öncesinde cari açıktaki korkutucu tırmanışla baş edebilmek için Rus oligarklarının ayaklarına kırmızı halı sermeyi mi düşünüyorlar?

Uluslararası yatırım kuruluşlarından birinin yöneticisi olan Timothy Ash geçen gün Türkiye’nin oligark parasına talip olmasıyla ilgili olarak, “Eğer oligarklar paralarını Türk bankalarına koyarsa OFAC (Amerika’da yaptırımları koyan kuruluş) Türk bankalarına yaptırım uygular” diyordu.

Türkiye’nin güçlü bir sanayi altyapısı, harika sahilleri, doğası, güneşi var. Cari açık er geç kapanır. Ne Rıza Sarraf’a ihtiyacımız vardı ne Sarrafov’lara. Yapmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi