Demokrasiyi Taşlamak

Erzurum’da Ekrem İmamoğlu taş yağmuruna tutuldu.

Seçim otobüsünün üzerinde şemsiyelerle taşlardan korunmaya çalıştı.

Organize edildikleri belli 150-200 kişinin İmamoğlu’na attığı taşlar aynı zamanda demokrasiye atılmış taşlardır.

En az bu taşları atanlar kadar İmamoğlu’na saldırıyı seyreden güvenlik güçleri, onlara talimat veren emniyet müdürü, vali, belediye başkanı da sorumludur.

Saldırgan grup elinde taşlarla miting meydanına doğru ilerlerken yanlarından geçtikleri polisler önlem almadılar. Müdahale etmediler. Bu durum, görüntüler medyada yer aldı.

Bazıları çocuk 17 kişinin atılan taşlarla yaralandığı olaydan sonra kamuoyunun baskısıyla gözaltına alınan 15 kişi de kısa sürede serbest bırakıldı.

İmamoğlu taşlı saldırı nedeniyle konuşmasını tamamlayamadan, seçim otobüsüyle meydandan ayrıldı.

Bu süreç içinde kendini dinleyenlere sağduyu çağrısı yaptı, görevlilere “Güvenliği sağlayın, seyrediyorsunuz” uyarısında bulundu.

Erzurum da İmamoğlu’na ve onu dinlemeye gelen halka karşı yapılan taşlı saldırı demokratik yolları tıkamak için yapılmış ve iktidar tarafından hoşgörüyle karşılanmıştır.

Bu saldırı iktidarın seçmenden, seçim sandığından, demokrasinin gerektiği gibi işlemesinden korktuğunu gösteriyor. Bu nedenle de halkı korkutarak mitinglere katılmasını ve sandığa gitmesini engellemeye çalışıyor. Bir taşla iki kuş hesabı.

Ancak bu hesabın tutmadığını İmamoğlu ve O’nu dinlemeye gelen Erzurum halkı gösterdi. Bu tahriklere kapılıp karşılık vermedi. Saldırganların istediği gibi taşlı sopalı çok daha büyük bir olay çıkmasına fırsat tanımadı.

Erzurum’daki bu olayın İmamoğlu’na ve demokrasiye karşı bir provokasyon olduğu açıkça ortadayken, bu tür saldırıları önlemek, İmamoğlu’nun ve miting meydanının güvenliğini sağlamakla görevli ve sorumlu olan İçişleri Bakanı, İmamoğlu’nu suçladı.

Diğer iktidar sözcüleri de İmamoğlu’nu ve CHP’yi suçladılar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “provokasyon yaptı, olay çıkarıyorlar” diye yine İmamoğlu’nu işaret eden bir değerlendirme yaptı.

İktidarın, görüntüler ortadayken, taş atanların kimler olduğu belliyken “İmamoğlu kendine taş attırdı” diyerek olayı tersine çevirebileceğini sanması trajikomik bir durum yaratıyor. Başta İmamoğlu’nu, mitinge katılan Erzurumluları ve tüm halkı saf yerine koymak anlamını taşıyor.

Nitekim İmamoğlu haklı olarak, “Peki taşları ben attırdım diyelim, valiye, emniyet müdürüne saldırganlara müdahale etmeyin diye de ben mi talimat verdim!” şeklinde özetlenecek bir yanıt verdi.

İktidar cephesinden yapılan “İmamoğlu yaptı, CHP yaptı, kendilerini taşlattılar” türü açıklamaların hiçbir inandırıcı yönü yok. Başta Erzurumlular olmak üzere kimse de inanmadı.

Demokrasilerde taşa, sopaya, silaha, şiddetin hiçbir türüne yer yoktur.

Buna yapanlar demokrasiden ve sandıktan korkanlar, demokrasiyi içlerine
sindiremeyenlerdir.

Bir tartışma da seçim sonuçlarıyla ilgili olarak yürüyor.

İçişleri Bakanlığı, seçim sonuçlarının polis tarafından toplanması ve Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi’ne (GAMER) gönderilmesi konusunda Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurmuştu. YSK bu başvuruyu reddetmişti.

YSK ret kararı vermesine karşın, İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda ısrar ettiği, polise ve jandarmaya bu yönde talimat verdiği iddiaları kamuoyuna yansıdı.

Böyle bir uygulama yapılırsa bu da demokratik seçimlere müdahale olur.

Polis ve jandarmanın sandık sonuçlarını toplamak veya il-ilçe seçim kurullarından istemek gibi bir yetkisi yoktur. Seçim sürecini yönetmek konusunda tek yetkili YSK’dır.

Kolluk güçlerinin görevi ise sandığın güvenliğini ve sandık görevlilerinin oy torbalarını güvenli şekilde il ve ilçe kurullarına teslim etmelerini sağlamaktır. Sandık sonuçları, oyların sayılması, tutanak altına alınması, sonucun açıklanması polis ve jandarmanın işi değildir.

Bu girişim ve iddialar eski Türkiye’de seçime üç ay kala İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Ulaştırma Bakanı’nın istifa etmesi ve yerlerine tarafsız kişilerin atanmasına neden gerek duyulduğunu da çok açık biçimde izah ediyor. AK Parti iktidarının bu yasa hükmünü neden kaldırdığı da henüz açıklığa kavuşmuş değil.

YSK’nın ret kararına karşın böyle bir uygulama yapılırsa seçime gölge düşer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi