Barış Soydan
İşte Fitch’in makaslanan not kırma gerekçeleri
Bayrama kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu kırdığı haberiyle girdik. Fitch Türkiye’nin kredi notunu neden kırdı? Haber sitelerinde anlaşılması güç şu cümle yer aldı:
“Artan geriye dönük endeksleme riskleri, liranın ek olarak değer kaybetmesi ve döviz kuru geçişkenliğinin hem hız hem de büyüklük olarak artması nedeniyle yörünge oldukça belirsizliğini koruyor. Fitch, hızlı kredi büyümesinin hızını azaltmaya yönelik seçici makro ihtiyati politikaların, makroekonomik ve finansal istikrara yönelik riskleri azaltmadığını düşünmektedir."
Ne anladınız? Ben, Fitch’in Türkiye’nin notunu kırarak B+’dan B’ye indirmek için çok güçlü gerekçelere sahip olmadığını çıkardım.
Acaba? Kredi derecelendirme kuruluşlarının not kırma gerekçelerin geçmişte Türkçe’ye çevrilirken devletin resmi ajansının gadrine uğradığını bildiğim için değerlendirmeyi bir de orijinal kaynağında okudum.
Fitch’in gerçekte Türkiye ekonomisine dair yenilip yutulması çok daha zor değerlendirmeleri var. Artık sansür mü, otosansür mü bilmiyorum ama Fitch, makaslanan bölümlerde özetle diyor ki:
-Kur Korumalı Mevduat uygulamasına ve sermaye hareketlerini yönlendirmeye yönelik kararlara rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın brüt uluslararası rezervleri 101 milyar dolara, net rezervleri 7.5 milyar dolara geriledi. Haziran’da ise hafif de olsa eksiye indiği, Swap (Para takası) hariç net rezervlerin ise eksi 64 milyar dolara düştüğü tahmin ediliyor. Fitch, brüt rezervlerin 2022 sonunda 94 milyar dolara, 2023’te ise 88 milyar dolara gerilemesini bekliyor. Bununla rezervlerin cari açığı kapatma süresi 2.7 aya gerileyecek. Oysa kredi notu B olan ülkeler arasında bu süre ortalama 3.8 ay.
-Vatandaşların bankalara olan güvenlerinin azalması veya bankalar ile şirketlerin dış borçlanma kapasitelerinin azalması durumunda Merkez Bankası’nın rezervleri daha da baskı altında kalır. Zira bankaların döviz varlıklarının önemli kısmı Merkez Bankası’nda.
-Hükümet’in yüksek ekonomik büyümeye odaklanması, döviz talebinin yüksek seyretmesine neden oluyor. Bu da TL’de daha fazla değer kaybı yönünde baskı yaratıyor. Bu politika Merkez Bankası’nın rezervlerinin azalmasına, enflasyonun artmasına ve açığı kapatabilecek kısa vadeli yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye’den uzak durmasına neden oluyor.
-Türkiye’nin önümüzdeki 12 ay içinde vadesi dolacak olan 182 milyar dolarlık döviz borcu var. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve özel sektör şirketlerinin dış finansmana erişiminde bugüne kadar bir sorun yaşanmadı. Ama küresel yatırım iklimindeki olası kırılma işleri değiştirir. Küresel finansman ortamı sıkılaşıyor ve Türkiye’nin dış finansman maliyeti artıyor.
-Döviz talebini azaltmak ve yüksek enflasyonun ekonomiye etkisini azaltmak için giderek artan oranda devlet bütçesinden medet umuluyor. Sadece Kur Korumalı Mevduat uygulamasının maliyeti yıl sonunda (Doların yıl sonunda 20 TL’ye yükselmesi durumunda) milli gelirin yüzde 3.1’ine yükselebilir.
-Kamu borcu içinde döviz cinsinden ya da dövize endeksli olan kısmın oranı 2017’de yüzde 39’ken, aradan geçen sürede yüzde 67’ye yükseldi. Bu Türkiye’yi kur riskine açık durumda bırakıyor.
Fitch özetle, “Türkiye ağır bir kriz riskiyle karşı karşıya. Şansı yaver giderse krize girmekten kurtulabilir ama şansının yaver gideceğinin garantisi yok” diyor.
Notu kırmasının nedeni “Yörüngenin oldukça belirsizliğini koruması” filan değil bu.