Aydın Engin’den aldığım ekonomi yazarlığı dersi

“Aydın Engin'den Barış Soydan'a sert bir fırça: Ey benim Barış bey biraderim, bugünkü yazını okudum. Sonunda bana hitap etmediğine, ekonomistler arası kuşdiliyle konuşup ekonomistlerle konuştuğuna karar verdim.”

Dün 81 yaşında hayatını kaybeden Aydın Engin’den bundan iki yıl önce, 24 Kasım 2020 tarihinde bu mesajı almıştım.

“Çok haklısın Aydın Abi” diye cevap vermişim, “İyi ki uyardın. İnsanın kendisini kaptırması çok kolay.”

Ondan aldığım ders işte buydu: “Ekonomistler için yazma, herkes için yaz.”

2018 yılının 31 Temmuz günü bana yazdığı ilk mesajda şöyle demiş: “Kendi dilleri ile konuşan ve biz fanilerin anlayıp anlamadığını umursamayan ‘ekonomi yazarları’ndan oldum bittim hoşlanmadım. Siz bu hoşlanmayışımın ne kadar haklı olduğunu, istenirse bunun bal gibi yapılabileceğini bir kez daha kanıtlıyorsunuz.”

Bu mesajı açıp okuduğumda çok sevindiğimi hatırlıyorum. Aydın Engin’in adını ta üniversite yıllarından beri duyardım. Cumhuriyet’teki Tırmık köşesiyle ünlenen bir gazetecilik ustası olarak değil, ondan daha önce, 12 Eylül Darbesi’nden sonra sürgün gittiği Almanya’da hayatını kazanmak için taksi şoförlüğü yapan Türkiye Komünist Partili bir devrimci olarak. (Bu konuda “Ben Frankfurt’ta Şoförken” adlı bir kitap da yazmıştı.)

2018’deki ilk mesajına “Sizin gibi bir ustadan bu sözleri duymak çok onurlandırıcı” diye cevap vermişim, “Ekonomi yazarlarının birbirleri ve birkaç bin borsa yatırımcısı ve bankacı için yazdığını, böyle olmaması gerektiğini düşünürdüm ben de hep.”

O zaman henüz sizli, bizli konuşuyorduk. Sonra o Aydın Abi ben de Barış olduk. Zihninin ne kadar genç kaldığını, ne kadar muzip ve eğlenceli bir insan olduğunu fark ettim. Ünlü köşe yazarı ağırlığı/kibri/egosu hiç yoktu üzerinde. Samimiyetiyle insanda, “Abi gel oturalım, bir şeyler içelim” deme isteği uyandıran biriydi. Ben de zaten bunu birkaç kez söyledim. “Olur Barış” dedi ama bir türlü olmadı. Hastalıkla mücadele, sonra Covid salgını, ameliyatlar…

Aramızdaki samimiyet ilerledikçe fırçaları da sertleşti. 27 Kasım 2020’de şöyle yazmış: “Barış bu cümle senin bugünkü yazından: ‘Covid’in de etkisiyle ağır bir Türkiye ekonomik durgunluktan geçiyor.’ Git köşede tek ayak üstünde ben tamam diyene kadar bekle....”

Birkaç gün önce bir yerde “Short’lamak” deyimini birkaç kez arka arkaya kullanınca aklıma Aydın Abi geldi. Duysa, “Ey benim Barış bey biraderim, sonunda bana hitap etmediğine, ekonomistler arası kuşdiliyle konuşup ekonomistlerle konuştuğuna karar verdim” diye fırçayı basardı herhalde. Öyle ya, kim ne anlar “Short’lamak”tan? Onun Türkçesi olan “Açığa satmak” bile anlaşılmaz bir ifade.

Böyle düşününce ne zamandır Aydın Abi’nin yazılarını okumadığımı fark ettim. İnternetten son yazısına baktım.

“Aydın Engin'i bir süre nadasa bırakmak iyi olacak.

Nadas'ın ne olduğunu bilmeyen kentli okurlar için bilgi notu: Nadas tarlanın sürülüp, sulanıp ekime hazırlanması ama o yıl ekilmemesidir.

"Ben de beni nadasa bırakıyorum."

Ben “Short’lamak” aşağı, “Short’lamak” yukarı diye konuşurken Aydın Abi, nadasın kelime anlamını bile kentli okura izah ediyordu. Bu da Aydın Engin’den aldığım son yazarlık dersi oldu.

Güle güle Aydın Abi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi